Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Farmasötik Bibliyofil

Farmasötik Bibliyofil
@BibliophilePharmaceutique
Hayat, bir bayrağın altında gururla ve güvenle durduğun anda hissettiğindir.
Yaşadıklarımdan ne öğrendiğimi sormuştun. Bir kez daha özetleyecek olursak, bireyin aslında ne kadar önemli olduğunu idrak ettim. Tüm toplum, ana-baba, eğitim sistemi olarak "birey" üzerine odaklanmalıyız. Bireyi her an bir ekibin parçası olduğunun farkında ve bunun sorumluluğunu taşıyacak şekilde yetiştirmeli, geliştirmeliyiz. Bir ekibin üyesi olduğunun farkına varan, bunun sorumluluğunu alabilen ve o ekip içinde sorun değil, çözüm üreten bir birey yetiştirmeyi hedeflemeliyiz. Böyle yetişen biri, şimdi ve burada, etki alanı içerisinde yapabileceğinin en iyisini yapma gayreti ve sorumluluk bilinci içerisinde hayatını sürdürür. Hem kendisinin hem de ekibin geleceğini inşa etme sorumluluğuyla hareket eder. Bunu ülkemiz için de çok önemli, üzerinde ısrarla durulması gereken bir mesele olarak görüyorum.
Reklam
Milletini sevmek de ancak onun için durmadan üzülmek anlamına geliyor. Artık millet olmanın sevinci değil, millet olmanın üzüntüsü makbul sayılıyor. Ne yapalım? Bir zamanlarda böyle sevinçler varmış. Bazı kavramlar kötüye kullanıldı diye, şimdi iyi niyetli kimseler bile bu kavramlara dokunmaktan korkuyorlar.
Vatan ve millet deyimleri henüz sadece bayram nutuklarının tekelinde değildi; insanlar yaşantılarında, kendi aralarında bu sözleri kullanıyorlardı. Mustafa İnan'ın sınıfı da acıklı yaşantılarının içinde birlik ve beraberlik gibi şeylerin varlığını da duyuyordu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Devlet denilen yapı, üst katları geniş pencereli, yüksek tavanlı, havadar ve aydınlık; alt ve bodrum katlarıysa, karanlık, rutubetli, küçük ve penceresiz bir şato değildir. Halkın çoğunluğunun eğitimden yoksun bırakılması bir cinayettir. Devletin kendi kendini yıkması, intihar etmesi demektir.
Snelman, kendileri için hürriyet, mutluluk ve refah isteyen, halkaysa sefalet ve yoksunluklara katlanmayı tavsiye eden zenginlere ve bürokrasiye ve ardından da düştükleri bu hallere katlanan ve hakkını aramayan halka; onların düşünce uyuşukluklarına, maddi ve manevi sefaletlerine, adaletsizliklerine ve sefahate düşmüş olmalarına kızıyordu.
Reklam
Her dönemde ve her yerde halk sabırlı olmaya zorlanmıştır. Zorluklara ve yokluklara katlanmak halkın görevi sayılmıştır.
Politikacılar hâlâ o eski zorbalıklarına ve yağmacılıklarına devam ediyor, ülkelerinin sınırlarını genişletmek için uğraşıyorlar. Fakat kendi sınırları içinde yaşayan insanların zekâsını, bilgisini ve vicdanını geliştirmeyi hiç düşünmüyorlar.
İstediğiniz kadar mükemmel kanunlar yapın, seçimleri mevzuatları oluşturun, siyasi ideolojilerin mucizevi güçlerine inanın, çocuklarınız iyi terbiye görmeden hayata atılırlarsa ne kadar iyi bir hukuka sahip olursak olalım toplum hayatımız sönük ve sefil olacaktır.
Aile büyükleriyse gençlerin kartallar gibi uçamadıklarını ve neden kanatsız kuşlar gibi olduklarına şaşırırlar. Anne ve babalara şunu sormak istiyorum: Siz çocuklarınızı eğitirken onlara kartal kanatları verdiğinizi düşünüyor musunuz? Yoksa kanatlarını daha ilk başlarda siz kendiniz mi kırdınız ?
Snelman alaycı bir gülümsemeyle “Kanunsuzluğun en büyük öğretmenleri kimlerdir?” dedi ve ardından kendi sorusunun cevabını kendi verdi. “Kanunlara uymakla mükellef olan devlet memurlarıdır. Ama onlar topluma kanunlara uymamayı öğretiyorlar.
Reklam
"Her kuyuya düşen Yusufî olmaz. Her odun taşıyandan Yunus çıkmaz. Dert sahibi olmak güzeldir amma Dost sözü anlamayan iflah olmaz."
“Gül bahçesinden gelseydim, ya gül demeti olurdu elimde, ya da gül kokardım baştan ayağa. Bil ki; ben, o yana yakıla aradığın bahçıvan değilim. Ama toprak da sensin, tohum da sen. Bahçıvanını bulursan, onun elinde ister diken olursun, ister gonca.”
Eliyle, diliyle ortaya koyduklarını esiri olmak veya yıllardır emek sarfettiği bir şeye - arada Allah'ın rızası olmadan- bağlanmak, o şey kendi içinde helal, temiz, doğru, iyi bir şey olsa dahi zaman içerisinde failinin putu haline gelebilirdi.
Sakın şu itidalini yitirme! O her daim güzeldir. Binicisini menziline ulaştırır. İtidal atından inenler türlü hadsizliklere kapılırlar. Sonra yarı yolda kalırlar. Bazen yolda kalmakla da yetinmeyip büsbütün yoldan çıkarlar. ( itidal ; aşırı olmama durumu, ölçülülük. )
222 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.