Hayriye Öztürk

Hayriye Öztürk
@Kitapokuyanherkes
Başkalarının bende birini gördüğü ama o birinin de benim tanımadığım bir ben olduğu; başkalarının an­cak bana ait olmayan gözlerle bana dışarıdan bakmak suretiyle tanıyabildikleri, görebildikleri o birisine, benim içimde ve onlara göre "benim" görüntüm olduğu halde (o halde "benim" dediğim, aslında benim için değildi!) bana daima yabancı kalacak bir gö­rüntü atfedecekleri; bu hayatın, onlara göre benim olan bu haya­tın içine giremeyeceğim düşüncesi, bana adeta işkence ediyordu.
Reklam
Gelme diyorsun Bu gel demektir Birazdan güneş doğacak Doludizgin atlılar geçecek yüreğimden Seni düşüneceğim Gümüş mahmuzların parlaklığınca Yağmur nal izlerini örtmeden Sana geleceğim
Kadınlar, sırıklar üstündeymiş gibi çivili ayakkabıları üzerinde, dengesiz, sallanıyorlar; sırtları bel bölgesinde dışa doğru bükülüp popolar dışarı itilmiş. Kadınların başları açık, saçlarını da olanca siyahlıkları ve cinsellikleriyle teşhir ediyorlar. Kırmızı ruj sürmüşler, ağızlarının nemli oyuklarını belirleyerek, tıpkı önceki zamandan kalma bir tuvalet duvarındaki karalamalar gibi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Birden fazla özgürlük çeşidi vardır, derdi Lydia Teyze. Bir şeyler yapma ve bir şeylerden sakınma özgürlüğü. Anarşi günlerinde, bir şeyler yapma özgürlüğü vardı. Şimdiyse size sakınma özgürlüğü veriliyor. Azımsamayın bunu sakın.
Dünyayı sözcüklerle tutsak ettik. Bu süreçte biz de, kendi sözcüklerimizin tutsağı olduk.”
Reklam
Reklam
88 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.