Gül Akın

Gerçek anlamdaki yaratıcılık, geniş ölçüde bir kendine rağmen'liği de içermiyor muydu?
Reklam
‘İnsanların büyük çoğunluğu yüzmeyi öğrenmeden yüzmek istemez.' Ne anlamlı bir söz değil mi? Yüzmek istememeleri doğal, çünkü karada yaşamak için yaratılmışlar, suda değil. Ve düşünmek istememeleri de doğal, çünkü yaşamak için yaratılmışlar, düşünmek için değil! Evet kim düşünürse, kim düşünceyi kendisi için temel uğraş yaparsa, bunda ileri noktaya ulaşabilir, ne var ki, karayla suyu değiş tokuş etmiştir böyle biri ve bir gün gelir suda boğulur.
Sevgi, istenilen bir olguya da aktarılır, aktarılabilir. Çeşitli anlara, çeşitli insanlara, çeşitli kentlere, caddelere, tepelere aktarılabilir. İnsan ne denli derin düşünebiliyorsa, sevgisi o denli derindir. O denli doyumsuzdur. Ve acısı da o denli büyük. Yaşam acısı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Kendime renkli bir kış mevsimi ısmarladım küçük dereciklerle Kar sizin neyiniz olurdu yokluklarınızda ben buraları görmeyeli? Depremin yanından geçtik, dağlara yaslanmış bulutların arasından Gülen bir çocuğun mutluluğudur yüzün, hiçbir umudu tüketmeyen Benim duyduğum göl kıyısı kuşlarıdır, artık buralardır senin sesin."
Bir düşün yıkılışını kendisinden başka kimse bilmiyor ve anlamıyordu. Düşle birlikte kendisi de yıkılıyordu işte. Dağlar devrilmiş ve altında kalmıştı...
Reklam
Reklam
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.