Yürekli ve yetenekli bir yazar bizden önce bunu söylemişti: Günah çıkaran rahibi ortadan kaldırdıktan sonra celladı hâlâ muhafaza etmek korkunç bir şey!
Sayfa 25
Burada!
Burada her şeyi kirleten bir zehir var. Burada her şey, on beş yaşında bir kızın şarkısı bile yozlaşıyor! Burada bulduğunuz bir kuşun kanadında çamur vardır; koparıp kokladığınız güzel bir çiçek iğrenç kokular yayar.
Okur Takip Önerileri
Ben suskun kaldım.
- Hiç konuşmuyorsun, kederli bir halin var, dedi annem.
Oysa yüreğimde cenneti taşıyordum.
Bütün hayatım boyunca hatırlayacağım bir akşamdı.
Bütün hayatım boyunca!
Çünkü, itiraf edeyim, hâlâ umutluydum… Şimdi tanrıya şükür, hiç umudum kalmadı.
Sayfa 33
Makâlât Sünni veya Şiî gibi bir kategorizasyona geçit vermez. Antik Yunan ve Budist geleneksel kâinat algılayışını islâmi terminolojiyle bütünleştiren felsefî bir metindir.
Sayfa 107
Kapı ve eşiğinden murad nedir?
- Kapı şeriat’tır. İmam Ali’den ibarettir. Üstü Muhammed’dir, iki kanadı da Hasan ile Hüseyin’dir.
Sayfa 128
“Neler yaşamayacaksın ki ..”
Olası durumlar, seçenekler, tercihler, vedalar, değişimler.
Neler yaşayıp duymadık ki ..
Bizi bambaşka bir eşiğe taşıyan şeylere şahit olduk.
Üstüne konuşulamaz,
konuşmakla ifade edilemeyecek durumlar, acılar ..
Neydi o kitap? Bilmiyordum, ama onun gözlerinin izlediği satırları izleyebilmek için mutlaka edilmeliydim o kitabı.
Kim yaptı bize bu fenalığı? Her gün daha da kötüye gidiyoruz, geriliyoruz. Her gün politika konuşuyoruz. Evde, işte, sokakta, sosyal medya mecralarında…
Sinema, tiyatro, kitaplar, şarkılar yok.
…
Halkın farklılıklarını değil, ortaklıklarını çoğalttığı, paylaştığı…
TEOMAN :)
Enstrüman çalımlarını tarif ediyorum: Kirli çalacağız, cila yok. Kir pas içinde… Parçanın ruhuna uygun!
“Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü; bilgelik çağıydı, ahmaklık çağıydı; inanç devriydi, inaçsızlık devriydi; aydınlık mevsimiydi; karanlık mevsimiydi; umudun baharıydı, umutsuzluğun kışıydı; önümüzde her şey vardı, önümüzde hiçbir şey yoktu; hepimiz doğrudan cennete ya da hep birlikte doğruca diğer yola gidiyorduk…”
Zira bu ince çizgi geleneksel göçer İslâm’ını yarı göçer heterodoksiden, yani Aleviliği, Bektaşilikten ayıran çizgidir. Bir insan ancak Alevi “doğabilir” ise de Bektaşi “olabilir”. Yani Alevilik için kan bağı olmazsa olmaz şart iken Bektaşilik kan bağını bir şart olarak görmez ve devşirmelerin durumunda olduğu gibi başka bir din ve ırktan insanların kabulünde sakınca görmez.
Selam olsun ölmeden önce ölmeyi bilen yeniçerilere …
Selam olsun Yol’umuzu aydınlatan, gelmiş geçmiş tüm şair ve düşünürlere…
Ve aşk olsun Yol’a!
Demine, devranına…
14.41
Niteliksiz işçi makinenin talim ve terbiye vermesi nedeniyle, en aşağılanmış olan işçidir. Onun emeği her türlü deneyime karşı yalıtılmıştır. Bu işçinin kişiliğinde uygulama, tüm haklarını yitirmiştir.
