Peki, öyleyse bir gün çalıp öbür gün sadaka veren, işçisinin hakkını ödemeyip cami,okul yaptıran, evladını öldüresiye dovdukten sonra sarılıp ağlayan, yani tutarsızlıklarının toplamından başka bir şey olmayan insandan belirli kurallara uyum sağlayarak yaşamasını isteyen,yasamazsa işkence göreceğini söyleyen kim?
Devlet ve Tanrı bu kadar mı benziyor?
Şu kadarindan eminim ki, bir ateist Allah'ın var olabileceği ile ilgili ne kadar kaygı duyuyorsa, bir inanan da Allah'ın olmayabileceği ile ilgili bir o kadar kaygılı.
... ayrılmış ebeveynlerinden birinin yanında yaşamanın, bedeninin bir yarısını yitirmiş bir insanla yaşamaya benzediğini düşünmeye başlamıştı; yitirilen parçanın sebep olduğu eksikliğin de çocuklar tarafından giderilmesi bekleniyordu.
Suçlarını asklariyla kapatmaya çalışanların, bir türlü buyumemislerin, erkekliklerini kadınları öldürerek ispatlamaya gayret edenlerin, kendilerinden alamadıkları hıncı kadınlardan almaya niyetlenen bu canilerin, kendilerine kader mahkumu diyen bu ruh hastalarının arasında biraz zor oluyor ama sık sık senin bir tek teline kıyamadığım saçlarını düşünüyorum burada.
Hepimiz hikayemizi hafifletmek için anlatirdik ama bittiğinde, anlatacaklarımız sona erdiğinde, dönüp başa geldiğimizde bu sefer bütün bunları hatırlamış olmanın ağırlığı çökerdi üzerimize.
Geçmişine yoğun bir nefret ve tiksinti duyarak bakıp, bu duyguyla mücadele edemeyeceğini anladı. Geçmiş, yok saymak istediği fakat elinin ara ara gittiği bir çıban gibiydi. Dahası, unutulması mümkün olmayan şeyler de vardı.
Necip Mahfuz, Saray Gezisi
Seni mutlu eden uğraşların ona da mutluluk vereceği yanılgısına düşme, sonra sen de mutsuz olursun. Biri bir matematik teoreminin başına geçer, ömrünü onun ispatına vakfeder ve keyif de alır uğraşırken. Eğer bir başkası aynı keyfi aşk romanı okurken alıyorsa, bu onu daha kötü ya da aptal yapmaz; olsa olsa, ilkinden daha başka hevesleri olan bir insan yapar.
"Marcel Proust , Yakalanan Zaman'da...zeki ve gerçekten ciddi, çalışkan kişiler, yaptıkları işin edebiyatını yapan, yücelten insanlardan hazzetmezler."der....
Yani birçok kavram gibi saygı da en az, yuceltildigi ortamlarda bulunuyor.
Unutmayalım ki çocuklarımız bizi dogurmadilar, hatta dogurulmayi da bizden talep etmediler; onları istek ve iradeleri dışında dünyaya getiren bizleriz. Bir yetişkinin çocuk sahibi olmama iradesi ve özgürlüğü vardır. Bu iradeyi kullanmayan yetişkin, doğmuş çocuğun her türlü ihtiyacını karşılamakla mükelleftir.
Hâlbuki zayıf olan,korunmaya ihtiyacı olan,anne değil, çocuktur. Annenin çektiği hiçbir eziyet çocuğa herhangi türde bir zarar vermesini meşru,mazur kilamaz, hafifletici neden sayılmaz