Hayatımın nasıl aktığını düşündükçe kendimi ihanete uğramış ya da oyuna gelmiş gibi hissediyorum; sanki göklerdeki birileri bana bir oyun oynuyor, sanki bütün hayatım boyunca yanlış melodiyle dans edip durmuşum.
Ruhunda sükûnete kavuşmak ve mutlu olmak isteyen insanlar inanmalı ve iman etmelidir, ama hakikatin peşindeki insanlar iç huzurundan vazgeçip yaşamlarını bu sorgulamaya adamak zorundadır.
Okuyucularını, İnsan ruhunun karanlık uçurumlarına daldırıp daldırıp
sonra gün ışığına çıkartabilen Dostoyevski, Karamazof Kardeşler’de “ kim istemez ki babasının ölümünü?” diye sorarken insanla ilgili her şeyi anladığı gibi bunu da anlamıştı.
Sonunda astı kendini
Karadut ağacına.
O ağacın kökleri
Hepimizin yüreğine dalmıştı.
Hep birlikte yemiştik meyvelerini,
Hep birlikte gülmüştük gölgesinde.
Ama o, tek başına astı kendini
Karadut ağacına.