Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayşe Uğuz

Bayan Lynde ' Hiçbir beklentisi olmayanlar hiç hayal kırıklığına uğramazlar' diyor. Ama bence hiçbir beklentin olmadan yaşamak, hayal kırıklığına uğramaktan daha kötü bir şey.
Sayfa 128Kitabı okudu
Reklam
Basit çocuk ruhunda derinden derine bir şeyler değişiyordu: Hayata dair, hani içinde hepimizin bazen kederli, bazen neşeli köleler olduğumuz hayata dair, bazı gerçekleri kavramaya başladığını hissediyordu.
Sayfa 235Kitabı okudu
Evet, arkadaşlarının öldüğünü biliyorlardı elbet, ama bunun ne anlama geldiğini kavrayamıyorlardı. Şaşkınlıkla birbirlerini süzüyorlardı: Sanki hayatta anlaşılması çok güç, insana çok yabancı bir şeye tanık olmuş gibiydiler.
Sayfa 228Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Artık bir an bile oturduğum yerde kalamaz oldum; oyunlar üzerinde düşünürken sürekli gidip geliyordum, gittikçe hızlı, daha hızlı, çok daha hızlı gidip geliyordum, oyunun sonu yaklaştıkça daha çok kızışıyordum; kazanmak, galip gelmek, kendi kendimi yenmek bir tür öfkeye dönüşmüştü, sabırsızlıktan titriyordum, çünkü içimdeki Ben'lerden birinin karşısında her zaman öteki, bana göre çok ağırdı. Biri, ötekini kışkırtmaktaydı; size ne kadar gülünç gelirse gelsin, kendime sövüp saymaya başlamıştım.
Fakat sonuçta düşüncelerin de, ne kadar herhangi bir özden yoksunmuş gibi görünürlerse görünsünler, bir destek noktasına ihtiyaçları vardır, aksi takdirde dönmeye ve anlamsız bir biçimde kendi etraflarında çember çizmeye başlarlar; onlar da hiçliğe dayanamazlar.
Reklam
İşin tuhafı, savaşlarda akıtılan kan, o adaletsizlik ırmakları, insanlık utancının kırmızısı, işte bu kan insanları tiksindirtmiyor, kaçırtmıyor. İnsan "aşıldığını" düşünüyor. Ama bir cenin, açık bir yürek resmi (hâlbuki onlar bizim bir parçamız, burada söz konusu olan kendi varlığımız, bilinçdışı temsilimizden, saklı gerceğimizden gelen bir şey bu, kaçmak istediğimiz bir anı), işte bundan korkuyoruz, insani zaaflarımız, bedensel bir tutarlılık karşısında ki yetersizliğimiz gözlerimizin önünde seriliyor...
Sayfa 261Kitabı okudu
"... Kırmızı bisiklet sendeledi ilkin, bir o yana, bir bu yana yattı, sonra toparlanıp çığlıklarla kanatlandı. Ardından bakakaldım. Bir hayat provasıydı sanki... Sendelerse her an arkasında olacağımı, yardıma koşacağımı biliyor; ama vakti gelince süren bir bahar dalı gibi kırmızı kısrağını kendi başına sürmesi gerekiyordu..."
Sayfa 40
Uzaklık her şeyi hayali kılıyor... Evet... Yo, hayır... Bir şey ne denli uzaklaşırsa, aynı zamanda artık yalnızca kendisine, kendi dünyasına ait olduğundan, o denli de yakınlaşıyor. Artığı her adımda, yüreğim daha da hafifleyerek onunla birlikte oluyordu. Ve onunla benim aramda okyonus değil, kafamda gitgide biçimlenen tablolarım vardı.
Sayfa 116Kitabı okudu
Ondan başka hiçbir şey düşünemez olmuştum. Ona baktığımda, hele bir de o güzel bakışları bana çevrildiğinde yüreğimin göğsümden çıkacak gibi olduğunu hissediyordum. Gözbebeğinin en küçük kıvılcımında, kirpiklerinin en ufak hareketinde aşkın dilini çözmeye çalışıyordum.
Ev dediğimiz şey küçük büyük elementlerden oluşur. Kadın olan evde, erkeğin anlayamayacağı bir denge vardır elementler arasında. Erkek her birine vakıf olduğunu düşünse bile, onların nasıl bir uyumla işlediğini bilemez. Kadın gidince evin dokusu bozulur, susuz kalmış çiçeğe benzer, solar. Küçük şeylerin izi silinir. Eşyanın dili tutulur, ev sağırlaşır.
Reklam
Medeniyet icabı iyi geceler denip odalara dağıldıktan sonra, şimdi hiç birini hatırlamadığım kelimelerle tarif ederdim defterime, kendini aydınlatmaktan aciz altı lambanın yarattığı umutsuz karanlığı.
Ayrılmak bir solucanın ikiye bölünmesi gibidir, her iki parça ayrı ayrı yaşamaya devam eder, bir zamanlar tek parça değilmiş gibi, tanımaz birbirini parçalar.
" Bütün millet, kendisine haysiyet, hürriyet, istiklal, güzel şeyler armağan etmiş şefkatli bir babadan öksüz kaldığında nasıl gözyaşı döker? İste öyle gözyaşı döküyordu. Şahit olmayanlara, bu asrın hadisesini, bu vefa ve minnet selini, yazı, söz, fotoğraf, beste, tabloyla anlatmak mümkün değildir. Zerrece protokol yoktu. "
Sayfa 485Kitabı okudu
Türk Kadınlar Birliği Başkanı Latife Bekir, konuşmasını Fransızca yaptı. " Türk kadınını haremin kafeslerinden kurtarıp, parlamento kürsüsüne getiren, Türk kadınını erkeğinin yanında hak ettiği yere davet eden Mustafa Kemal Atatürk'e minnet borcumuz var " dedi.
Sayfa 241Kitabı okudu
89 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.