Ruh kendisini ancak karşıtlarda tanıyabilir. Ne olduğunu öğrenmek için, ne olmadığını deneyerek... O yüzden, sevgiyi tanımak için sevgisizligi, gücü öğrenmek için de güçsüzlügu denemeye ihtiyacı vardır.
İnsanın dünyadaki konumunun gücü onun gerçekliği kavrayış derecesine bağlıdır. Ne kadar az kavriyorsa o kadar kafası karışır ve dolayısıyla kendini güvensiz hissedip sırtını putlara dayayarak güvenceyi onlarda bulur. Gerçekliği ne kadar çok kavrarsa kendi ayakları üzerinde o kadar sağlam durur ve kendi iç benliğini varoluşunun merkezi kılar.
Açıkçası Jung in diğer kitaplarinin dilinin ağır olduğunu duydum ve başlamak için uygun bir kitap olacagini düşünüp okudum ki gerçekten de öyle. Terimleri, düşünce yapılarını açıklayarak ilerliyor çok işime yaradi o yuzden. Genel olarak Jung in doğduğundan itibaren gelişen aile, cevre yapısı, tanıştığı insanlarla ilerleyen yolculuğundan kesitlerle sözleri ve düşünceleri kitaplarından alintilarla birleştirilmiş. Cok sade dilli akıcı bir kitap. Hakkında bilgi edinmek az çok bilmek için guzel bir başlangıç.
"İnsanlarla kurulan ilişki karakteri bozar, özelikle de o kişinin bir karakteri yoksa." Biri, arayış içerisinde olduğu için yakınına gider ve diğeri kendini kaybetmek için. Sizin kendinize karşı olan kötü sevginiz, yalnızlığınızı bir hapishaneye çevirir.
Ne söyler bedeniniz ruhunuz hakkında? Ruhunuz değil midir, sefillik, pislik ve acınacak bir rahatlık düşkünlüğünden oluşan? İnsan gerçekten kirli bir deredir. Kirli akıntıyı saflaşmadan içine alabilmesi için deniz olmasi gerekir insanın.