Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Geographer

Geographer
@Dilanyelsali
SDÜ
İzmir
1992
14 okur puanı
Mart 2023 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
“İnsanların varlığını belirleyen onların bilinci değil, tersine onların bilincini belirleyen onların toplumsal varlığıdır.”
Reklam
“Filozoflar dünyayı yalnızca çeşitli şekillerde yorumlamışlardır; oysa sorun onu değiştirmektir.”
… “Biz işçiler, o insanlarız ki şu yeryüzünde gördüğünüz ne varsa hepsi de bizim çalışmamızın ürünüdür. En korkunç makinelerden, en küçük çocuk oyuncaklarına varıncaya kadar ne varsa hepsini biz yapıyoruz. Biz işçiler…Biz, hiçbir zaman kendimize insanca davranılması için bağıramıyor,uğraşamıyor, hakkımızı isteyemiyoruz!”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İlkbahar yaklaşıyor, karlar erimeye başlıyor, karların aklığıyla örtülen fabrikanın çamurlu ocakları şimdi bütün açıklığıyla ortaya çıkıyordu.
Artık geceleri yaşıyorum, hep gece yaşayacağım.
Reklam
Akşam güneş batıp da kızıllığı evlerin pencerelerini yaldızladığı zaman, fabrika bütün bu insanları yer altından çıkarılan maden artıkları gibi dışarı döker ve onlar dumandan kapkara kesilir, geçtikleri yerlere bir yağ kokusu saçarak, açlıktan parlayan gözleriyle sokağa yayılırlardı. O zaman seslerinde bir canlılık, bir sevinç fark edilirdi; çünkü o ağır işler birkaç saatliğine son bulur, evde kendilerini bir kap sıcak çorba ve rahat beklerdi.
" Saf bir ırk kendi kanını daha aşağı bir topluluğun kanı ile karıştırdığı taktirde, ortaya çıkan melezlik medeniyet getirecek olan milletin felaketi şeklinde tecelli eder. "
İdam sehpasına gitmek için güzel yerlerden geçen bir adam, yolunda açan çiçekleri değil, yolun sonundaki tahta iskemleyle baltayı, kemiğin, etin kopuşunu, ağzı açık bekleyen mezarı düşünür.
" Geçmiş günlerin üzerinde durmaya ne gerek var... Bugünümüz çok daha güvenli, yarınımız çok daha parlakken! "
Öyle bir zevk ki susuzluktan ölmek üzere olan bir adamın son gücüyle ulaştığı kuyunun ağulu olduğunu bile bile gene de suyundan doyasıya, minnetle içmesi gibi bir şey.
Reklam
Onun varlığıyla kutsallaşmış olan havayı içime sindirmek bana mutluluk veriyordu.
Tutunabileceği tek nokta o anda bulunduğu noktaydı: şimdiki zaman. Geri kalanın tümü, şekilsiz bulutlardan, dipsiz, uçsuz bucaksız boşluklardan ibaretti.
Bugünüm belirsiz, yabancıydı, geleceğim üzerine de hiçbir bildiğim yoktu.
Ömrümde ilk olarak öç almanın tadını duyuyordum. Bu, ilk içildiği zaman kanı kaynatıp başı döndüren kokulu bir şaraba benziyordu. Sonradan ağzımda bıraktığı paslı, madenî, buruk lezzet bana zehirlenmişim gibi bir duygu verdi.
Nevrozluların kaçtığı gerçeklik dünyasına insanların oluşturduğu toplum ve kurduğu ilişkiler egemendir; bu gerçeklikten yüzünü çeviren nevrozlu, aynı zamanda kendini insan toplumundan da dışarı çekiyor demektir.
Vicdan, içimizde bulunan belirli isteklere karşı gelen şeylerin içerdeki duyuluşudur; fakat asıl sorun, bunun başka bir şeye bağlı olmaması, yani kendi kendinden emin olmasıdır.
Reklam
" Bazen bir başkasının onu nasıl sevdiğini, sevebildigini kavrayamıyorum çünkü onu böylesine içten, böylesine aşk dolu, başkasına bakmayıp ondan başkasını bilmeden yalnızca ben sevebilirim; zaten ondan başka da bir şeyim yok. "
"Canlı doğaya doğru dolu dolu, sımsıcak, büyük bir hazla akıp etrafımdaki dünyayı cennete çeviren yüreğimdeki duygu, artık bana dayanılmaz ızdıraplar yaşatan bir işkenceciye, her yerde beni takip edip acı veren bir ruha dönüştü."
"Etrafımızdaki hapishane duvarlarını yıkıp özgürlüğe koştuğumuzda aslında daha büyük bir hapishanenin geniş bahçesine doğru koşuyoruz."
"Ah! Onun masum, önyargısız ruhu, küçük yakınlaşmaların bana ne kadar acı verdiğini hissetmiyor. Sohbet ederken elini elimin üzerine koyduğunda ve konuşmaya duyduğu ilgiyle bana daha yaklaştığında ağzının ilahi nefesi dudaklarıma ulaşabildiğinde; sanki havaya karışmışım da içinde kaybolmuşum gibi geliyor ... "
"Bir mektup bir ruhtur, konuşan sesin o kadar sadık bir yansımasıdır ki hassas kimseler onu aşkın en kıymetli hazineleri arasında sayarlar."
Sayfa 100Kitabı okudu
"Ahlâk ve kanunlar zenginler karşısında acizdi.Para her şeye hakimdi." İşte apaçık dünyanın anlamı buydu.
Reklam
" Bir sabah, bunca umutsuzluktan sonra, bastırılmaz bir yaşama arzusu bize her şeyin bittiğini, mutluluk gibi acının da bir anlamı kalmadığını bildirecektir."
Van Gogh'un hayranlık verici yakınması tüm sanatçıların gururlu ve umutsuz haykırışlarıdır. "Yaşamda da, resimde de Tanrı'dan pekâlâ vazgeçebilirim. Ama ben, acı çeken kişi, benden daha büyük olan, yaşamımın kendisi olan şeyden, yaratma gücünden nasıl vazgeçebilirim? "