Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gamze Demirkol

Gamze Demirkol
@KitapGezegeniii
Potterhead /* Her kitap bir gezegendir.
Arkeolog
İstanbul Üniversitesi
İstanbul
361 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
432 syf.
9/10 puan verdi
Ah Kya. Ah Tate. Ah doğa! Kya sadece 6 yaşındayken önce annesi, sonra kardeşleri en sonunda babası tarafından terk edilmiş Batalık Kızı. Okula gitmemiş ama dünyanın en zeki insanlarından. Okuma-yazmayı Tate’den öğreniyor ve onun sayesinde senelerinin sonunda ünlü bir Bataklık Uzmanı, sayılarca kitapları oluyor. Yemek yapmayı bilmezsen bile, midye toplayıp, balık tütsüleyerek para kazanıp kendini büyütüyor. O vahşi doğanın büyüttüğü ama bir o kadar da insan olan, güçlü, zeki kadın olarak büyüyor. Hiç okula gitmemesine rağmen tüm ders kitaplarını yalayıp yutuyor. Hiç insan görmemesine rağmen ilk aşkını çok güzel yaşıyor. Ama kasabada bir o kadar ondan nefret ediyor ve sonunda kendini kasabının gözbebeği Chase’in ölümüyle yargılanırken buluyor, ki Chase Kya’ya yaptıklarından sonra başına her ne geldiyse hak etmişti. Cinayet gizemiyle dolu bir kitap ve bir yandan da sadece 6 yaşında olan bir kızın nasıl güçlü bir kadın olduğunu okurken hayran kalıyorsunuz. Kya’ya da, Tate’de hatta Zıpzıp’a da hayran kalarak okudum. Kya şu an yanımda olsa ona sımsıkı sarılırdım eminim ve tabiki Tate. O mükemmel erkek. Başta çok kızsam da aşkından ve her şeye rağmen Kya’dan vazgeçmemesine vuruldum ben dostlar. Ve kitabın sonu kesinlikle en sevdiğim şekilde bitti. Çünkü hem geleceklerini okuyabildim hem de bildiğim ama kesinlikle yazar inşallah yazmıştır dediğim cinayetin gizemini çözdüm ve asla mutsuz olmadım. İçimi ısıtan, kalbimi çıt eden harika bir hikaye. Uzun süre benimle kalacak Kya....
Kya'nın Şarkı Söylediği Yer
Kya'nın Şarkı Söylediği YerDelia Owens · Salon Yayınları · 20221,807 okunma
Reklam
95 syf.
5/10 puan verdi
Ölmeden önce okumanız gereken 1001 kitaptan biri olarak geçiyor bu kitap. Ama sanırım benim için Zweig kitaplarına aşırı benzeyen bir kitaptan başkası olmadı. Kitabın içine de, karakterin yaşadıklarına tam giremedim ki kitap bittiğinde bile hala anlamış değilim neden yaşandıklarını. Altı çizelesi vurucu alıntıları olmasa da hiç sevmeyecektim sanırım bu kitabı.
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328,4bin okunma
376 syf.
9/10 puan verdi
Arkeoloji, Mısır tarihi, müzeler, mumyalar, kemikler, ritüeller, cinayet, ceset, polisiye... Bir kitapta arayacağım her şey bu kitaptaydı işte. Rizzoli ve Isles’in tükenmek bilmeyen o dehşet maceralarından biri daha. Bu seri gün geçtikçe daha da güzel bir hal almaya devam ediyor. Baktıkları her olay bir diğerinden dana dehşet, daha güzel ve fazlasıyla geniş bir açıdan yepyeni şeyler öğretiyor insana. Ruh koleksiyonu yapan bir arkeoloji katili. Kadınları önce bacaklarından vuruyor, bir süre yasamasına izin veriyor daha sonra onları tıpkı Mısır döneminde yapıldığı gibi mumyalıyor ve saklıyor. Bir müzenin bodrumunda bulunan mumya ise tüm bu seri cinayetleri ve tabiri caizse psikopatlığı sadece bir BT taramasıyla orataya çıkarıyor. Mumya sandıkları kadın aslında cinayete kurban edilmiş bir kadın ve tüm bunlar ışığında sürekli olarak kaçan, kimlik değiştiren arkeolog anne ve kız var. Tüm bu olayların birbirine bağlanması ve sonunda öğrendiğiniz gerçekler sizi hem şaşırtıyor hem de tatmin ediyor. Kitapta beni üzen tek şeyde Jane ve Maura’nın hayatlarına çok az değinmesiydi. Şu an özellikle Maura’nın başına neler geleceğini çok merak ediyorum. Daniel ve Gabriel benim gizemli keklerim olacak kalacaklar her daim. Dilerim diğer kitaplarda onları daha çok okuruz. Ve eminim bundan sonraki tüm kitaplar bu kitap ve önceki kitap gibi esrarengiz olacak. Çok severek okudum. Bu seriye de Tess Gerritsen’a da bayılıyorum.
Ruh Koleksiyoncusu
Ruh KoleksiyoncusuTess Gerritsen · Doğan Kitap · 20183,438 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
316 syf.
9/10 puan verdi
Ah Percy Jackson üzümlü kekim benim... Gene bir kehanet, gene bir on altı yaş sendromu ve gene kurtarılması gereken bir dünya var. Harry gibi Percy’nin de başı kehanetle dertte. Ama bence Percy’i biraz daha havalı çünkü babası denizlerin tanrısı ve o Poseidon’un oğlu. Bu kitapta da maceradan maceraya koşuyor Percy ve kitabın sonunda Athena’nın da dediği gibi onun zaafı sevdiklerine olan sadakati. Kronos tam olarak bunu kullanıp tüm olayların içine çekiyor Percy’i. Bu sefer Annabeth’i ve Artemis’i kurtarmak için yollara düşüyor Percy ve onlara ulaşana kadar o kadar çok şey yaşıyor ve efsaneler öğreniyor ki kitabın sonunda her şey yerine otururken durduk yere bir düşman daha kazanıyor. Nico Hades’in oğlu. İçimde bu konu hakkında iyi hisler var. Umarım serinin sonunda bu hisler gerçek olur. Titanın laneti deyince ben daha büyük bir şeyler beklemiştim, daha çok bu konu üzerinde durulmasını belki de. Artemis ve avcılarını okumak çok ayrı güzeldi ve Zoe’yi ayrı bir sevmiştim ben. ilk iki kitaba göre daha az koşturmacalı geçti gibi geldi bana ama -ilk sayfasından son sayfasına kadar aksiyon bitmedi bana nasıl öyle gelebiliyorsa- daha kafamda oturdu bu seri ve kesinlikle tüm bu olanların sonunda neler olacak o kadar merak ediyorum ki kalbimin kırılmayacağını umuyorum. Her kitabın sonunda aynı şeyi söylüyor olabilirim ama bu serinin hakkının tam verilmediğini düşünüyorum. Bir solukla okunacak muhteşem bir seri.
Titan’ın Laneti
Titan’ın LanetiRick Riordan · Doğan Egmont Yayıncılık · 20174,989 okunma
296 syf.
9/10 puan verdi
Kim istemez ki geçmişte başka bir olasılığı tercih etseydi bu hayatta şu an neler yaşadığını, yaptığını, hissettiğini bilmek? Zaman zaman, üstelik bazen fazlasıyla güçlü bir şekilde bunu bilmek çok istiyorum ben. Sadece bir kaç şeyi farklı tercih etseydim şu an nerede olurdum? İşte Gece Yarısı Kütüphanesi tam olarak size bunu sunuyor. Nora tam olarak bunu yaşıyor. Tamamen umutsuzluğa kapıldığı, felaketlerin geldi mi hepsinin üst üste geldiği bir an da ölmeye karar veriyor. Hayatta hiçbir şeyi başaramadığını, yalnız olduğunu, sevip sevilemediğini, işini kaybettiğini ve tüm bunların üzerine kedisininde öldüğünü öğrenince hayatından vazgeçiyor ve kendini Gece Yarısı Kütüphanesi’nde buluyor. Orada bir pişmanlıklar kitabı var ve Nora hayatında farklı şeyleri tercih etseydi ne gibi olasılıklar yaşayacağını öğreniyor. Kimi mutlu, kimi mutsuz, kimi tam hayal ettiği gibi, kimi sakin, kimi korkunç, kimi çok başarılı ama sonunda Nora’nın öğrendiği tek bir şey oluyor; hayat yaşanarak öğrenilir ve bu hayatta ne yaşarsanız yaşayın sadece yaşamak isteyin bir şekilde bir yerden imkansız da olsa, kolay da olsa mutluluk, hüzün, sevinç, keder ya da acı sizi buluyor. Aşırı farkındalık yaratan bir kitap. Felsefi, varoluşçu, kitapların naifçe anlatıldığı, yaşama dair fazlasıyla aforizmaların bulunduğu akıcı bir o kadar da müthiş bir kitaptı. Bence bu hayatta bir kez olsun okunması gereken bir kitap bu. Çünkü sizde Nora gibi yaşamayı anlamaya başlıyorsunuz kitap bitince.
Gece Yarısı Kütüphanesi
Gece Yarısı KütüphanesiMatt Haig · Domingo Yayınevi · 202155,7bin okunma
Reklam
536 syf.
9/10 puan verdi
Muazzam bir bilimkurgu daha. Andy Weir’e bu konuda aşığım. Kitabı ilk gördüğüm andan itibaren aşırı iyi bir kitap okuyacağımı biliyordum ama bu kadarını da beklemiyordum açıkçası. Klasik Dünya’nın sonu geliyor kurgularını unutun. O kadar gerçekçi yazılmış ki ara ara yaşıyoruz bunu dediğim anlar oldu. Ryland Grace, aslında bir fen bilgisi
Kurtuluş Projesi
Kurtuluş ProjesiAndy Weir · İthaki Yayınları · 2021859 okunma
128 syf.
8/10 puan verdi
İstenmeyen bir hamilelik. Bir kadının bir anne oluşundaki o sancılı serüvenini anlatıyor bu kitapta. Doğmamış, daha karnına yeni düşmüş bebeği ile yaşadığı iç hesaplaşmaları okuyorsunuz. Yeri geliyor düşüncelerini anlatıyor ona, yeri geliyor masal adı altında yaşadığı zorlukları, yeri geliyor dünyanın zalimliğini, yeri geliyor cinsiyet ayrımını ve bunun zorluklarını, toplum baskısını, kadın olmanın zorluğunu anlatıyor. Arada sevgiden söz ediyor ama asla onunla sanki bu dünyada kötülük hiç var olmamış gibi konuşmuyor. Aşırı gerçekçi, aşırı dobra. Bazen ölmesini istiyor, bazen ölmek ama onu çok seviyor. Hele de kitabın sonunda anlıyorsunuz ki tüm bunlar bir kadının yaşayacağı, yaşayabildiği belki de yaşanmış olan her şeyi dile getirmiş oluyor. Sonunda içim buruk kaldı. Çok severek okudum. Böyle gerçekçi hikayeleri seviyorum.
Doğmamış Çocuğa Mektup
Doğmamış Çocuğa MektupOriana Fallaci · Can Yayınları · 20221,963 okunma
594 syf.
9/10 puan verdi
Hüzün... Gene içimde tarifsiz bir hüzün oldu. Her seferinde sanki gerçekler değişebilir umuduyla alıyorum elime kitabı ama kelimeler orada kalıyor ve hiçbir şey değişmiyor. Ah Dumbledore, ah canım Harry. Kitabı ilk okuduğum zaman bu kısımda Snape’e lanetler yağdırıyordum ama şimdi biraz zor oluyor. Sadece keşke diyorum her şey en başından bilinseydi belki o kadar kayıp verilmezdi. Harry’nin ailesi olarak gördüğü herkes tek tek ölmezdi. Serinin son iki kitabının yeri bambaşka bende. Çünkü sona yaklaşırken onların büyüdüğünü görmek, gerçeklere yaklaşmak o kadar güzel ki bir de en başından sevdiğimiz kişilerde olsaydı bu güzel serinin sonunda sanki her şey daha başka güzel olacakmış gibi hissediyorum hep. Yeniden vedalaşma son 1...
Harry Potter ve Melez Prens
Harry Potter ve Melez PrensJ. K. Rowling (Robert Galbraith) · Yapı Kredi Yayınları · 202124bin okunma
344 syf.
8/10 puan verdi
Mitolojiyi çok severim. Ama mitler üzerinden kurgulanmış romanları ayrı bir severim. Tıpkı bu kitapta olduğu gibi. Maya mitolojisini zevkle okuyorsunuz. Ki aklımda çok şey kaldı ve bu yönde araştırılıp kitaplar alacağım daha çok benimseyebilmek için. Casiopea Tun, yanlış zamanda ve yanlış burçta doğduğunu düşünen, talihsizlikler dizesinin peşinde
Yeşimin ve Gölgenin Tanrıları
Yeşimin ve Gölgenin TanrılarıSilvia Moreno-Garcia · İthaki Yayınları · 2021312 okunma
173 syf.
8/10 puan verdi
Polisiyenin kraliçesi. Benim için her zaman canım polisiye bir kitap okumak istediğinde beni yormadan, bunaltmadan ama fazlasıyla düşündürerek okutan, sakin, yalın ama fazlasıyla zekice yazılmış kitaplardan oluyor Agatha Christie kitapları. Keza bu kitabı da öyle oldu. Paris’ten Londra’ya giden bir uçakta bir kadın öldürülüyor. Önce kadına eşekarısı sokarak öldüğü düşünülüyor ama şansa bakın ki o uçakta dedektiflerin en iyisi Belçikalı Hercule Poirot yer alıyor ve kadını eşekarasının öldürdüğüne inanmıyor. Böylece bir dizi olaylarla cinayeti sonuçlandırıyor. Bu sefer katile yaklaştım ama yanlış doktoru tahmin etmişim. Akıcı, zekice ve çok güzel bir kitap daha. İyi ki bu dünyadan böyle bir kraliçe geçmiş.
Ölüm Diken Üstünde
Ölüm Diken ÜstündeAgatha Christie · Altın Kitaplar · 20202,340 okunma
Reklam
508 syf.
7/10 puan verdi
·
3 saatte okudu
İki Şehrin Hikayesi. Fransız Devrimi. Açlık, sefalet, çıplaklık, zulmün tarihini anlatıyor bu kitap. Haksız yere mahkum edilen insanlar, idam edilenler, canice öldürenler ve bunlardan zevk alan bir grup. Kitap bu kısım itibariyle rahatsız edici bir şekilde detaycı. Dickens’in o uzun betimlemelerinde tüm bunları okurken bunların yaşanmış olmasına ayrı bir üzülüyorsunuz. Bu kitap benim için diğer çokça severek okuduğum klasiklerin yanında zor ilerledi. Elimde sürünecek diye korktum bir ara ama bir yerden sonra açıldı neyse ki. Çünkü bir kişinin ya da ailenin hikayesini okumuyorsunuz bir kitapta. Adı üzerine iki şehrin yani İngiltere ve Fransa’nın o dönem hikayesini okuyorsunuz. Bu yüzden yüzeysel bir anlatımı vardı. Kişiler vardı ama onların hayatlarına kalbinizin değeceği kadar çok detaylandırılmamıştı. Ama gene de sonunda fedakarlığın, aşkın ve sevginin önemini fazlasıyla da hissediyorsunuz ve bu açıdan bakıldığında çok güzel bir kitap. Ama benim klasik en’lerim arasına girer mi? Girmeyeceğini çok rahat bir şekilde söyleyebilirim.
İki Şehrin Hikâyesi
İki Şehrin HikâyesiCharles Dickens · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202259bin okunma
651 syf.
9/10 puan verdi
Sahilde Kafka. Kitabın ilk sayfasından itibaren söylediğim tek şey oldu: ben Murakami kafası istiyorum. Yazarın kafası öyle farklı çalışıyor ki, okurken hayran kalmanız bir yana zaman zaman hayrette ediyorsunuz. Okuduğum ilk eseri 1Q84 kitaplarıydı ve oradaki hayal gücünden aşina olduğum içinde Kafka Tamura’nın da başına gelenleri asla yadırgamadım. Heyecanla okudum. Akıcı bir anlatım, ki Murakami’nin bu kadar iyi bir yazar olmasının sebebi bu. Betimlemeleriyle, anlattıkları olaylarla, size kattığı onca bilgiyi de kitabın sonunda iyi ki okudum diyorsunuz. Ki Sahilde Kafka kitabındaki kütüphane olgusu, orada yaşananlar ve kitapların ne güzel hazineler olduğunu bu kadar naif bir şekilde anlatımıyla daha da çok sevdim. Kitaplar hakkında söylenen tüm cümlelerin altını çizmek istedim. Öyle söyleyebilirim. Kitabın konusu ise, on beş yaşındaki Kafka’nın babasının kehaneti, hatta laneti demek daha doğru olur, üzere evinden kaçışını ve muhteşem bir kütüphane bularak orada, aslında aradığı tüm şeyleri bulmasını, metaforları, biraz müzikten, biraz sanattan, biraz kitaplardan, birazda öteki boyutlardan yaşananları anlatıyor. Sonunda ise Sahilde Kafka’nın aslında bambaşka bir şey anlattığını ve daha on beş yaşındaki bir genç çocuk için hayatın yeniden başladığını, olgunlaştığını aynı zaman da nasıl güçlendiğini okuyorsunuz. Üstelik bu kadar genç birinin bunca şeyin üstünden gelmesi detayını çok sevdiğimi söylemeden geçemeyeceğim. İyi ki Murakami ile tanıştım. Kalemini çok seviyorum. 
Sahilde Kafka
Sahilde KafkaHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20209,9bin okunma
164 syf.
7/10 puan verdi
Sabahattin Ali’nin ilk öykü kitabı imiş Değirmen. İçinde birçok hikaye bulunuyor ve kitabın önsözünde de yazarın tasvir ettiği gibi çok acemice, daha yazma hayatının başında kaleme aldığı hikayelerin varlığını çok iyi anlıyorsunuz. Ama kalemini çok seven biri olarak asla rahatsız olmadım. Aksine okuduğum her hikaye üzerinde bir etki, bir duygu bıraktı. Özellikle aşk temalı olanları çok severek, çok hissederek okudum. Kitaplarla ilgili bir öyküsüne ise kalbimi bıraktım. Ali’nin o kelimelerin üzerinde muazzam gücü ve anlatımını daha ilk öykülerinden hissediyorsunuz.
Değirmen
DeğirmenSabahattin Ali · İş Bankası Kültür Yayınları · 202045bin okunma
208 syf.
9/10 puan verdi
Adı gibi efsane bir kitap okudum. Birçok filme ve diziye ilham olan hatta Will Smith’e hayranlığımı kat be kat arttıran kitap. Dünyada kalan son insan Robert Neville ama yalnız değil. Dışarıda gece gezen, saldıran vampir topluluğu var. Bir toz fırtınasıyla yayılan bir salgın sonucu yaşayan insanları vampire çevirmiş, ölüleri bile mezarından çıkarmıştı. Bağışıklığı olan tek insan ise Robert Neville. Kendine bir düzen kurmuş, gündüz vampirleri avlıyor geceleri ise evinde bu virüsün neden olduğunu araştırıp tek insan olarak kalsa bile neden olduğunu öğrenmeden ölmek istemiyor. Kitap boyunca inanılan batıl inançlarla bilimin birbiriyle çatışmasını okuyorsunuz. Sarımsaktan tutunda, güneşin, aynanın, haçın vampirleri korkuttuğu efsanesi ile bilimin, bakterinin neden olduğunu anlamaya çalışan Neville. Ama kitabın sonunda birden bir umut ışığı doğuyor ona. Bir kadın. Ruht. Neville için hem heyecan verici hem de çarpıcı bir son getiriyor. Kitabın sonunda her şeyin tam tersi olması, yeni bir toplumun oluşması ve bu toplumda Robert Neville’nin efsane olması. Çok çok güzeldi.
Ben, Efsane
Ben, EfsaneRichard Matheson · İthaki Yayınları · 2020666 okunma
264 syf.
8/10 puan verdi
Ayın Kızı Şebnem. Şebnem’in bir dergiye çıplak poz vermesi ile birbiriyle bağlantısı olmayan ama bir o kadar da bağlantılı olan üç hayatın düşüncelerini, bu pozları gördükten sonra yaşadıklarını ve hayatlarının nasıl da altüst olduğunu okuyorsunuz yazarın bu kitabında. Karlı bir kış gününde bir tren yolculuğunda kesişiyor bu üç kişinin hayatı. O trenin restaurantta çalışan, yeni evlenmiş ama karısının onu aldattığını bildiği üstelik çocuğu olmamasına rağmen eşinin hamile kalışı ile buna kesin kes öğrenen Bünyanmin’in hikayesini okuyoruz. Bir yandan Şebnem ile uzaktan akraba olan ama hayatının belli bir yerinde onun güzelliğinden, salt enerjisinden ve başkaldıran bir kız olması nedeniyle kendini hep yetersiz gören, cesareti olmayan, iyi bir ailede büyüyen iyi de bir yere gelmiş olan radyocu Selda’nın hikayesini okuyoruz. Bir yandan da amcasının kızı olan Şebnem’e aşık olan, üstelik ilk aşkı olan, işinde mutsuz, hayatından mutsuz ve dergiyi görene kadar geçmişinde bir hikaye olarak kaldığı düşündüğü ve birden hayatını altüst eden pozlar yüzünden işin içinden çıkamayan banka müfettişi Ersin’in hikayesini okuyoruz. Ve tüm bunlar sayesinde asıl Şebnem’in ve annesi Hülya’nın hayatını okurken, aile bağlarının, ahlakın, gelenek ve göreneklerin, kutsal aile yapısının nasıl da çarpıcı bir şekilde, içten içe nasıl da sekteye uğradığını okuyorsunuz. Bir tek Şebnem’in neden bu pozları verdiğini okumuyoruz ama hayatına değen ve değmeyen her kesime neler hissettirdiğini yazar çok iyi bir şekilde kaleme almış. Severek okudum gene. Kalemine hayranım yazarın.
Kapak Kızı
Kapak KızıAyfer Tunç · Can Yayınları · 20207,5bin okunma
103 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.