Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayşe

15 Mayıs 1919 günüydü. İstanbul’da Kız Kulesi açığında ve hareketinden önce muayene edilmek üzere işgal kuvvetleri tarafından tevkif olunan Bandırma vapuruna motorla gelen birisi, kaptana, olanca süratiyle hemen hareket emrini verdi: Karadeniz’e! Bu emri veren, ondan üç yıl üç ay sonra da ordularının bütün kükreyişiyle hücum kumandası verecekti: Akdeniz’e! Bir kahraman, Karadenizden Akdeniz’e yeni bir tarih yazıyordu. Bandırma vapurundaki kahramanın ruhunda sınırsız vatan sevgisi ve millet aşkı yanardağ gibiydi. Denizleri bile kurutacak bir yanardağ..
Reklam
Zaman her şeyi unutturarak her malumattan yeni cehaletler doğurur. Hemen herkesçe malum olan bir şey hemen herkesçe meçhul bir şey olur.
Sayfa 141Kitabı okudu
Zaman her şeyle aramızı açar. Zamanın mezarına bir zaman daha gömülür.
Sayfa 141Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Bilmesi lazım gelirdi ki ömürlerimiz hep bu nevi delilikler arasında geçer, fakat herkese kendinin değil, diğerlerinin hayatları ve hususiyetleri anormal görünür. Yalnızlığına, evine, yatağına ve hülyasına çekildiği zaman herkesin gönlünde bir aslan yatar”.
Sayfa 125Kitabı okudu
“Akar suyun sesi dindi. Gölgeler gölgelendi, renkler silindi. Siyah örtüler indi mavi gözlerine, sarktı salkımsöğütler sarı saçlarının üzerine!”
Reklam
Yaşamımız boyunca en büyük zaaflarımız, en nefret ettiğimiz insanlar yüzünden açığa çıkar,keza yaptığımız en büyük kötülüklere onlar vesile olur.
Sayfa 314Kitabı okudu
Her kim tarafından yetiştirilmiş olurlarsa olsunlar, çocukların varlıklarını sürdükleri küçücük dünyalarında, haksızlık kadar derinden hissedilip derinden algılanan bir şey yoktur. Çocuğun maruz kaldığı haksızlık küçücük bile olsa, çocuk küçücüktür.
Birinin ölümünden sonra ortalığa şaşkınlık gibi bir şey dağılır her zaman, hiçliğin bu birdenbire gelişini anlamak, ona inanmaya boyun eğmek öylesine güçtür.
Sayfa 377Kitabı okudu
Reklam
Bulanık bir biçimde her şeyin üstünde dalgalanan kara bir havaya bürülü gibi gördü dört yanı; keder, boş şatolarda kış yelleri gibi, hafif uğultularla işliyordu ruhuna. Bir daha geri dönmeyecek olanın ardından görülen düştü bu, bitirilmiş her işten sonra insanı saran yorgunluk, alışılmış bir devinimin durmasından, uzamış bir titreşimin birdenbire kesilivermesinden gelen acıydı.
Sayfa 152Kitabı okudu
Ne var ki, insan dediğin küstah oldu muydu, her zaman başarıya ulaşırdı…
Yo hayır. Son derece içli ama ezilmiş bazı insanlar vardır, yüze karşı dobra dobra konuşacak cesaretleri olmadığı için işi şaklabanlığa vururlar, bu onlar için bir çeşit hınçlı alaydır. İnanın Krasotkin, bazen çok acı, yürek parçalayıcı olur bu şaklabanlıklar
Sayfa 712Kitabı okudu
Zira insanlar temiz kimsenin düşmesine, rezil olmasına sevinirler.
Sayfa 417Kitabı okudu
Ben insanın yakınlarını sevmesinin nasıl mümkün olduğunu oldum olası anlayamadım. Bence, özellikle yakınlar sevilmez de uzaklarımız sevilir.
Sayfa 314Kitabı okudu
Reklam
Kendi kendine yalan söyleyip yalanını ciddiye alan insan sonunda ne kendinde, ne de çevresinde gerçeği seçemez olur, böylece hem kendisine, hem de başkalarına saygısızlık eder. Saygının olmadığı yerde sevgi de kaybolmaya başlar.
Edebiyat
Gelmiş geçmiş en iyi günlerdi, gelmiş geçmiş en kötü günlerdi; hem bilgelik çağıydı hem ahmaklık; hem inancın devriydi hem şüpheciliğin; hem aydınlık hem karanlık bir mevsimdi; umudun baharı, umutsuzluğun kışıydı; hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu.