Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çîyayê Ararat

Çîyayê Ararat
@Ararat1
Sıkı Okur
Bibare berfê Li ber xwe bide kulîlkê Tu ji vê axê yî, ez ji vê axê
Arjen Arî
Arjen Arî
Cegerxwîn
Cegerxwîn
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
Mehmed Uzun
Mehmed Uzun
7 Temmuz 1996
179 okur puanı
Mart 2020 tarihinde katıldı
— Sayın bayım, –diyerek, oldukça ciddi bir tavırla yeniden söze başladı,– yoksulluk ayıp değil, bir gerçek. Sarhoşluğun erdem olmadığı ise daha büyük bir gerçek. Ama sefillik, sayın bayım, sefillik yüzkarasıdır. Yoksullukta yaradılıştan gelen soylu duygularınızı koruyabilirsiniz, sefillikte ise asla! Sefil bir kimseyi insanlar aralarından uzaklaştırmak için sopa kullanmazlar, süpürgeyle süpürürler; onu daha çok aşağılama içindir bu ve hakları da yok değildir böyle davranmakta, çünkü sefilliğe düştüğünde kişioğlunun ilk kendisi hazır olmalıdır kendini aşağılamaya. Meyhanenin çıkış noktası da burasıdır işte! Sayın bayım, bundan bir ay önce Bay Lebezyatnikov karımı dövdü. Ama karım bana benzemez! Anlatabiliyor muyum? Merakımı bağışlayın ve sormama izin verin: Neva ırmağı üzerindeki saman kayıklarında gecelediğiniz oldu mu hiç?
Sayfa 53 - DostoyevskiKitabı okudu
Reklam
Öfke ve Çaresizlik
Raskolnikov büyük bir öfkeyle çıktı kadının evinden. Öfkesi gitgide büyüyordu. Merdivenlerden inerken bir şey karşısında ansızın şaşırmış gibi birkaç kez durakladı. Sonunda sokağa vardığında, — Hey Tanrım! –diye bağırdı.– Ne kadar aşağılık şeyler bütün bunlar! Olacak şey mi, ben… Hiç olacak şey mi ben… Hayır saçmalık bu, aptallık!.. Böyle korkunç şeyler nasıl geçebiliyor kafamdan! Yüreğim ne iğrençliklere elverişliymiş meğer!.. Evet, tam da öyle: İğrenç, aşağılık şeylere… Ve ben bütün bir aydır… Öfkesini ne sözcüklerle, ne haykırışlarla dile getirebiliyordu. Daha kocakarının evine giderken yüreğini sıkıştırmaya başlayan tiksinti öyle boyutlara ulaşmıştı ki, delikanlı sıkıntısından ne yapacağını ne edeceğini bilemiyordu. Kaldırımda kimseyi görmeden bir sarhoş gibi yürüyor, gelip geçenlere çarpıyordu. Ancak bir başka sokağa saptığı zaman kendine gelebildi.
Sayfa 44 - RaskolnikovKitabı okudu
Baz, babasının kucağındaki bebeğe hayret ve şaşkınlıkla bakıyor; bir çocuk, bir damla can... daha tam açılmamış küçük gözleri, küçük, yuvarlak yüzü işiyor, burnu tavşan burnu gibi titriyor, minik elleri kımıldıyor, parmakları oynuyor, Baz'ın hiç tanımadığı sıcak, ekşi bir koku yükseliyor ondan. Baz sağ elinin başparmağını bebeğin eline götürüyor. Çocuk, bileğinde küçük siyah bir ben olan sol eliyle parmağı kuvvetle kavrıyor. Evet, bu çocuk Kevok'tur. Kevok'un hikayesi böyle başlıyor, evet
Sayfa 143 - BazKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kendini tanımlama
Raskolnikov tasarladığı cinayeti işler. Ancak giriştiği trajik “deney” hiç de onun beklediği sonuçları vermez. Hem deneyiyle, hem de gözlemlediği Lujin, Svidrigaylov, Sonya, Marmeladov gibi kişilerin ortaya koyduğu örneklerle, Raskolnikov adım adım kendisinin hiç de “olağanüstü” insanlardan biri olmadığı sonucuna varır. Ve sorun başlangıçta düşündüğü gibi, kendisinin Muhammed’den ya da Napolyon’dan daha zayıf olması sorunu değildir. Raskolnikov’un sevdiği kızın ağzından duyduğu gerçek bambaşkadır: Yanlışlık temeldedir, “olağanüstü” insanlar teorisidir yanlış olan. Yaşadıkları toplumda da amaçlarına ulaşmak için bazı insanlar, gözlerini kırpmadan başkalarının kanını dökmektedir. Sonuç olarak içinde yaşadıkları toplumdaki egemen sınıfların her gün sayısız kez yaptıklarından pek de farklı bir şey değildir onun yaptığı da. Ve Raskolnikov kendi deyimiyle, insanlık dışı düzene karşı, böyle bir başkaldırının da insanlık dışı bir nitelik taşıdığını, bunun ilerleme ve gelişme sağlayıcı hiçbir özelliği bulunmadığını, tam tersine ahlaki çöküşe, kişilik yıkılmasına yol açtığını görmekte; önce yüreğinin sesiyle, sonra aklıyla, en son da bütün varlığıyla gerçeği kavramaktadır
Sayfa 21 - RaskonikovKitabı okudu
Hak
Dostoyevski hayatının son günlerinde bir insan ve bir yazar olarak emelinin Rusya’da ve tüm dünyada ezilen insanlara yardım etmek, “düşünce ve ışık ülkesi”ne giden yolu bulmak olduğunu yazmıştı. Bütün XIX. yüzyıl gerçekçi edebiyatında, böylesine yürekli, böylesine güçlü bir biçimde, geniş yığınların içinde bulunduğu yoksulluğu, acıları, toplumsal eşitsizliği, ezilişi, Suç ve Ceza kadar başarıyla dile getirebilmiş bir başka roman daha yoktur.
Sayfa 16 - Dostoyevski
Reklam
Werther
Her gün kendi kendine şunu söylese insan, diye bağırdım: dostlarına, onlara sevinçlerini bırakmak, paylaşarak mutluluklarını çoğaltmak dışında bir şey yapamazsın. Korkulu bir tutku ruhlarını derinden acıtır, sıkıntıdan sarsarsa, onlara bir damla teselli verebilir misin?
İlişki
- Azizim, sana bir kıssa vereyim mi? Buradaki ilişki, aşk ilişkisi gibi. Genç bir yürek, bir kıza salt bağlanır, günün bütün saatlerini onun yanında geçirir, kendini tamamen ona vakfettiğini her an ifade edebilmek için, bütün gücünü, bütün varlığını harcar. O sırada bağnaz biri, bir dairede çalışan biri gelip ona şöyle dese: Kibar delikanlı! sevmek insanidir, ama insani sevmelisiniz! Saatlerinizi bölüştürün, bir kısmını çalışmaya ayırın, dinlenme saatlerinizi de kıza verin. Varlığınızın hesabını yapın ve kendi gereksinmenizin dışında arta kalandan, çok sık olmamak üzere, diyelim, doğum ya da isim gününde ona bir armağan almanızı sizden esirgeyecek değilim vb. - İnsan buna uyarsa, o zaman aklı başında genç bir insan olur, o zaman ben de her hükümdara meclise alması için onu öneririm; yalnızca o zaman aşkı tükenir, bir sanatçıysa, sanatı da biter. Ey, benim dostlarım! dehanın akımı niçin böyle seyrek kopar, yüksek dalgalarla niçin böyle seyrek çağlayıp gelir ve şaşkın ruhunuzu sarsar? - Sevgili dostlar, işte kıyının iki yakasında beyler huzur içinde oturuyorlar, bahçeli evleri, lale bahçeleri ve lahana tarlaları mahvolmasın diye, gelecekte ortaya çıkacak tehlikeyi, setlerle ve arklarla def etmeyi bilirler.
Seçim
"Döl değil, intikam," diyor Jîr yine yalvararak, içinde dolaşan okların aydınlığında. "Döl, Jîr, yalnızca döl!.." diyor Kevok, inleyişten haykırışa dönen bir sesle: "Öl Jîr, şimdi öl... Döl, aşkımızla ekeceğim bu tohumu, Jîr!" Kevok şimdi çığlık çığlığa bir stran ya da destan okuyormuş gibi, "senin suyunla ekeceğim. İçimdeki bu sıcaklıkla seveceğim, yeşerecek, büyüyecek... Döl lazım, Jîr, döl!" Kevok bağırıyor, sesi şafağın atmasıyla aydınlanan küçük pencerenin dışına ulaşıyor belki de: "Döl lazım!"
Sayfa 221 - Jîr ve KevokKitabı okudu
Son
O anda Baz da Kevok gibi, toprak ananın sıcak göğsüne düşüyor, kalkamıyor bir daha.
Sayfa 816 - Baz ve KevokKitabı okudu
Geri134
519 öğeden 511 ile 519 arasındakiler gösteriliyor.