Var mı dünyada günah işlemeyen, söyle;
Yaşanır mı hiç günah işlemeden, söyle;
Bana kötü deyip kötülük edeceksen,
Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.
Kelimelerin tadını unutacak kadar uzun süre susarım ve birden bent yıkılır, içimde ne varsa, tuttuğum ne varsa boşaltılırım, bitmek tükenmez bir gevezelik başlar; daha çenemi kapamadan pişman olmuşumdur bile.
Tanrım, bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etme gücü, değiştirebileceğim şeyleri değiştirme cesareti ve bu ikisi arasındaki farkı anlayabilme sağduyusu ver.
Müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve iltimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzsun, salaklığımızın uydurması...içimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizde şeytan yok...İçimizde aciz var... Tembellik var...İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey; hakikatleri gormekten kaçmak itiyadı var...
Her şey gelip geçici.
"İnsan denen yaratıkların yaşadığı bu "dünya" adlı buzdan cehennemde geçirdiğim onca vakitte karşılaştığım tek gerçek buydu.
Her şey gelip geçici.