Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Faruk ÜNAL

Reklam
72 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Faruk ÜNAL tekrar paylaştı.
"Fazlalıkları ve kendini meşgul eden her şeyi bırakırsan, huzuru yakalarsın."
İnsanın dünyayı güzelleştirmek gibi bir gayesi vardır. Bunun yolu da ilk olarak insanın kendisini kurtarmasından geçer. Kendini anlamayan bir insanın, diğer insanlar ve yaşadığı hayatı anlayamayacağı gibi, kendisini güzelleştirmeyen bir insanın da çevresini ve yaşadığı dünyayı güzelleştirmesi mümkün değildir. Peki nedir bu insanın güzelliği? Yüz güzelliği değil tabii ki, insan ilim yoluna vakit ayırıp, ahlakını da sağlamlaştırdığı zaman güzel insan olur. İlim ve ahlak bu ikisi birlikte olmadığı zaman o insanın kendisini ve çevresini geliştirmesi mümkün değildir. İnsanın bildiklerini paylaşması, anlatması ve öğretmesi ilmin zekâtıdır.
Reklam
Çünkü insan içinde yaşadığı hayatı, çevresini ve kendini daha da geliştirmek büyük bir çaba içinde olmak zorundadır. Şunu hiç unutmayalım ki insan bir mücadeledir. Kendi gerçek gücümüzün farkına varmak ve doğruları savunup yanlışlara karşı dimdik durabilmek için acilen kendimizi tanımaya başlamalıyız...
Faruk ÜNAL tekrar paylaştı.
Gerçeğe saygı, hakkaniyet, kişisel bütünlük, insan onuruna saygı, hizmet ve sevgi, değerler kültürünün çatısını oluşturur.
Sayfa 191Kitabı okudu
Faruk ÜNAL tekrar paylaştı.
Dinleme en önemli iletişim sürecidir. Kişi dinlemesiyle karşıdakini yaratır.
Olayların kendisinin anlamı yoktur; olaylan algılayan insan, algıladığı zemine göre olaya anlam verir. Olayların .algılanmış, yorumlanmış, anlam verilmiş haline 'fenomen' deniyor. insan, fenomen dünyasında yaşamını sürdürür.
Sayfa 189Kitabı okudu
Faruk ÜNAL tekrar paylaştı.
İki insan birbirinin farkına varınca iletişim başlar.
Reklam
…ortamda korkulacak bir güç olmadıkça insanların ve kuralların hesaba alınmadığıdır. Ortamda korku varsa, bu korkunun kaynağına 'saygı' duyulur. Eğer ortamda korku yoksa o zaman kişilerin insan olarak değeri yoktur, kurallara uymak zorunluğu duyulmaz. Bu dünya görüşü, yaşama bakış tarzı, sokaktaki insanla paylaşılan bir algılama zemini oluşturur. Bu algılama zemini, insanın özünü, onurunu, tekliğini önemsemez; bu zeminin önemsediği en önemli faktör güçtür. Bu bir kültürdür ve ülkemizdeki insanlar bu kültürün içinde yoğrulmuşlardır. Ne var ki, nasıl kuş havanın, balık suyun farkında değildir, insanımız da bu kültürün yaşamımıza yön verdiğinin bilincinde değildir. Korku kültürü, belirli türden bir yaşam tarzı, bir yaşam felsefesidir. Korku kültürü insanların özüne önem vermez; bu zeminde sosyal maskeler, mevkiler ve maddiyat önemlidir. Değerler kültüründe insanın özü önemlidir; tüm yaşam süreci, özgün yaşama katkısı oranında anlam bulur. Gördüğüm kadarıyla aydmJanrnız, henüz bu iki kültürü tartışmaya başlamamışlar; ne var ki, kanımca Türk toplumunun en can alıcı sorunu budur.
Sayfa 154Kitabı okudu
Faruk ÜNAL tekrar paylaştı.
Türk Kültürünü anlatıyor...
---Korku kültürü, ortamda korkulacak bir güç olmadıkça insanların ve kuralların hesaba alınmadığı, insanın özüne değer vermeyen, yalnızca mevkisine maddi durumuna önem veren ortamdır.( pek çok işyerinde elemanlarına hayvan gibi davranan, otoriteyi tehdit ve korkutmayla kuracağına inanan yöneticilerin bulunduğu iş ortamı) ---Korku kültürü biat kültürüne götürür. Aşağılayan, aptal yerine koyan, yalan söyleyen yöneticiler , siyasetçiler el üstünde tutulur. Donanımlı, insana değer veren yöneticiler pasif bulunur.( Bknız. Türk siyaseti) ---Korku kültürünün hakim olduğu toplumlarda DİN korkutan , tehdit eden bir mecra olarak görüldüğünden sözde DİNDAR lar ahlak polisi kesilip , milleti tehdit eder. ---Korku kültüründe ortalık, korku unsuru otoritenin kraldan çok kralcı yandaşlarıyla doludur. --- Bu tür ortam ve kültürlerde sevgi kavramı gelişmez. Kişiler parasından , mevkisinden , korkudan yada bi çıkar üzerinden sevilir.Oysa özün onurlandırılmadığı yerde sevgi yoktur. ----Korku kültürüne göre bireyin özü kötüdür.Otoritece baskı ve korkuyla şekillenmelidir.Kurallar otoritenin gücünü korumak için vardır( bireyin huzur ve güvenliğinin önemi yoktur.) -----Oysa ki değerler kültüründe tüm insanlar eşittir. Kurallar bireyin(çocugun) özünün gelişimi için vardır. --- --- Korku kültürünün hakim olduğu toplumların en belirgin özelliği davranışların ''millet ne der'' düşüncesiyle belirlenmesidir. Görünüşte böyle davranıp içten içe kendi isteklerini bastıranlar topluma karşı hınçla dolarlar.
Kötüye gitmek kolay, iyiye gitmek gayret ister...
Bakın korku ortamına geçiş hemen gerçekleşebildiği halde, huzur ortamına geçiş zaman, planlama ve kaynak gerektirmek­tedir. Tabii en önemlisi, böyle bir geçişin, iş sahibi tarafından yüzde yüz desteklenmesi gerekir. Böyle bir desteği de ancak kısa vadeli değil, uzun vadeli kazançları görebilen, vizyoner bir iş sahibi verebilir. Böyle vizyoner iş sahiplerine, hem ülkemizde hem de dünyada az rastlanır.
Sayfa 149Kitabı okudu
588 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.