Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bireyin iç dünyası

Bireyin iç dünyası
@Bireyinicdunyasi
9 okur puanı
Eylül 2022 tarihinde katıldı
Neden? Çünkü (halen kabullenmek istemesenizde) birden, yeni arkadaşınız gelince artık, birbirinden farklı iki kişilik olduğunuzu fark ettiniz ve buna tahammülünüz olmadığı için birisini göndermeniz gerektiğini düşündünüz. Eski arkadaşınızı mı gönderdiğinizi düşünüyorsunuz, hayır! Kendi kendinizden kurtulmak istediğiniz, eski arkadaşınız için uygun olmadığını düşündüğünüz yeni arkadaşınız, yani kafanızdan göndermek istediğiniz kişilik, aslında sizsiniz.
Reklam
Onunla yalnız kalmaya ihtiyacım var ki onu yeni baştan tanıyayım, o bedenime hapsolmuş kişiyle birazcık konuşayım. Beni altüst etsin ve o kişinin geçmişine dair tiksinti ve kaygı duyayım. Başkalarının gözünde, olduğumu sandığım kişi değil idiysem, ya ben kimdim?
Chamfort
"İnsanları oldukları gibi kabul etmek, onları olmadıkları bir kişi gibi görmekten yeğdir."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Lucretius da, "isteklerimizi belirleyenin kendi duyularımız değil, sağdan soldan duyduklarımız" olmasından üzüntü duyduğunu dile getirmiştir.
Gerçek dostlar bizi toplumsal yaşamın sahte ölçütlerine göre değerlendirmezler; onların asıl ilgilendiği şey bizim kendi benliğimizdir.
Reklam
Kimsesiz kalsın istiyordu. "Benim ona tutunabilmem için onun benden başka bir dayanağı olmamalı."
Nasıl kolayca söyleyiveriyor bunu. Sevmek! Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değer aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?
"Böyle zamanlarda keşke annemi dinleseydim diyorum." "Neden, ne derdi sana?" "Bilmem hiç dinlemedim ki."
“Ne aradığımı bilmiyorum.” “Neden?” “Çünkü…çünkü...ne aradığımı bilirsem onu arayamam.”
Hayır, şimdi hissettiğim şey utanç ya da suç değildi, yaşamımda daha ender görülen ve her ikisinden da daha kuvvetli bir şeydi-, pişmanlık. Daha karmaşık, daha buruk ve daha ilkel bir duygu. Bu duygunun ana özelliği, hakkında hiçbir şey yapılamamasıdır
Reklam
Adrian'ın açısından, yaşamdan vazgeçtim, onu incelemekten vazgeçtim, onu geldiği gibi aldım. Ve böylelikle, ilk kez, bütün yaşamım hakkında daha genel bir pişmanlık duymaya başladım: kendine acımakla kendinden nefret etmek arasında bir duygu.
Bizler yeniyetmelik sıkıntılarımızın keyfini çıkarırken, rutin hoşnutsuzluklarımızın insanlık durumuna özgün bir yanıt olabileceğini hayal ederken, Adrian daha o zamandan ileriye bakıyor, çevresindekileri daha kapsamlı olarak değerlendiriyordu. Hayatı da daha açık olarak hissediyordu, hatta belki de özellikle onun yaşanmaya değer olmadığına karar verdiğinde.
Kimi zamanlar hayatın amacının, bizi güçten düşürerek, ne denli uzun sürerse sürsün yaşanmaya değecek bir 'şey olmadığını kanıtlayarak, sonul kaybıyla uzlaştırmak olduğunu düşünüyorum.
Nazik, kolay incinmeyen, ısrarlı, sıkıcı, arkadaş canlısı olmaya kararlıydım: bir başka deyişle, yalan söylemeye.
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.