Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Feyza

Derin bilgi, sıkıntıyı sıkıntının oluşmasından önce, tehlikeyi tehlikenin oluşmasından önce, yok olmayı yok olmadan önce, belayı bela gelmeden önce kestirebilmektir. Güçlü davranış, beden tarafından zorlanmadan önce bedeni eğitmekte, zihin tarafından idare edilmeden önce zihni hazırlamakta, dünya tarafından yönetilmeden dünya üzerinde çalışmakta, görevlerin baskısı altında kalmadan görevleri yerine getirmektir. Derin bilgi prensibi ile sıkıntıyı düzene, tehlikeyi güvene, yok olmayı varolmaya, belayı başarıya döndürebilmek mümkündür. Güçlü davranış ile beden uzun yaşama, zihin ile derin düşünce yeteneğine, dünya barışa, görevler başarıya kavuşturulabilir.
Reklam
Ya edebiyat, ayna nöronları harekete geçirmek ve eylemin ürpertilerine az bedel ödemek için bakılan bir televizyonsa ? Ya, daha kötüsü, edebiyat, ıskalanan her şeyi bize gösteren bir televizyonsa?
Bizim evrenimizde insan yaşamı böyle yaşanıyor: Yetişkinlik kimliğini sürekli yeniden oluşturmak gerekir; insana umutsuzluk veren ve aynanın karşısına geçip inanmak zorunda kaldığı yalanlar anlatan, gayet kırılgan, bu eğri büğrü ve geçici toparlanmayı sürekli yeniden yaşamak gerekir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çünkü asıl kötüler herkesten nefret ederler, bu kesin, ama özellikle de kendilerinden nefret ederler. Birisi kendinden nefret ettiğinde bunu hissetmez misiniz siz? Bu onu yaşarken öldürür; kendi olmanın bulantısını hissetmemek için kötü duygularını olduğu kadar iyi duygularını da uyuşturur.
Şarkı
Sana ben anlatırdım Şarkıların dilini, Sen burada, sen burada olsaydın, Gelirdi kulağına, Unuttukça mutluyum, Mutluyum unuttukça Derdi bir ses, sıcacık.. Ama ben mutluluğa İçimden inansaydım.
Sayfa 30
Reklam
...the most illogical of passions human beings called "love".
Sayfa 105Kitabı okudu
Yaşananlar yok sayılırsa, yaşamın dudakları arasına yalan sokuşturulmuş olur. Bu, ruhun yadsınmasından başka bir şey anlama gelmez.
Şaşkınlık... Her alanda şaşkınlık. Evet. Teşhis budur. Büyük bir şaşkınlık döneminden geçiyoruz. Her an, her köşede öyle şeyler oluyor ki şaşkınlıktan küçük dilimizi yutuyoruz. Bu altüst oluş, bu fırtına daha ne kadar sürecek. ”Her şey mümkün" denilen bir dönem başladı da bizim haberimiz yok galiba.
Children begin by loving their parents; as they grow older they judge them; sometimes they forgive them.
Ruh zayıfladıkça beden güçlendi. İnsandaki dengenin beden lehine değişmesi onu lezzet ve şehvet vadilerine savurdu. Büyük otlaklar buldukça coşan, yedikçe geviş getiren hayvanlar gibi kendinden geçti insan. Midesi büyüdükçe beyni küçüldü, şehveti şahlandıkça ruhu daraldı. Değirmenin etrafında dönen merkep gibi hayâtı mutfakla helâ parantezine aldı. Yaşamak için kazanmak zorunda olduğunu kutsaması, ona kulluk için yaratıldığını unutturdu. Abidler silsilesinden koptu. Doğumla başlayıp vefatla kapanan dünyanın hiç bitmeyeceğini zannetti. Gözünü açtığında ise kendisini, “hayvanlar gibi yiyen, ne olduğunu, ne olacağını düşünmeyen, yeri cehennem olanlar”* arasında buldu.
Sayfa 33
Reklam
Experience was of no ethical value. It was merely the name men gave to their mistakes. Moralists had, as a rule, regarded it as a mode of warning, had claimed for it a certain ethical efficacy in the formation of character, had praised it as something that taught us what to follow and showed us what to avoid. But there was no motive power in experience. It was as little of an active cause as conscience itself. All that it really demonstrated was that our future would be the same as our past, and that the sin we had done once, and with loathing, we would do many times, and with joy.
Yalanlı propagandaya karşı, hakikatlerin tebliği, şeytansı iğvaya karşı vahiyden gelen telkin, zulme karşı adalet, cehalete karşı irfan aydınlığı, nefsin başkaldırışına karşı Allah'a teslim oluş, şehvete karşı oruç, insanın kendi benliğine taşınmasına karşılık namaz silahlarıyla Müslüman savaş meydanında gözükecektir, gözükmelidir her zaman.
İnançsız insanın silâhları maddî silâhlarla birlikte bir takım kötü duygulardır. Kızgınlık, öfke, ihtiras, açgözlülük ve benzerleri, İnanmış insanın silâhları ise, zarüret halinde el attığı maddî silâhlarla birlikte, asıl, ibadetler, iyilikler ve faziletlerdir. Acaba bu iki silâh bütününün çatışmasında son zafer hangi tarafta olacaktır? Şüphe edilmemelidir ki inananın tarafında.
Nowadays people know the price of everything and the value of nothing.
Öyle zekâlar vardır ki, onları kışkırtmak işleri daha da sarpa sarar; her türlü mukavemetin hararetli düşmanlarıdırlar. Doğuştan huzursuz, hakikati duyunca hiddetten köpüren, mantığın ve doğrunun daima karşısında kesilen adamlardır bunlar. Onları istediğin yere ancak kestirmeden dolandırarak götürebilirsin. Onun istediklerini kabul eder görünün, daha kolay ikna edersiniz onu.
380 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.