Reşat Nuri Gültekin "Biz iki biçare insanız, iki derdi birleştirirsek, belki mesut oluruz." derken kederlerin katışmasından saadete giden yolu hissetmiş gibidir.
Ve yine Dostoyevski aynı eserinde şu soruyu sormayı ihmal etmez ; "Kolay elde edilmiş bir mutluluk mu, yoksa insanı yücelten acı mı daha iyi? Evet, hangisi daha iyi?"
Gelir bir bir, gider bir bir, kalır bir.
Gelen gider, giden gelmez, bu bir sır.
Gelirse gelir bir kıl ile eyleme tedbir.
Giderse gider eğlemez bir koca zincir!”
Enaniyetin, kibrin ve gururun coşkuyla yaşandığı bir asrın çocuklarıyız. Şairin dediği gibi,
"Balkonlarınız çok yüksek sizin baş döndürüyor
Dünya pek alçak bir yer olacak yakında öyle görünüyor..."
Musibetlerin dua için verildiğini Kur'an şöyle ifade eder:"Bize yalvarsınlar diye onları darlık ve sıkıntı ile yakalayıp sarstık. Bari kendilerine şiddetimiz geldiği vakit yalvarsaydılar, tövbe etseydiler! Fakat heyhat!" (En'am, 44)
"En iyisi düşünmemekti. Kaçmaktı. Kendi içime kaçmak... Fakat bir içim var mıydı? Hatta ben var mıydım? diyen Tanpınar çözümü ne düşünmekte ne de içine kapanmakta bulamadığını itiraf ediyordu. Çünkü çözüm dışarıdan bakmaktaydı.
"insanlar genelde, önsezilerini ve çevresindeki uyarı işaretlerini göz ardı ederler. Oysa, yazgı insanları uyarmak için, çeşitli işaretler gönderir. Kişinin bu işaretleri anlayıp önlem alması gerekir.