"Ey siz yeni nesiller! İnsanlığın biricik umudu olan sizleri iyi biliriz. Yalnızca sizler için zorbalara katlanıyoruz. Eziyetli mücadelemizin ödülü, sizin mutluluğunuzu görmek olacaktır. Bizi teselli etmelisiniz. Defalarca etrafımızı saran engeller nedeniyle buna ihtiyaç duyuyoruz. Çabalarımızın hedeflerine ulaşması ve henüz dünyaya gelmemiş olan nesillerin kaderleri, sizlerin ellerinde olacaktır. Ey yeni nesiller! Eşitlik, adalet ve mutluluk çanını çalmakta geç kalmayın." Robespierre
Gerçeği bilemeyiz madem, ne yapsak boş;
Ömür boyu kuşku içinde kalmak mı hoş?
Aklın varsa kadehi bırakma elden
Bu karanlıkta ha ayık olmuşsun, ha sarhoş.
Madem bu uçsuz bucaksız şölende bir ben fazlalığım,bu güzel doğanızdan bana ne!Gündoğumlarınızdan, günbatımlarınızdan, mavi göğünüzden, kendinden hoşnut yüzlerinizden bana ne!
Biliyorum ki insanlar sadece kendilerini düşünerek var kalıyor gibi görünseler de aslında onlara hayat veren tek şey ‘sevgi’dir. Seven Tanrı’ya; Tanrı, sevene yaklaşır. Sevgiyi var eden sadece O’dur çünkü.”
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Ama biliyor musunuz niçin ölülere karşı hep daha dürüst ve daha cömertizdir? Nedeni basittir! Onlara karşı bir yükümlülüğümüz yoktur. Özgür bırakır bizi onlar, zamanımızı rahatça kullanabiliriz, saygıyı boş
zamanlarımızda kokteylle sevimli bir metres arasına koyabiliriz. Bizi bir şeye yükümlü kılarlarsa, belleğe yükümlü kılar onlar, bizimse belleğimiz zayıftır. Dostlarımızda sevdiğimiz, taze ölüdür, acılı ölü, heyecanımız, eninde sonunda kendimiz!
Bu yalnızlık dolu koca dünyada bütün tutunamayanları öksüz bırakıp gittin mi?
Bat dünya bat! Talih! İki gözün kör olsun da piyango bileti sat! Midem yanıyor: içkiden kurtarılacak ilk mide. Yangından kurtarılacak ilk mide.
Benim midem.Benim kalbim.