Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Pieta
Pieta
@Dikenliteller
If it's just us, seems like an awful waste of space.
İstanbul
451 okur puanı
Şubat 2019 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
264 syf.
10/10 puan verdi
Sindire sindire okuduğum; okumayı tercih ettiğim Bulantı kitabını bitirdim. Bilmiyorum ama yazarın dili, fikri, zihni sanki okuduğum sıradaki ruh halime göre şekilleniyordu. Beğenmemin sebebi de budur sanırım. Şiddetle tavsiye ediyorum
183 syf.
·
Puan vermedi
Başarılı yayın çizgisinden dolayı kitaplarını daha dikkatli bir şekilde incelediğim Siren Yayınları’nın bu kitabını görünce ilgimi çekmiş ve hemen almıştım. Shirley Jackson’ın en önemli eseri sayılabilecek bu kısa roman birçok yazarı da etkilemiş zamanında. İçinde gotik edebiyat unsurları bulunan özgün ve orjinal bir eser. Ana karakter Merricat içinden yer yer ‘Küçük Prens’ yer yer bir canavar çıkan 18 yaşında bir kız. Bir aile trajedisi yaşadıkları için ablası ve sakat amcası ile yaşamak zorunda kaldıkları şehirden uzak evlerinde, kasabalılar tarafından sevilmedikleri için izole bir halde kendi kurdukları hayatı yaşayan bu ailenin garip ve sevimli hikayesi anlatılıyor. Bazı noktalar kitap boyunca gizli kalsa da özgünlüğü ve her sayfasında üst düzeydeki gerilimiyle okunmasını tavsiye edeceğim bir eser.
304 syf.
8/10 puan verdi
Gerilim, polisiye tarzını çok seviyorum. Geçen aylarda aldığım bir tavsiye üzerine de bu tarzda adı ilk beşte geçen Grange’in Leyleklerin Uçuşu adlı kitabı almıştım. Öncelikle polisiyeden beklediğimiz her şey yazarda ve bu kitapta mevcut. İsviçre’den başlayıp Türkiye’ye, oradan İsrail kibutzlarına, oradan Orta Afrika’nın cangıllarına ve son olarak Hindistan’a uzanan akıcı ve bir solukta okunan bir eser. Elmas ve organ kaçakçılığına ek olarak kurye olarak kullanılan leylekler ekseninde devam eden bir hikaye. Eserde otantik öğeler çok iyi kullanılmış ve karakterler çok başarılı şekilde kurgulanıp tasvir edilmiş ama olay örgüsü ve bir sonraki adım hep tahmin edilebiliyor. Maalesef bu da bir polisiye romanda en son isteyeceğimiz şey. Düğümün hikayenin sonunda çözülmesi gerekirken daha olay gelişiyorken anlaşılabilmesi büyük bir eksi. Her şeye rağmen polisiye severler için okunması gereken bir kitap.
Okur Takip Önerileri
216 syf.
8/10 puan verdi
Booker Uluslararası Ödülü sahibi “Bir At Bara Girmiş” romanını bitirdim. Özgün bir eser. Başarılı mı başarısız mı olduğunu tam olarak bilemediğimiz bir stand-up’çının bodrum katındaki bir barda yaptığı stand-up gösterisi olarak akıp gidiyor kitap. Komiklikten ziyade acıklı bir çocukluk anısını anlatıp araya espriler serpiştiriyor komedyen Dovaleh. Ailesinden uzakta bir kamptayken ebeveynlerden birinin öldüğü haberini alıyor ama hangisinin vefat ettiğini öğrenemiyor ve uzun saatler süren yolculuğunda hangisinin öldüğünü düşünerek bir iç hesaplaşma yaşıyor. Nazi zulmü görmüş sorunlu bir hayat geçiren annesi ile ailesini geçindirmek için her fırsatı değerlendiren babası arasında bir seçime zorluyor onu bu yolculuk. Bugüne dek okuduğum kitaplar arasında beni en çok düşündürenlerden biri oldu bu kitap. Gösterisindeki esprilerinden bazıları yerel olduğu için onları anlamakta zorlandım ama yer yer komik, çokça hüzünlü ve içsel çatışmalı bu eseri çok beğendim. Bir parantez de çevirmene açmak istiyorum, harika bir iş çıkarmış. Az bilinen yayınevlerinden biri olan Siren’den okuduğum kitapların hepsinden memnun kaldım şu ana kadar ama bu ayrı bir yer edindi bende.
334 syf.
·
Puan vermedi
2017 Pulitzer Ödülü başta olmak üzere birçok ödül almış olan Amerikan edebiyatının yeni nesil en başarılı yazarlarından C. Whitehead’in Yeraltı Demiryolu kitabı yaklaşık 5 aydır okunma sırasını bekliyordu kitaplığımda.. Tahminlerime göre kısa süre sonra adı klasiklerle anılmaya başlanır bu eserin. Başrole koyduğu Cora karakteriyle birlikte Amerika’nın yeni kuruluş sürecinde siyahilere karşı yapılan ayrımcılığı enfes bir edebi dille aktarıyor yazar. Yine bir Amerikan edebiyatı ürünü olan ve siyahilere yapılan ayrımcılığı anlatan en başarılı eser olduğu düşünülen Bülbülü Öldürmek romanını da tahtından edecektir diye düşünüyorum. Normalde beni kitaplardan soğutan çok fazla karakter olayının bile, onları tam tadında işleyerek üstesinden gelmiş yazar. Son sayfaya kadar eksik olmayan merak uyandırma özelliği ve son sürat aksiyon da kitabı özel kıldı gözümde. ‘Hiç olumsuz eleştiri yok mu?’ derseniz belki ‘daha iyi bir son...’ diyebilirim ama bence yazar bu mücadelenin nasıl sonuçlanacağının tasavvurunu kasten okuyucuya bırakmış. Bu kitabı muhakkak okumanızı tavsiye ediyorum
141 syf.
·
Puan vermedi
Konusu çok ilginç geldiği için okuma listeme eklemiş olduğum İntihar Dükkanı adlı kitabı bitirdim. Distopik bir gelecekte kendini öldürmek için can atan insanların rağbet gösterdiği ilginç ve yaratıcı intihar malzemeleri satan bir dükkanı işleten 3 çocuklu bir aile ile birlikte akıp gidiyor eser. Son doğan çocukları intihar meselesine diğer aile üyeleri ve toplumdaki bireylerden farklı yaklaşınca gidişat değişiyor. İlginç bir konu anlatması ve akıcı olması dışında ise pek bir numarası yok kitabın. Edebi yönü hafif kalmış bence. Senaryosu filme çekilse sıradan bir Amerikan komedi filmi olabilecek düzeyde bir kitap. İçinde bolca gönderme ve atıf mevcut ama çoğu havada kalmış bunların. Kısa kısa bölümlerle akan 140 sayfalık bir kitap olduğu için bende olduğu gibi bir yolculukta eşlik edebilir size ama beklenti altına girmeden okumak lazım. Belki beni çok sarmayan yaratıcı intihar malzemeleri ve ironik olma iddiasıyla yazılmış diyaloglar eğlenceli gelebilir bazılarına.
64 syf.
9/10 puan verdi
Çocukken okuyup hayal meyal hatırladığım Küçük Kara Balık. Bu kısa masalı bir kadeh viski içimlik sürede bitirdim. Çocukken okuduğum hazzı almadığımı fark edince çocukluktan bu yana hayal gücümüzden neler yitirdiğimizi, saf duygularla hayal kurmanın daha çok çocuk beyinlerine has bir özellik olduğunu düşündüm. Bu şirin masal hem çocuklar hem de biz büyükler için birçok ders barındırıyor içinde.
496 syf.
9/10 puan verdi
Değiştirilmiş Karbon kitabını yeni bitirme fırsatım oldu. İnsanların zihinlerini ve belleklerini koruyup başka vücutlara nakil edebildikleri bir geleceği konu edinen eseri başarılı buldum. Her ne kadar önceden kitabın çok daha fazla bilimkurgu öğeler içereceğini düşünüp, okurken polisiye olduğunu görünce biraz hayal kırıklığına uğrasam da yazar başarılı bir iş çıkarmış. Yalnız İthaki Yayınları’ndan beklenmeyecek berbat bir çeviri ve redaksiyon işi var. Sanırım diziden önce basabilmek için aceleye getirip baştan savma yaptılar. Çevirideki sıkıntılar ve neredeyse her sayfadaki yazım hataları çok yorucu ve kitabın kalitesini düşürüyor. Keşke daha güzel bir çeviri ve daha özenli bir yayınla okumuş olabilseydim. Bir an önce diziye başlamam alacağım tadı da arttıracak diye düşünüyorum.
272 syf.
8/10 puan verdi
1920 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Norveç’li ünlü yazar Knut Hamsun’un Gizemler adlı kitabını bitirdim. Hamsun daha çok Açlık kitabıyla biliniyor onu henüz okumadım ama son zamanlarda güzel kitaplar çıkaran Monokl Edebiyat’ın çok beğendiğim kapak tasarımıyla sunduğu bu eseri görünce hemen alıp okumak istedim. Eserde bilinmez bir nedenle Norveç’in ufak bir kasabasındaki bir otele gelip yerleşen, oradaki insanlarla garip ilişkiler kuran, nişanlı birine aşık olup bu aşktan delirme noktasına gelen Nagel’in gizemli serüveni anlatılıyor. Aslında ortada bariz bir gizem yok ama Hamsun karakteri o kadar iyi işlemiş ki son sayfaya kadar her an bilinmeyen bir şey olacakmış duygusuyla okuyor kitabı insan. Yazar bilinçakışı tekniğini de kullanmış yer yer. Aslında bir şey anlatmıyor gibi görünen ama çok şey anlatan oldukça ilginç bir kitap Gizemler. Ben özellikle baş karakterin anlık değişen ruh halinin anlatıldığı kısımları çok etkileyici buldum. Çevirisi de çok başarılı kitabın. Keşke neredeyse 30’u bulan yazım hatası da olmasaydı. Okumayı seven herkesin bu kitapla tanışmasını isterim.
323 syf.
9/10 puan verdi
Tol ve Har gibi efsane olduğu bahsedilen ilk iki romanını okumadan 3. romanı olan Merhume’yi bitirdim Uyurkulak’ın. Favori yazarlarımın arasındaki yerini aldı. Detaycı, çok ince düşünen, hikaye ve olay örgüsüne çok önem veren, kelime kullanımında usta ve okuyucusuna değer veren bir yazar olduğu hemen anlaşılıyor. Kitapta öylesine yazılmış bir satır bile yok diye düşünüyorum. Bu roman özelinde konuşacak olursam çok fazla karakter olması kitabın içine girmemi biraz geciktirdi. Ama en sonunda o kişiler ve yaşadıkları olaylar öyle bir birleşiyor ki kurguya hayran kalıyorsunuz. Yazarın hassas konularda ve hassas kişilerle ilgili birçok kişinin rahatsız edici bulabileceği cümleleri de var. Hatta bazı yerlerde eleştirileri çok ağırlaşıyor ama ben fikirlerden korkmadığım için okurken gerilmedim. Kitaptaki karakterlerden Davut, Şerbet ve Şevket’in yeni hikayeleri gelirse de hemen satın alıp okuyacağımı düşünüyorum. Bu kitabın ana karakterleri olan Alper Kenan ve Evren Tunga(Alper Tunga ve Kenan Evren ilişkisini hemen çözmüşsünüzdür) daha ön planda olmasına rağmen ilk saydığım 3 karakterin yer aldığı bölümlerden çok fazla zevk aldığımı belirtmeliyim. Okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum, ben de Tol ve Har’ı okumayı iple çekiyorum.
128 syf.
8/10 puan verdi
Kısa bir novella olan bu eser anne ve babasını bir trafik kazasında kaybeden bir genç kız ve kardeşinin değişen hayatını anlatıyor. Çevirisi çok başarılı ve çok akıcı bir kitap. 2-3 sayfalık kısa bölümlerle ilerliyor hikaye ve merak kitap boyunca eksik kalmıyor. Suça meyleden ve hayatı aniden değişen bir kızın düşüncelerini nesnel bir dille anlatmayı başarmış yazar. Çok etkileyici bir kitap diyemeyeceğim, müstehcen sayfalar da var kitapta ama kısa bir yolculukta size eşlik edip farklı bir hayata komşu olmanıza yardımcı olabilir.
288 syf.
7/10 puan verdi
Bu aralar canım çok fazla polisiye roman okumak istiyor. O yüzden önceden satın almış olduğum Ahmet Ümit’in yazdığı ikinci polisiye olan Kar Kokusu kitabını bitirdim. Çok kısa süre önce de bir Ahmet Ümit kitabı okuduğum için ister istemez kafamda bu iki eseri karşılaştırıp durdum. Bence Kar Kokusu, Ümit’in ilk polisiye kitabı olan Sis ve Gece’den biraz daha geride. Kitap darbe dönemi Türkiye’sini ve Sovyetler Birliğini TKP,KGB ve komünistler üzerinden anlatıyor. Bazı bölümlerde de hem komünizme hem de parti ve devlet yönetimlerine eleştiriler getiriyor. Gerçek kimlikleri saklı olan Türk komünistler Sovyetler Birliği’nde eğitim alırken içlerinden ikisi öldürülüyor ve roman boyunca bu cinayetler aydınlatılmaya çalışılıyor. Eseri diğer polisiyelere göre daha cılız bulma sebebim sayfaların çoğunun sorgu sürecine ayrılması. Hikaye olarak akıp gitse çok daha başarılı olurdu bence. Bir de 280 sayfalık bu kitabın 130. sayfasında katili ve gerekçesini tahmin ettim. Normalde katili çok iyi saklayan yazar bu sebeple de beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Her sayfaya üçer beşer serpiştirilmiş ‘yoldaş’ kelimesi de biraz sıktı ama kitabın karakterleri komünistler olduğu için bunu eleştirmek doğru olmaz. Son olarak yine çok fazla yazım hatası var kitapta.(bununla ilgili Everest’e elektronik posta bile attım ama sanırım kale almadılar. En başarılı yazarlarının bu kadar çok baskı yapmış kitaplarında bu kadar fazla hata görmek çok amatörce kaçıyor.)
100 syf.
1/10 puan verdi
İran Edebiyatı’nın zor ve sıkıcı olduğunu duymuştum ama bunu kendim deneyimleyerek daha iyi anladım. Önemli İran’lı yazarlardan olan Goli Taraghi’nin Kış Uykusu adlı kitabını okudum. 96 sayfalık kısa bir kitap ama bitmek bilmedi. Ne konusunu anlayabildim, ne eserin içine girebildim ne de amacını anlayabildim yazarın. 7-8 kişilik ihtiyarlamış bir arkadaş grubunun anıları anlatılmış ama zaman bütünlüğü olmadığı için takip edilmesi çok zor bağlantıların. Ben hiç beğenmedim ve bugüne kadar okuduğum en kötü kitaplardan biri olarak yorumlayabiliyorum ancak. Eğer okumuş olan ya da bilgisi olan varsa yorumlara açığım
120 syf.
·
Puan vermedi
Özgün ve ilginç bir yazım tarzı var bu kısa romanın. İsimsiz bir adada gerçekleşen tarikat eksenli esrarengiz cinayetleri 4 arkadaşın oturduğu bir rakı masasındaki muhabbetten ve masanın üzerindeki bir günlükten takip ediyoruz. Eser için net bir tür belirtmek zor, polisiye gibi, gerilim gibi ama bir yandan da değil gibi. Edebi satırların yoğun olduğu sayfalar da mevcut, çok basit dille yazılmış olanlar da. Yazarın sanki ucundan tarikatlara ve değişen yaşam tarzımıza dokundurma isteği var ama bunu da çok derinine inmeden, yüzeysel olarak yapıyor. Belki de bu yola bilerek başvuruyor emin değilim.Kitaptan çok etkilendiğimi söyleyemem ama beğenip beğenmediğimi net olarak anlamam için biraz daha bekleyip hazmetmem gerekiyor sanırım.
108 syf.
9/10 puan verdi
Sanırım son zamanlarda okuduğum en güzel öykü kitabını bitirdim. Geçen sene aldığı birkaç ödül ve okuduğum birkaç yorumla okuma listeme eklediğim Ömür İklim Demir’in bu kitabını çok sevdim. Kalemi çok kuvvetli, dili çok samimi ve anlattıkları çok dokunaklı ve düşündürücü. 105 sayfalık kitapta toplam 10 adet öykü var. Çoğu öyküde de kıyısından köşesinden bağlantılar var, bir öyküde ana karakter olan bir başka öyküde yoldan geçen sıradan biri olarak çıkıyor karşımıza. Düşündürüyor bu detaycılık insanı. Severek okuyacağınıza emin olduğum bu kitabı herkese tavsiye ediyorum
