Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayşegül Avcı

Kirke taşlar kadar sıkıcı. Kirke 'nin çıplak toprak kadar aklı yok . Kirke' nin saçları köpek tüyü gibi dolaşık. Çatlak sesini bir kere daha duymak zorunda kalırsam ... Bütün çocuklarımızdan geriye kalanın bu olması şart mıydı? Kimse almaz onu .
Reklam
Gençti, kafası Mısır usulü pırıl pırıl traş edilmişti, cildi yüzünün çizgilerine gergince oturuyordu . Hoşuma gitti . Berrak gözleri diğer herkes gibi şarapla dumanlanmamıştı.
Hayatım çamurdan ve derinlikten oluşuyordu ama ben o karanlık suların bir parçası değildim. O suların içindeki bir varlıktım.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Çünkü seni seviyordum. Zararı yok... İlk gördüğüm zaman, senin gözlerin kalbimde öldürücü yaralar açmıştı. Zaten yaşamazdım."
" Niçin ağlıyorsun? " - " Hiç! Ağlamak esaretin en büyük hakkıdır.Biz o hürriyete sahibiz! ''
Reklam
"- bırakın şu biçareyi, asıl ölen benim ,beni defnedin!"
Korkma bu ağaçlar, çiçekler sır saklar. İnsan değil ki ihanet etsin.
Karamsarlığının kökünde dünyayı hor görme değil, kendini hor görme yatıyordu.
Düş kırıklığına uğramış, yürüdüm; nereye gittiğimi bilmiyordum, ne bir hedef vardı önümde, ne uğrunda çaba harcayacağım bir şey ne de bir ödev. İğrençti tadı yaşamın, içimde epeydir biriken tiksintinin doruk noktasına ulaştığını duyumsuyordum, yaşam beni içinden kusup atmıştı.
Ben nasıl şimdi giyiniyor, evden çıkıp profesörü ziyaret ediyor, onunla az çok yapmacık nazik sözlerle konuşuyor ve bütün bunları doğrusu gönülsüz yapıyorsam, insanların çoğu da her Allah’ın günü, her saat kendilerini zorlayarak, bir gönülsüzlükle böyle davranıyor, böyle yaşıyor, onu bunu ziyaret ediyor, onunla bununla söyleşiyor, dairelerinde, bürolarında oturup mesai saatinin bitmesini bekliyordu; hepsi de zoraki, otomatik olarak, gönülsüz görülen işlerdi, makineler tarafından da pekâlâ yapılabilecek ya da yapılmadan kalabilecek işler.
Reklam
Yaşam konusunda bir fikrin vardı; içinde bir inanç, bir beklenti yaşıyordu; eylemlere, acılara ve özverilere hazırdın. Ama yavaş yavaş anladın ki, dünya hiç de senden eylemlerde ve özverilerde bulunmanı istemiyor; yaşam, kahraman rollerine ve benzeri şeylere yer veren bir kahramanlık destanı değil, insanların yiyip içmeler, kahve yudumlamalar, örgü örmeler, iskambil oynamalar ve radyo dinlemelerle yetinip hallerine şükrettikleri rahat bir orta sınıf evidir.
Ne yazık!.. Ne kadar beraber geçmiş günlerimiz var; senin ve benim en güzel günlerimiz.. Kalbimin kanıyla götüreceğim ebediyete ben o günleri.. Sana gelince, sen o günleri - kendi oğluyla yatan, kızlarının körpe etini satan bir ana gibi satıyorsun!. Satıyorsun: günde on kaat, bir çift rugan pabuç, sıcak bir döşek ve üç yüz papellik rahat için...
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim Sayısız penceren vardı bir bir kapattım Bana dönesin diye bir bir kapattım Şimdi otobüs gelir biner gideriz
"Kız çocuklarından biri öldüğü zaman babam her zamanki gibi yemeğini yer, anneme ayaklarını yıkatır, sonra yatmaya giderdi. Ölen çocuk erkekse babam annemi dövdükten sonra yemeğini yiyip gene yatağa yollanırdı."
Geri13
60 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.