Az konuşuyordu gerçekten, ama sessizliği fark edilmiyordu çoğu zaman. Bir tür ketumluk, kimi zaman biraz küçümseme, kimi zaman da büyük bir kendi içine ya da bizim dışımıza kapanma gibi bir şeydi bu benim inancıma göre.
Kapının tam karşındaki duvarda, Atatürk’ün, neredeyse bütün duvarı kaplayan, kahve içerken bir resmi var ya, o resimde kendimce bir huzur, sakinlik bulurdum: Ata’nın huzurunda çay, kahve içiyoruz.