Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gamze Demirkol

Gamze Demirkol
@KitapGezegeniii
Potterhead /* Her kitap bir gezegendir.
Arkeolog
İstanbul Üniversitesi
İstanbul
361 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
240 syf.
8/10 puan verdi
Beyaz Zambaklar Ülkesinde Finlandiya’yı konu alır. Kitapta bataklık ve kayalıklar arasında yer alan, doğal kaynak fakiri bir ülkenin ayağa kalkarak yoksulluktan kurtulmasını; ekonomiden kültüre, sanattan edebiyata, futboldan dine kadar gösterdiği gelişimin hikayesini kaleme almış yazar. Bana daha önceden okuduğum Thomas More’nin Ütopya kitabını anımsattı okurken sık sık. O kitabı da severek okumuştum keza bu kitabı da severek okudum. Özellikle yaşadığımız coğrafyanın içinde bulundurduğu bu durumu da göz önüne aldığımızda yaratılan ülke sanırım her insanın hak ettiği, olması gereken ama hiçbir zaman bu kadar idealize olmuş bir dünyada yaşayamayacağımızı bir kez daha hatırlatıyor. Çocuklarımızın özellikle okul çağındaki çocukların okuması gerektiği bir kitap. Belki hepsine değil ama içlerinden belli bir kısmını etkilerse şayet geleceğimiz çok daha başka olabilir.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · Koridor Yayıncılık · 200799,4bin okunma
Reklam
192 syf.
8/10 puan verdi
Tarık Tufan’ın yazarlık deneyimindeki kısa yazıları olarak adlandırdığı öykülerinin derlemesi kitap. Kitabın adını aldığı öyküden son öyküye kadar geçmişten bugüne, İstanbul’un, caddelerin, şehirlerin, filmlerin, şarkıların, siyasetin, yazıldığı dönemine ait Türkiye’nin ama en çokta insanlığın yaralarını kısa kısa çarpıcı hikayelerle anlatıldığı severek okuduğum kitap oldu.
Kraliçenin Pireleri
Kraliçenin PireleriTarık Tufan · Doğan Kitap · 20203,369 okunma
340 syf.
7/10 puan verdi
Samire, Yaşar, Lorin. 3 kuşak. Anneanne, anne ve torun. Birbirlerine geçmiş hayatlar, aynı acılardan yara alan 3 güçlü ve özel kadın onlar. Oradan oraya savruluşları, aşkın en acı tadı, ölümler, kayıplar, mesafeler ama en çokta anne tarafından sevilmeyen, sevilemeyen ve sevemeyen hayatların, ailelerin dramını okuyorsunuz bu kitapta. Bir geçmişe, bir geleceğe, bir daha da geçmişe, bir daha da geleceğe gitmesi yüzünden kitaba odaklanamadım. Olayları tarih sırasına göre gitse çok daha iyi bir kitap olurmuş. Tam olayların içine giriyorken bir daha geçmişe dönmek bazen rahatsız ediyor insanı. İclal Aydın’ın kalemini seviyorum ve daha güçlü kitaplarını okuduğum için sanırım çok sevemedim bu kitabı.
Bir Cihan Kafes
Bir Cihan Kafesİclal Aydın · Artemis Yayınları · 20202,101 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
72 syf.
6/10 puan verdi
Dickens’tan sonra betimlemelerinin uzunluğuyla beni yerden yere vuran ikinci yazar oldu kendisi. Adında da yola çıktığımızda, yazar olmak istemiyle yolan çıkan Marcel’in aşık olduğu Albertine’sina duyduğu taparcasına olan aşkını ve bu aşktan duyduğu şüpheyle yaşadığı kıskançlığı anlatıyor uzun uzun. Bir adam bir kadını severken nasıl da bu kadar tefarruatlı anlatabilir diyorsunuz. Proust’un derin psikolojik gözlemleriyle neyi, neden, niçin kıskandığımızı detaylı bir şekilde okuyorsunuz. Sanırım bu detayından dolayı kitap beni pek içine çekmedi ama yazarın kalemiyle tanışmış ve daha uygun bir zaman dilimde diğer kitaplarını da okumak istiyorum.
Kıskançlık
KıskançlıkMarcel Proust · Can Yayınları · 20201,922 okunma
88 syf.
8/10 puan verdi
Arkadaşlık kurmak ve sevilmek ihtiyacında olan 12 yaşında bir erkek çocuğu olan Edgar ve av peşinde olan bir Baron. Ve yine tüm bunların hedefinde olan güzel bir annenin hikayesi. Zweig kalemini gene bu yakıcı hikayede konuşturmuş. Öyle ki Baron’un sırf tatilde olduğu ve eğlence arayışında olduğu için bir kadın araması üzerine annesine yaklaşmanın en kolay yolunun oğluyla iletişim kurmak olduğunu düşünmesi ve bir çocuğun hisleriyle oynamasının sonuçlarını okuyorsunuz. Edgar başta kendini o kadar değerli ve önemli hissediyordu ki sonunda aslında bu ilginin tamamen annesine yönelik olduğu ve kullanıldığını anladığındaki o hayal kırıklığıyla neler yapabileceğini anlatıyor Zweig. Üstelik sanki 12 yaşında bir çocuk değil de, sevdiği kişinin aşığını yakalamak isteyen bir adam gibi davranması, bu hikayenin sonunda olgunlaşması her şeye rağmen öğrenmek istediği sırra yakınlaşmaması çocukluğun verdiği masumluğu ortaya koyuyor. Ve sır aslında çok basit. Bir adamın başka bir kadına duyduğu ilkel haz. Severek okudum.
Yakıcı Sır
Yakıcı SırStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202042bin okunma
Reklam
320 syf.
8/10 puan verdi
19.yüzyıl Paris’de kamelyalarla anılan güzeller güzeli bir kadın ancak bir hayat kadını Marguerite. Güzelliği dillere destan, yüzlerce aşığı olan Marguerite ile yolları keşisen Armand’ın tüm o aşıklara karşı, tüm Paris’e karşı olan saf ve tutkulu aşkını anlatıyor bu kitap. Tam bir klasik aşk romanı. Size o tutku okurken öyle bir işliyor ki Armand ile beraber acı çekiyor, Marguerite’nin hastalığına derinden üzülüyor ve bu hayatın acımasızlığı, önyargısına bir kez daha lanet okuyorsunuz. Aşk için çekilen onca zorluk, kıskançlık, acının yanı sıra mutlu olmak için verilen bir mücadelenin akıcı ve yalın hali bu kitap. Dumas babasının kalemi gibi müthiş bir kalemle yazmış ve bu kitabın gerçekten o dönemde yaşanmış olup kaleme alınması sizi daha çok sevmeye itiyor. Sanırım günümüz romantik kitaplarının yanında klasik olan aşk kitaplarını yeğliyorum çünkü o dönemlerde yaşanan aşk, tutku ve bir erkeğin o muazzam sevgisini dile getirmesine hep düşüyorum. Sevdiğim klasikler arasında yer aldı Kamelyalı Kadın. Hele de sonundaki o hüzün, ayrılık kalbimi fazlasıyla kırdı ayrıca.
Kamelyalı Kadın
Kamelyalı KadınAlexandre Dumas (fils) · Martı Yayınları · 201217,6bin okunma
376 syf.
9/10 puan verdi
Son bir maceramız kaldı Percy Jackson ile… Bu farkındalık beni bir miktar üzdü, çünkü Harry Potter’dan sonra en sevdiğim üzümlü kekim çünkü. Labirent Savaşı ise gene dehşet, gene aksiyonun bir saniye bile kesilmediği ve gene evrendeki hatta tanrıların bile olayları Percy’nin başına geldi. Bu sefer Annabeth ile zorlu bir göreve çıkan Percy, Titanları durdurmak için korkunç olan Labirent’e girerler ve onların başına gelenler pişmiş tavuğun başına bile gelmez arkadaşlar. Kitapta en güzel olan şey ise Kıvırcık’ın Pan ile karşılaşması oldu benim için. O kısım biraz kalbimi kırsa da, Luke ve Kronos bağlantısı tam olarak ağzımın açık kalmasına da neden oldu. Ha bir de Annabeth’in girdiği kıskançlık krizi tam bir gereksizlikti. Percy ile aralarının böyle bozuk kalması bir miktar sinirlerime dokunmadı değil. Son kitapta neler olacak, kehanet neye çıkacak ya da Olimpos kurtulacak mı bilmiyorum ama Percy’de tıpkı Harry gibi aşırı mutlu sonu hak ediyor. Ve Harry Potter sevenlere sesleniyorum ki onu özlüyorsanız Percy Jackson’a bayılacaksınız çünkü her detayında bir Harry Potter evreni saklı. Ayrıca mitolojiye aşık olan biri olarak böyle bir evrenle buluşması, fantastikliği ve benzerliği üzerine değmeyin keyifime. Bu serinin değerinin daha aşırı bilinmesi gerek. Milyon kez söyledim ve söylemeye de devam edeceğim!
Labirent Savaşı
Labirent SavaşıRick Riordan · Doğan Egmont Yayıncılık · 20214,493 okunma
304 syf.
9/10 puan verdi
Küçük kimsesiz bir kız çocuğu Momo. Büyük bir kentin eski tiyatro harabelerinde yaşayan, kendi çapında mutlu, arkadaşlarıyla çok güzel vakit geçiren ve en önemli özelliği ise dinlemek olan özel bir çocuk. Hayatından şikayetçi olmayan, en iyi iki arkadaşı olan Gigi ve Beppo ile oldukça mutlu olan Momo, günümüzün gerçekliği ile tanışıyor. Zamanı olmayan insanlar. Şehri ele geçiren duman adamlar çıkageliyor ve Momo’dan tüm gerçeklerini, tüm arkadaş ve dostluklarını alıp götürüyor, ta ki geriye hiçkimse kalmayana kadar. İşte o zaman Momo’nun karşına bir kaplumbağa çıkıyor ve tüm dünyayı da, arkadaşlarını da kurtaracak olan Momo tehlikeli ama bir o kadar özel olan bir görev üstleniyor. Kitabın sonunda her zaman iyilik kazanıyor ve Momo tüm dünyaya çocukluğu, oyun oynamanın güzelliğini ama en önemlisi de zamanı yayarak yaşamının, acele etmemenin ve hiçbir zaman robot gibi yaşamamamız gerektiğini gösteriyor. Zaman hepimiz için önemli belki ama kitapta anlatılmak istenen asıl mesele çocukların zamanında ‘çocukluk’ etmesi gerektiği. Michael Ende çocuk edebiyatının öncü gelenlerinden ve bu kitabı okuyan herkesin hemfikir olduğu konu; çocuklardan daha ziyade biz yetişkinlerin öncelikle okuması gerektiği bir kitap Momo. Ve başucu kitaplarımdan en sevdiklerim arasında yer alıyor. Seni özleyeceğim Momo!
Momo
MomoMichael Ende · Pegasus Yayınları · 201765,9bin okunma
344 syf.
8/10 puan verdi
Bir kadının, bir annenin hikayesini anlatıyor bu kitap. İnes veyahut herkesin tanıdığı adıyla İnes. Bir otelde çalışıyor ve bir çocuk dünyaya getiriyor ama sonra çocuğun babası bebeğini kaçırıp Berlin’e götürünce uzun ve zor yolcuğu başlıyor burada. Her şeyi oğlunu görmek için yapıyor. Önce denizde kilometrelerce yüzüyor, daha sonra Berlin’e ulaşmak için dağlar aşıyor, onu fahişe sanan adamların arabasına biniyor, iyi insanlarla da karşılaşıyor kötü insanlarla da ama en sonunda kör bir adamın yanında çalışmaya başlıyor. Para karşılığında oğlunu görmek için hırsızlık yapıyor ama her şey oğlu için. En sonunda ise adını çaldığı kadın yüzünden hapse giriyor ve siz tüm bunları önce tanıkların ifadelerinden okuyor sonra İnes’in ağzından okuyorsunuz. Kitabın sonunda ise oğlunu, Daniel’i büyüten annenin vicdanını okuyorsunuz. Bir yanda ona hayat veren bir kadın bir yandan da onu büyüten bir anne. Bir anne çocuğu için ne kadar ileri gidebilir? İşte bu sorunun cevabı bu kitapta. Okurken hiç sorgulamadım onu, yargılamadım çünkü söz konusu ondan çalınan bir hayat, bir candı ve onu görmek, onu büyütmek en doğal hakkıyken başına gelen onca şeye üzülerek okudum. Ama kitabın sonunda bir annenin diğer anneye yaptığı şey içimi de ısıttı. Dilerim hiçbir anne çocuğundan ayrı kalmaz ve dilerim hiçbir kadın kendi çocuğuyla sınanmaz.
Elden Düşme Dünya
Elden Düşme DünyaLloyd Jones · Final Kültür Sanat Yayınları · 20128 okunma
88 syf.
9/10 puan verdi
Karanlık Kitaplık serisini seviyorum ve sanırım bu seride benim okuduklarım çerçevesinde en karanlık olan kitap bu kitap oldu. Lovecraft’ın sağlığında yayımlanan tek eseri olan bu kitap, Innsmouth’un kasvetli, gotik, ürpertici, efsanelerle dolu, sanki terk edilmiş olan ve çok az insanın yaşadığı, herkesin korkuttuğu ve kesinlikle korktukları kadar var olan bir kasabanın hikayesini anlatıyor. Genç bir adamın yolu Innsmouth’a düşüyor ve oranın bilinmeyen dehşet hikayesini öğrenirken yaşadıkları, denizden gelen korkunç bir halkın artık yerli bir halkla iç içe olduğu, üstelik tüm bunların yanında kökenlerini araştırmak üzere yola çıkan bu genç adamın sonunda öğrendiği gerçeklerle bunların hepsinin ona ‘normal’ gelmesini bende dehşetle okudum. Tüylerim diken diken oldu okurken, derinlerden hissettim. Bitirdiğim vaov oldum ve sonunu düşündükçe hala vaoooov diyorum. Lovecraft’ın kalemine fazlasıyla düştüm. Hele de bu kitabı müthiş.
Innsmouth'un Üzerindeki Gölge
Innsmouth'un Üzerindeki GölgeH. P. Lovecraft · İthaki Yayınları · 2020989 okunma
Reklam
240 syf.
8/10 puan verdi
Şems ve Mevlana. İki alim, iki şeyh, iki aşka kendini adamış güzel insan. Aralarındaki bu dostluk, bu aşk, aşkı anlatmaları o kadar güzel ki çok derinlerden hissediyorsunuz bunu. Kelimeler özenle seçilmiş, özendirici ve çok güzel bir anlatım. Serinin devamınında bu aşkı çok derinlerde hissedeceğime eminim.
Aşkın Gözyaşları
Aşkın GözyaşlarıSinan Yağmur · Karatay Akademi · 201018,9bin okunma
55 syf.
8/10 puan verdi
Aytmatov’dan kısacık bir hikaye. Kısa olmasına kısa ama size hissettirdikleri upuzun. Bozkırda Kenan ile birlikte hiç el değmemiş toprakları sürüyor, onunla birlikte öğrenmek ve çalışmak istiyor, onunla birlikte kızıyor ve insanoğlunun çiğliyiyle karşılıyorsunuz. Bir de Deve Gözünde karşılaştığı gizemli bir çoban kızla karşılıyorsunuz. Kitabın sonunda merak ettiğim tek şey bu güzel kızın nerede, nasıl olduğuydu. Akıcı ve müthiş tasvirlerle kalemine hayranım Aytmatov’un.
Deve Gözü
Deve GözüCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 20182,855 okunma
144 syf.
7/10 puan verdi
Kitabı sevip sevmeme arasında giderken, beğendiğim alıntıları buraya kaydederken kitabı sevmek için tek bir cümle yetti bana. Kitapların büyülü dünyası bu değil mi zaten? Kendi işine, dinine, inançlarına, devletine, belli başlı değerlere adamış bir adam Archilochos. Bir Yunanlı. Her zaman yemek yediği yerin sahibi artık evlenmesi gerektiğini tekrar tekrar hatırlattığında bir an da kabul eden ve gazeteye verdiği ‘Yunanlı bir kız aranıyor’ ilanıyla tüm hayatı önce mucizevi şekilde düzelen ve daha birkaç gün olmasına rağmen evlendiği anda tüm inanç sistemleri darmadağın olan adamın hikayesini anlatıyor kitap. Dönemin siyaseti, inançları da kitabın içersinde yer alıyor. Sanırım sevmediğim kısımları bu an’lara ait ama kitabın sonu her şeyi silip süpürüyor. Sevgi… Gerçek sevgi her şeyi hallediyor değil mi?
Yunanlı Bir Kız Aranıyor
Yunanlı Bir Kız AranıyorFriedrich Dürrenmatt · Dedalus Yayınları · 2017121 okunma
80 syf.
8/10 puan verdi
Adem ile Havva. İlk yaratılan insanlar. O günden bu zamana kadar haklarında onlarca şey yazılmıştır belki de. Soylarımız onlara dayanıyor sonuçta ve bu konu hakkında bir tane bile bir kitap, bir yazı, bir söz okumamış olan yoktur aramızda. Bu kitapta ise bana göre bu konuyu en iyi mizansen, en iyi şekilde kaleme almış kitaplardan biri. Bir kere bölüm bölüm Adem ile Havva’nın güncelerinden kesitler okuyorsunuz. İlk yaratılışları, birbirlerini ilk görüşleri, birbirleri hakkında ilk düşünceleri, yeni keşifler yapmalarını, yasak elmayı yiyişlerini, üstelik erkeğin daha ilk yaratıldığı anda erkek kadının ise ilk yaratılığı anda kadınsal içgüdüleriyle daha duygusal yaklaştığını okuyorsunuz. Mizansen diyorum çünkü aşırı günümüz uyarlaması olmuş bu kitap. Size aaaa ben bunu biliyorum, bende böyle hissettim duygusu aşılıyor. Karşı cinsi anlamaya, birlikteliklerini sürdürmeye, gönül alma ya da jest yapmaya kadar ilklerin yaşadığı zorlukları okuyorsunuz. Çizimleriyle birlikte mest olarak okudum. Aşırı iyi bir kitap. Kısa klasikleri seviyorum.
Adem ile Havva'nın Güncesi
Adem ile Havva'nın GüncesiMark Twain · Can Yayınları · 20214,112 okunma
160 syf.
9/10 puan verdi
Ah be Othello üzümlü kekim neden bunları yaptın! Kitap boyunca çıldırarak okudum çünkü bir insan bu kadar kör olabilir. Hele de Iago hele o. Ben hayatımda çok şerefsiz tanıdım ama onun gibisi tabiri caizse şeytana pabucunu ters giydirir öyle söyleyeyim. Shakespeare’in eserlerine bayılıyorum ve okurken her zaman içimde şu his oluşuyor; bunların yazıldığı ve sahnelendiği o dönemde yaşamak ve tüm bu tragedyaları, trajedileri izleme şansım olsaydı. Çünkü okurken zihninizde masalsı sahneler yer alıyor, tüm dizeleri yaşıyormuşcasına okuyorsunuz. Sanırım Shakespeare okumayı bu yüzden daha fazla seviyorum. Othello bir kıskançlık tragedyası olarak geçer ki temelinde kesinlikle kıskançlık var. Kıskançlığın yanında namusa olan düşkünlük, yazıldığı dönemin ve toplumun yapısını en iyi şekilde ifade eden ve saf dürüstlüğün ve bana göre kendinden başkasına fazlasıyla güvenmemin sonucunda yaşanıyor bu büyük trajedi. Günümüz toplumda hala bu izledi görmek mümkünken hiçbir şeyin değişmemiş olması da ayrı bir düşündürücü. Ah güzel Desdemona uğruna ne canlar gitti...
Othello
OthelloWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202020,5bin okunma
103 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.