Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hayriye Öztürk

Hayriye Öztürk
@Kitapokuyanherkes
Ateşli silahların keşfi muharebe alanında soylu olanla olmayanı eşit kılar, matbaa her ikisinin zekasına eşit kaynaklar sunar.
Reklam
Ekmeğin hasını, yemeğin etlisini, sütün yağlısını yer, içerler. Biz? Pilavın yağsızı, ekmeğin kurtlusu, ayranın imansızını!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Adam kuş olmalı diyorum, bildiğin kuş. Kanatlı. Uçmalı bir güzel. İstediği yere..."
Reklam
“Duyguları tanımlayan sözcükler çok belirsiz, bunları kul­lanmaktan kaçınıp nesnelerin, insanların kendileriyle, yani olayların sadık betimlemeleriyle yetinmek lazım.”
Sabahları erken saatte işten çıktığım zaman, işlerine giden insanlara rastlıyorum, hiçbir yerde mutluluk göremiyorum, bolluk da hak getire..
Bu kapıları bana Atatürk açtı softa herif anladın mı, Atatürk açtı bu kapıları bana, sen kim oluyorsun da yeniden o karanlık deliklere tıkmaya kalkıyorsun Türk kadınını ha!
İnsanlar, insanlar, insanlar. Şimdi salt insanlar ilgilendiriyor beni. Ne büyük bir zenginlik. Yeni bir insan tanıyınca başım dönüyor. Nasıl olduğunu, neler yapabileceğini anlayana kadar. Başımı döndürüyor gerçekten insanlar...
Ne kadar çok uyuduğunu, ne kadar çok uyumak istediğini fark etti. Eskiden uyumaktan nefret ederdi. Uyku, hayatının en değerli anlarını çalardı ondan. Uykuya nasıl hınç duyardı. Şimdiyse hayata diş biliyordu. Hayat iyi değildi, nahoş, acı bir tat bırakıyordu ağzında. Onu korkutan da buydu. Yaşamı özlemeyen bir yaşam, bitmeye yüz tutmuş demekti.
Reklam
Yaratılıştan bu yana geçen binlerce yılda insanoğlunun yukarı doğru tırmanışında nice acılarla elde ettiği bütün kazanımlar yitip gitmişti. Ağaçlarda saklanılan zamana ait iki yabaniydiler.
Seni kitap okuyan insanlarla tanıştıracağım.Hayat, ancak böyle insanlarla bir araya geliyorsan yaşanmaya değer.”
Sayfa 367Kitabı okudu
Biliyor musunuz, diye ekledi, Bay Butler’a acıyorum. Doğru dürüst harcayamayacağı otuz bin dolar kazanmak için hayatını boşa harcamış. Niye mi, çünkü artık otuz bin dolar nakit verse bile çocukken on sente alabileceği şeyleri alamaz, mesela şeker, fıstık veya tiyatroda en üst balkondan bir bilet.
Yaşıyorum, üstelik de bütünlüğümden bir şey kaybetmeden; fakat kendi içimde değil, dışarıdaki her şeyin içindeyim artık.
Başkalarının bende birini gördüğü ama o birinin de benim tanımadığım bir ben olduğu; başkalarının an­cak bana ait olmayan gözlerle bana dışarıdan bakmak suretiyle tanıyabildikleri, görebildikleri o birisine, benim içimde ve onlara göre "benim" görüntüm olduğu halde (o halde "benim" dediğim, aslında benim için değildi!) bana daima yabancı kalacak bir gö­rüntü atfedecekleri; bu hayatın, onlara göre benim olan bu haya­tın içine giremeyeceğim düşüncesi, bana adeta işkence ediyordu.
87 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.