Abdullah Reha Nazlı'nın sosyal medyadaki bir paylaşımından alınmıştır. Yazar, üzerinde düşünmeye ve sorgulamaya değer pek çok husus ifade etmiş. Eğer çark gerçekten böyle dönüyorsa, bu maalesef hiç de sürdürülebilir ve sağlıklı bir durum değil...)
"4 nesil kitapçı
"Boyunu (değerini), başından yere doğru (zayıf taraflarınla) değil,
gökyüzüne doğru (kendinin bile inanamayacağı kadar güçlü yanlarınla) ölç.
Bu seni kasabadaki en uzun (güçlü, cesaretli, öz güvenli, değerli) çocuk yapar"
(Little Boy [Ufaklık], 2015)
youtu.be/XWj5ypLKShw?fea...
- George, büyük soru nedir?
- Bir sürü var; Dışarıda ne var? Sensörün gördüğünün ötesinde ne var? Neden buradayız? Ne zamandır buradayız? Ne kadar vaktimiz kaldı?
- Ama en büyüğü hangisi?
- Ya doğru bildiğin her şey, sevdiğin insanların sana tüm söyledikleri aslında büyük bir yalansa?
Geç Kalanlar) insanların burnunun dibine dibine, taciz edercesine, dayatılmasından sizin de rahatsız olacağınızı değerlendiriyorum, ümit ediyorum.
Yok eğer bu durumun sizce bir sakıncası yoksa, ben bir okur olarak şikayetimi bir kez daha dile getiriyorum.
Konunun
1000Kitap tarafından kurumsal ilkelere uygunluk açısından -hem etik olarak hem de vicdanen- değerlendirilmesini talep ediyorum.
Saygılarımla...
(İyilik, güzellik, mutluluk) Yaşatarak sağlamadığı, (bu şekilde) gerçekleşmesine çaba harcamadığı "adalet" yerine kırmayı, incitmeyi, üzmeyi, yok etmeyi ve hak gasp etmeyi tercih eder. Ne menem bir şeyse bu adalet; kendinden hep esirgeniyordur ve bu yüzden de her istediğini yapma hakkını kendisinde görür.
Var olmayan hayalî kahramanların masallarına inanmak değilmiş önemli olan. Var olan gerçek kahramanlardan sonsuz bir masal yaratmak ve bıkmadan, usanmadan o masalı anlatmakmış. Kalbimin her bir odasını çok sevdiklerime ayırmayı o gün (sevdiğim birini, ölümü nedeniyle kaybettiğim gün) öğrendim. Gidenlerin arkasından ağlamak yerine, gelenleri gülümseyerek karşılamayı öğrendiğim gibi...