Bir “zenci”nin haksız yere suçlanması üzerinden gelişen olaylar; önyargılar, riyakârlık, sınıf ve ırk çatışmalarıyla beslenen küçük Amerikan kasabasının sınırlarını aşıp, insanlar arası ilişkide adaletin ve dürüstlüğün önemini anlatan evrensel bir hikâyeye dönüşüyor. Etkileyici gerçekliği ile ürperten, “insani” vurgusuyla sarıp sarmalayan, çağdaş dünya edebiyatının en önemli örneklerinden biri olan bu klasik bir roman
Küçük bir kız çocuğu oluna Scout henüz 9 yaşındadır ve onun çevresinde gerçekleşen olaylar kendisinin dilinden bizlere aktarılmıştır. İçerik olarak zamanin 1930 ve 1940 yillari arasinda yaşanan toplumsal sorunların anlatıldığı kitapta Adalet, eşitlik vede ırkçılık üzerine durulmuştur. Roman gerçekte yaşandığı yerlerde değil hayali bir kasaba geçiyormuş gibi anlatılmış, gerçektekinin aksine kişilerin isimleri ve konumları da değiştirilmiştir. Kitabi okurken aynı sorunların günümüzde devam ettiği fakat bu kadar çok gün yüzüne çıkmadığı aşikârdır. Ben şahsen çok begendim yeri geldi içim acıdı yeri geldi kendim kırıldım