Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.26
Bihter Saatçi
Bihter Saatçi
@Bihter_Saatci
Fantastik kurguya tutkun bir Kuyutormanlı. Arkadaşlarıyla yazdığı hikayeler yetmeyince kendi dünyasını mürekkeple buluşturabilmiş şanslı bir hayalperest. Mühür Kıran ve Ay Tutulması kitaplarının yazarı.
Y. Peyzaj Mimarı ve Yazar
Yüksek lisans
56 okur puanı
Ağustos 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Korku Devam Ediyor
İncelememi okumuş olanlar bilir, serinin ilk kitabı olan Göldeki Evi severek hafif bir ürperti eşliğinde okumuştum. Devam kitabı gelince yazarı ve kalemini ne kadar beğensem de ilk kitabın ardından sürpriz unsurunu kaybetmiş olduğunu düşünmüştüm. Artık karakterleri ve geçmişlerinde gizlenmiş sırları, travmaları biliyorduk. Hırtık'la da tanışmıştık.... Eee daha ne olabilirdi?
İşte bu noktada kocaman sırıtıyorum. Yazarın özenle bulup çıkardığı Türk mitleri, onları modern dünyamızla birleştirmesi ve kurguya ilmek ilmek işlemesi oldukça başarılı ve etkileyiciydi. Özellikle son kısımdan ayrıca etkilendiğimi belirtmeden geçemeyeceğim. Kesinlikle tavsiye edebileceğim, yer yer sizi dozunda gerecek kaliteli bir eser Suret.
Tesadüf eseri karşılaştığım yorumunun ardından elime alıp bırakamadığım bir kitap oldu. Kitabın ana karakterlerini ve aralarında gelişen ilişkiyi severek okudum. Uzun zamandır Fırtınaışığı Arşivlerini okumakla meşgul olduğum düşünülürse böyle bir kaçamak oldukça iyi ve yenileyici oldu. Tavsiye ederim :)
Yeni Bir Yolculuk
Ay Tutulması; beni şaşırtan, umduğumdan çok daha farklı bir ışıltıya sahip, yazarken inanılmaz keyif aldığım bir macera oldu. Baştan sona benimle bu macerayı paylaşan ve paylaşmak isteyen herkese teşekkür ediyorum. Dilerim kalemim sizi bambaşka bir gerçekliğe taşır ve keyif alacağınız bir yolculuğa çıkartır.
Sevgilerimle,
Bihter Saatçi
Okur Takip Önerileri
Uzayın Derinliklerinde Bir Kovalamaca
Bilinmezlik Senfonisi, Ezgi Su ile hayatlarımızın kesiştiği yerdi. Kalemiyle ilk tanıştığımda şaşırmış ve çok beğenmiştim. Yazım hayatımın bana getirdiği, yaşamıma kattığı değerli dostlardan biri oldu kendisi. Şimdi onun henüz basılmamışken okuduğum bu eserini ellerimde tutuyor olmak çok ayrı bir mutluluk. Kendisini bir kez daha tebrik ediyor ve
Renksiz Dünya Hikayesi, tamamı 68 sayfalık kısacık bir hikâye kitabı olmasına rağmen içeriği oldukça yoğun bir çalışma. Kitap bilinmeyen bir zaman ve mekânda meydana gelen nükleer sızıntı sonrası insanların bu gerçekle yüzleşmelerini anlatıyor. Zenginlerin gücünü, politik çıkarların işleyişini ve dünyadaki sistemin adaletsizliğini okuyoruz. Ancak kitapta bilimsel veriler ya da somut tasvirler bulunmuyor. Hikâye daha çok insanların psikolojisi üzerinden anlatılmış. Kitapta güzel mesajlar vardı. Yine de okurken daha çok bir gencin dünyadaki sisteme ve adaletsizliğe haykırışını hissettim.
Gölgeler
Korku filmleri izlemeyi çok severim. Okuma konusunda fazla etkilendiğim için listem pek kabarık olmasa da hatırı sayılır okumalarım yok değil. Bugün de sizlere güzel ve tadında bir korku kitabı önerisiyle geldim.
Büşra Şahin’in kaleminden çıkmış Göldeki Ev yazarın ilk basılı eseri olma özelliğini taşıyor olsa da yazıp bitirdiği ilk çalışması
Karanlık Bir Hikaye
Kitabın ödüllü bir hikaye olması şaşırtıcı değil. Yazarın kalemi kullanışı ustaca ve akıcı. Bölümler arasında ilahi bakış ve kahraman bakışı arasındaki geçişler benim oldukça hoşuma gitti. Konusu ve kurgusu itibariyle her karakter ve arka planları güzel işlenmişti. Oldukça güncel konulara değiniyor çoğumuzun yaşadığı içsel sorgulamalar içinde aslında yalnız olmadığımızı hissettiriyordu.
Tek eleştirim bazen okurken bazı karakterlerin düşünme şekilleri arasında paralellikler hissettim ve bu benim gözümde farklılıklarını azalttı bir nebze. Belki apartmanın karakterler üzerindeki genel etkisiydi buna neden olan. Belki de o kadar da farklı düşünmüyoruzdur birbirimizden
Bir parça da konusundan bahsetmem gerekirse; yoğun yapılaşmanın içinde sıkışıp kaybolmuş bir apartmanın sakinlerine konuk oluyoruz. Her daire başka bir hikaye barındırıyor içinde. Yine de hepsi apartmanın o karanlık parmaklarının kendilerine uzandığını biliyor, hissediyor. Son sayfaya dek merakla apartmanın kimin kanını akıtacağını merak ederek okuyorsunuz.
Eğer H.P. Lovecraft tarzı karanlık hikayeleri seviyorsanız kesinlikle okumanız gereken güzel bir eser
Roshar'ın Fırtınalı Diyarına Yolculuk
Brandon Sanderson, bence günümüz fantastik kurgu edebiyatının en başarılı kalemlerinden biri. Yazdığı dünyaların her biri için ayrı bir büyü/güç kullanım şekli bulmayı başaran yazarın yaratıcılığı her defasında beni şaşırtmaya devam ediyor. Bu çalışmasında önünüze sereceği Roshar diyarının ince ince işlenmiş detaylarıyla hepinizin aklını başından
Hayaller
Kısa ama sıcacık bir hikaye. Dalından düşen bir meşe palamudunu bulan sincapla gelişen arkadaşlıklarını ve palamudun hayallerini konu alıyor. Oğlumun okurken bu kadar çok keyif aldığını görmek mutluluk vericiydi.
Kartela
Kartela, sizlere çok özel bir kalemle tanışma fırsatı sunan, çok sıra dışı bir zihnin eseri. Kelimelerle adeta hamura şekil verircesine oynayan yazarın her cümlesinde, insanlığın ve ruhunuzun kat kat soyulduğunu hissedeceksiniz.
Hikayemiz, toplum düzeninin çarkına girmekten uzak duran ve kendi halinde yaşamını devam ettiren Bağbozumu'nun dişlilerden biri olmak zorunda kalmasıyla başlıyor. Çevresindeki insanlar, yeni tanışacakları ve kesik parçalar halinde hatırladığı geçmişiyle her an yaşamı sorgulayan bu genç adamın hikayesi, bir anda umulmadık bir köşeden dönerek sizi tahminlerinizin ötesinde bir maceraya ve gerçekliğe taşıyacak.
Kesinlikle kaybolmaya ve şaşırmaya hazır olun. Zira daha önce böylesi bir yolculuğa çıkmadınız.
Skyward
Brandon Sanderson bir kez daha beni hayal kırıklığına uğratmadı.
Bazı zamanlar sinir bozucu bile olsa gerçekçi karakterleriyle, ilk sayfadan itibaren sizi kendisine bağlayan sürükleyici bir kitap Skyward. Merak duygusunu son ana kadar kaybetmeden okuyacağınız eser aslında oldukça yalın bir anlatıma sahip. Kafa karıştırıcı teknolojik ve bilimsel terimler sadece yeteri kadar kullanılmış. Brandon'un kalemiyle ilgili olarak sanırım en sevdiğim özelliklerden biri kitabı bitirdiğiniz zaman tüm parçaların yerli yerine nasıl oturduğunu görebilmeniz. Biraz uykusuz kaldığım da düşünülürse, şu an kitabı kapatırken yoğun bir günün ardından eve gelip, elimde kahveyle kendimi koltuğa bıraktığımda hissedeceğim türde bir rahatlama duygusuyla sarmalanmış haldeyim.
Herkese keyifli okumalar.
Benim İnsanlarım
Uzun zamandır okurken bu kadar eğlenmemiştim. Kitap çok akıcı ve samimi bir anlatıma sahip olmasının yanı sıra arka planda hafif bir macerayla da renklenmişti.
Konusundan fazlaca bahsetmek istemiyorum. Zira kitap çok açık ve kısa.
Ana karakterimiz şirket tarafından üretilip kiralanan bir güvbirim bot. Bu bot'u özel kılansa kendisini ana yönetim sistemine bağlayan parçalarını hacklemiş olduğu için bağımsız hareket edebiliyor oluşu. Bir gezegendeki araştırma ekibinin güvenliğini sağlamak için kiralanmış Katilbot'umuz (kendisine bu ismi takmış) standart görevlerini, ana sisteme bağlı gibi görünerek sürdürmekte, boş zamanlarındaysa bol bol dizi ve film izlemekte.
Utangaç, heyecanlı ve duygusal Katilbot'umuzun ağzından olup bitenleri okumak oldukça eğlenceliydi. Kesinlikle herkesin severek elinden düşürmeksizin okuyacağı bir kitap.
Benim Rivialı Geralt ile tanışmam kitaplarından çok daha önce oyununun ilk çıktığı dönemde olmuştu. Tıpkı oyunu gibi kitabını da oldukça keyifli, akıcı ve eğlenceli buldum. Okurken sizi zorlamayacak, eğlenceli bir şeyler okumak isteyenlere kesinlikle tavsiye ederim.
Hikâye, neredeyse aklınıza gelebilecek her türlü canavar, yaratık ve iblisin cirit attığı bir dünyada geçmekte. Witcherler, bu yaratıklarla savaşabilmek için seçilip yetiştirmiş ve mutasyona uğramış, özel yeteneklere sahip kişiler. Son Dilek aslında serinin ilk kitabı olan Elflerin Kanı’ndan önceki iki ön kitabın birincisi niteliğinde. Kısa maceralardan oluşan bölümler, bizim Geralt’ı ve bazı karakterleri tanımamıza, yaşadığı dünyayı ve nasıl değişmekte olduğunu anlamamıza fırsatlar sunuyor. Geralt’in geçmişi ve şimdisi arasında iki farklı zaman dilimine bakışlar sunan hikâyede sürekli bildiğimiz masallara gönderme yapılması beni çoğu yerde gülümsetti.
Karakterler arasında geçen konuşmalar eğlenceli, hikâyenin aktarılışı oldukça akıcıydı. Kısa maceralardan oluştuğu için sürekli bir değişkenlik mevcuttu. Eğer bu dünyadan biraz uzaklaşmak ve kafanızı dağıtmak istiyorsanız kesinlikle listenize ekleyebileceğiniz bir eser.
Son olarak kitapla ilgili tek söyleyebileceğim bildiğimiz masallarla her ne kadar oynamış olsa da Andrzej’in bile gerçek aşkın gücünü hafife almaya yeltenmemiş olduğudur.
Herkese keyifli okumalar dilerim.
Öncelikle Türk kültürü dediğimiz zaman hem tarihi hem de coğrafi olarak çalışmanın uzandığı sınırların net bir şekilde çizildiği eserde vampir kelimesinin karşılığı pek çok farklı kaynaktan örneklerle ayrıntılı bir şekilde tanımlanıyor. Daha sonra Türk kültüründe bu tanımı karşılayan varlıklar ve onlara verilen isimler ya da karşılayan kelimeler tek tek inceleniyor.
Eser özellikle bu konu hakkında bilgi edinmek isteyenlerin ve yazmayı düşünenlerin başvurabileceği, oldukça detaylı bir araştırmanın sonuçlarını ortaya koyuyor.
Rahat okunan, akıcı bir kitaptı.
Mars'ın derinliklerinde başlayıp yüzeyine taşınan macerada yine insan gerçeğinden kaçamıyoruz. Medeniyet dediğimiz tek dişi kalmış canavarın dünyadan sonra diğer gezegenlere yayılmasının ardından artık kendisini dünyalı saymayan ve ay kolonisinde yaşayanlar kendilerini üstün gördükleri için başkaldırmışlardır. Dünyanın yenilmesiyle birlikte yeni bir gezegenler arası yönetim sistemi kurulmuş ve insanlar toplumdaki yerlerini belirten renk gruplarına ayrılmışlardır. (Altın: yöneticiler, gümüş: iş adamları, sarı: doktorlar ve araştırmacılar,...vb,)
Hikayemiz bu kast sisteminin en altında yer alan ve Mars'ın derinliklerinden özel bir maden çıkartmakla yükümlü kırmızıların arasında başlıyor. Daha fazla anlatmayacağım zira sürprizleri kaçırmak istemem :)
Kurulan yeni sistemde mitoloji ve çoğunlukla Roma İmparatorluğundan esintiler görüyoruz. Kıyafetler, isimler, örnek aldıkları kahramanlar ya da kumandanlar. Yani bana göre Mars'ta ve çok uzak bir gelecekte geçmesine rağmen uçan botlar ve gelişen teknoloji haricinde insan gerçeğinde ileri atabildiğimiz bir adım olmaması üzücü. Hiç umudumuz olmadığını düşünüyorum bazen. Yine de eğer Açlık Oyunları, Uyumsuz gibi kitapları seviyorsanız bu eseri de severek okuyacağınıza şüphem yok.
Beni tanıyanlar okumak için daha çok fantastik kurgu tercih ettiğimi bilirler. Dikkat! Koca Aranıyor ise kitaplığıma yazarıyla tanışmam sayesinde girdi. Gülcan Bülbül tıpkı kaleme aldığı eser gibi sıcak, canlı ve içten birisi.
Gelelim kitabın konusuna; Trabzon’da yaşayan ve 28 yaşını devirmiş Gül’ün, kızını evlendirmeyi kafaya koymuş annesi Terminatör Şakire’nin ve Tırıt Melahatin getirdiği damat adaylarıyla maceraları dersem kesinlikle çok sığ bir tanıtım yapmış olurum. Zira onlar sadece kurgunun belki de ağırlığını hafifletmek için kullanılmış aktörler. Bu hikâyede ben, güçlü bir genç kızın her şeye ve herkese karşı hayatla dalgasını geçip ayakta durmasını okudum. Sağlam dostlukları, kuvvetli aile bağlarını ve bazen bu ilişkilerin ne kadar zorlayıcı olabileceğini gördüm. Yazarın tüm kendine has dobra ve mizahi yazım tarzına rağmen yazılanların %70’inin gerçeklerden alındığını bilerek okurken gülüp eğlenemedim. İnsanların ne kadar güvenilmez ve acımasız olabileceklerini okumak, birisinin tüm bunları yaşamış olduğunu bilmek tüm mizahi havaya rağmen beni düşündürdü.
Kitabın dili oldukça akıcı ancak yazarın Trabzon ağzına olan hakimiyeti bende olmadığıdan ve diyaloglarda normal olarak kullanıldığı için ilk okumaya başladığımda biraz zorlandığımı itiraf ediyorum. Kesinlikle dizisi çekilse çok severek izlenir.
Herkese keyifli okumalar dilerim.
Bu kitapla ilgili duygularım o kadar karışık ki ne diyeceğimi nasıl anlatacağımı hiç bilemiyorum. Bir kitabı bu kadar beğendiğimi ve aynı zamanda da bu kadar hevesimin kursağımda kaldığını hatırlamıyorum. Kitap kesinlikle tadına varamadığınız bir yemek kadar lezzetli. Resmen yazarın cümlelerini okumaktan keyif aldım. Kurguladığı dünyayı çok
Masallar
Kapağıyla dikkatimi çeken kitap ne yazık ki tam olarak bulmayı beklediğim o sihirli dokunuşu bana sunamadı. Bunun en büyük nedeniyse içeriğinden çok yazım şeklinin belki de orijinal anlatıya uygun olması açısından düzgün bir Türkçe ile sunulmamış olmasıydı. Sanki çok kötü bir çeviri okuyorum gibiydi. Hatta bazı yerlerde cümlelerin vermesi gereken anlamlar bile birbiriyle çelişiyordu.
Uzun süredir istememe rağmen nihayet sırasını bulup kütüphanemde kendisine yer edinen Lovecraft’ın eseri, kitapta ilerledikçe uzayan, kısa öykülerden oluşuyor. Oldukça akıcı bir kaleme sahip yazarın öykülerine genel olarak karanlık bir atmosfer hakim. Öykücülüğün kesinlikle ayrı bir ustalık olduğunu düşünüyorum. Zira yazar okuyucusuna sınırlı bir alanda tüm hikâyeyi aktarmasının yanı sıra tasvirleriyle gerekli atmosferi oluşturmaktan da geri kalmıyor ve Lovecraft’ın bu işi ustalıkla kıvırdığını okurken tüylerinizin dikelmesinden anlayabilirsiniz.
Ctuhulhu’nun Çağrısın’dan kısaca bahsetmem gerekirse; yaşadığımız dünya da farklı zaman dilimlerinde farklı yerlerde yaşanan birbirinden bağımsız hikayelerden oluşuyor. Doğaüstü güçler ve delilik arasında gidip gelen öyküler genel olarak karanlık ve uğursuz. Şahsen okurken en çok keyif aldığım hikâye, esere de adını veren Ctuhulhu’nun Çağrısı oldu. Eğer karanlık ve gizemli öykülerden hoşlanıyorsanız kaçırmayın.
Şifacı (Berweuli, 1)
Kitabın yazarıyla çok uzun yıllara dayanan bir dostluğumuz var. Hatta yazım hayatlarımıza birlikte başladığımızı, birlikte pek çok uzun, kısa fantastik kurgu hikayeleri karaladığımızı söylemem gerekir. Yine de bu çalışmanın manevi değeri benim için ne kadar büyük olsa da elimden geldiğince tarafsız bir yorum yapmaya çalışacağım.
Yazarımızın
Bahçe Evi
Alper Bey’in kitabını okumam kendisiyle tanışmam sayesinde oldu. Akıcı bir dille kaleme alınmış çalışma bizlere, yazarımızın hayatının bir döneminden heyecanlı ve kısa öykülerle kesitler sunmakta. Kitabı okurken yazarımızın babasının emekliliği sonrasında inşa edip, oturdukları Bahçe Evi’nde başlarından geçen olaylarla aslında sadece anılarına tanıklık etmekle kalmıyor aynı zamanda babasıyla aralarındaki derin bağı da hissediyoruz.
Kitapla ilgili çok fazla bir yorumda bulunabileceğimi sanmıyorum zira yazarımızın tüm yüreğini ortaya koyduğu, samimi ve çok özel bir eser karşımdaki. Çoğu zaman Bahçe Evi’nin bir köşesinde oturmuş ben de olanları izliyormuşum gibi hissettim. Rengarenk hikayeleri okurken onlarla birlikte endişelendim yeri geldi güldüm. Ama belki de eserin en önemli noktalarından biri Alper Bey’in ailenin bir ferdi olmasına rağmen kendisinin dışına çıkarak tarafsız karakter çözümlemeleri getirebilmiş olması. Şahsi duygularıyla gerçekleri karıştırmadan kaleme alabilmiş başarılı bir çalışma ortaya koymuş. Bazı olaylardan özellikle etkilendiğimi belirtmek isterim. Yazarımızın babasının geçmişi, “akrep” bölümü ve elbette son bölüm. Kısa olmasına rağmen dolu dolu bir kitaptı. Yazarımızın başarılarının devamını dilerim.
Öncelikle belirtmeliyim ki ben kitabı orijinal dilinde okudum ve gayet kolay anlaşılır bir dille yazılmış olduğunu söyleyebilirim. Pratik yapmak isteyenler kendilerini deneyebilirler. Bu nedenle çevirisinin nasıl olduğu hakkında bir fikrim yok.
Kitabımız kurgu bir evrende geçiyor ve türü fantastik. Uzun yıllar önce insanların ve perilerin dünyası
Kitabı okumaya dün başlayıp gecenin geç saatlerinde bitirdim. Kesinlikle çok akıcı bir dille yazılmış. Okunması çok rahat ve konunun heyecanlı temposu bir an önce okuyup bitirmenizi sağlıyor. Kitapla ilgili söyleyebileceğim tek olumsuz eleştiri hiç gizem barındırmamasıydı. Yani kitabı elinize aldığınız andan itibaren konusunu ve olanları anlamakta, tahmin etmekte pek fazla sıkıntı çekmiyorsunuz. Diyebilirim ki okurken tek dileğim yazarın adaletli davranıp hak edenlerin layığını bulmasını sağlamalarıydı. Sıkıcı değildi ama benim için kurgusu fazlasıyla sıradandı.
Bunlar benim kitapla ilgili şahsi görüşlerimdi. Biraz da konusundan bahsetmem gerekirse. Zengin ancak ahlaki değerlerden yoksun kişilerin kendilerine olanlardan habersiz birer av seçmeleriyle başlayan bir kovalamaca. Oyunun kesin kuralları var. Avlara ve avcılarına birer akıllı kol saati telefon veriliyor ve avlar ulaşmaları gereken noktaya doğru harekete geçtikten her yarım saat sonra koordinatları avcılarına iletiliyor. Avcılar, avlarını bu noktaya ulaşmadan önce sobelemek zorunda yoksa bitiş noktasına ulaşan av, avcı konumuna yükseliyor ve işler değişiyor.
Özellikle okuma sıkıntısı yaşıyorsanız derdinize deva olabilecek nitelikte bir kitaptı. Şimdiden herkese iyi okumalar dilerim.
Günümüzden yıllar sonra insanlar uzayda ışık hızından bile hızlı ilerlemelerini sağlayabilecekleri Akım’ı keşfederek bu uzay nehirlerini kullanabilecekleri teknolojiyi geliştirmiş ve uzayın uzak noktalarına ulaşarak yeni yerleşimler kurmuşlardır. Hikayemiz yeni düzende kabul edilen İmparatorluk yönetiminin bin yılını tamamladığı bir dönemde
Kül Dağı’ndaki Kütüphane Amerika’da geçen bir fantastik kurgu. Ana karakterimiz Carolyn, kendisi gibi ailesini kaybetmiş on bir arkadaşıyla birlikte Adam Black adındaki adam tarafından evlat edinilmiş ve evrenin tüm sırlarına sahip bir kütüphanede, onun usullerine göre yetiştirilmiştir.
Kütüphanede on iki farklı kategori vardır ve çocukların her biri, bir konu üzerinde ustalaşmıştır. Hikayemiz son altmış bin yıldır dünyayı yönetmekte olan Adam Black’in, çocukların tabiriyle ‘Baba’ nın, ansızın ortadan kaybolmasıyla başlar. Çocuklar (elbette artık birer yetişkindirler), bir yandan Baba’yı bulmak için yeteneklerini kullanırken, diğer yandan ona ne olmuş olabileceğini çözmeye çalışmaktadırlar. Baba’nın olası düşmanları, çocukların kendi aralarındaki çatışmalar ve gizem yüklü hikâyeyi okurken kendimi gerçekten tuhaf bir Amerikan filmi izliyormuşum gibi hissettim. Karakterlerin arasındaki diyaloglar, tasvirler, olayların gelişmesi, olay örgüsü tamamen ilgi çekiciydi. Bazı konulardan bahsedilmesine rağmen çok yüzeysel olarak geçilip gitmesi ya da olaya gerçekten dahil olmamaları bir eksiklik olarak yorumlanabilecek olsa da yazarın odaklanmayı seçtiği noktalar düşünülürse bunun bilinçli bir tercih olduğu söylenebilir.
Eğer Fantastik ya da gerçekten kendine has kurgular okumaktan hoşlanıyorsanız kesinlikle kütüphanenizin bir köşesinde görmek isteyeceğiniz bir kitap olduğunu düşünüyorum.
