Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Metin Mengeş

Metin Mengeş
@Mtn6534
Ve bir gün kalem karşıma çıkıp konuşacak bu kadar yazma artık...
Ne rezil bir hayat bu! Ekmek paranı yitirmemek için el etek öpmeye mecbursun!”
Reklam
Kaçır beni âhenk, al beni birlik;  Artık barınamam gölge varlıkta.  Ver cüceye, onun olsun şairlik,  Şimdi gözüm, büyük sanatkârlıkta. Niçin küçülüyor eşya uzakta?  Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?  Zamanın raksı ne, bir yuvarlakta?  Sonum varmış, onu öğrensem asıl?
Kim bilir Şimdi ne kadar güzeldir ölüm. Kahverengi toprakta huzur içinde uyumak, başının üzerinde hafifçe esen yelin kuru otlar arasında çıkardığı hışırtıyı dinleyip hoş bir seda bulmak. Ve her şeyden önemlisi, içinde bulunduğun anı unutmak, hayatı ve bu hayatta yaşayan günahkar insanları bağışlamak..”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Oysa artık katıksız aşk ya da katıksız şehvet diye bir şey kalmamıştı. Her şeye korku ve nefret karıştığı için, artık hiçbir duygu katıksız değildi.
Bize hükmedenler de bu korkudan yararlanıyorlar zaten ve bizi daha çok korkutmanın yollarını arıyorlar. Şunu iyi bil ana, insanlar korkutça bataklık içinde çürüyen ağaçlar gibi ölüp, yok olurlar.
Reklam
Belki de bulaşıcıydı merhametsizlik. Dünün mazlumlarından bugünün zalimleri çıkıyordu.
Sayfa 348
Sınırların tümü yok oluyor kendime döndüğümde. Dünya istediği hızda dönerken, zamansız ve tasasız tek mekanı orada var ediyorum. Dilersem yalnız kalıyor, dilersem en çılgın kalabalıkları oraya topluyorum. Don Kişot'la birlikte dövüşeceğim yel değirmenlerini bile alıp içime sığdırabiliyorum. Düş kurmanın ötesine geçebilen hiçbir medeniyet yokken hala ve gerçek dünya bunca betonken, üstelik kötünün her hali ortalıkta kol gezerken, bana, "düş insanı" olup kendime iyi gelmekten başka çare kalmıyor çünkü."
Sayfa 14
Gâmım pinhan dutardım ben, dedîler yâre kıl rûşen Desem ol bî-vefâ bilmen inanır mı inanmaz mı? Günümüz Türkçesi: Sıkıntımı gizli tutardım ben, yâre açıkla dediler Bilmiyorum, söylesem, o vefasız inanır mı inanmaz mı?
Öyle yıkma kendini,Öyle mahzun, öyle garip..Nerede olursan ol,İçerde, dışarda, derste, sırada,Yürü üstüne – üstüne,Tükür yüzüne celladın,Fırsatçının, fesatçının, hayının..Dayan kitap ileDayan iş ile.Tırnak ile, diş ile,Umut ile, sevda ile, düş ileDayan rüsva etme beni..Gör, nasıl yeniden yaratılırım,Namuslu, genç ellerinle.Kızlarım,Oğullarım var gelecekte,Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.Kaç bin yıllık hasretimin koncası,Gözlerinden,Gözlerinden öperim,Bir umudum sende,Anlıyor musun.?
burda çiçekler açmıyor kuşlar süzülüp uçmuyor yıldızlar ışık saçmıyor geçmiyor günler geçmiyor. avluda volta vururum kah düşünür otururum türlü hayaller görürüm geçmiyor günler geçmiyor. dışarıda mevsim baharmış gezip dolaşanlar varmış günler su gibi akarmış geçmiyor günler geçmiyor.
Reklam
İnsan üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, tavşan yakalayacak kadar hızlı koşamaz. Gene de tüm hayvanların efendisidir.
Sayfa 24
İnsanların insanlara güveni kalmayacağına, bu dünyada güvenilir bir insanın bile olamayacağına insanların inanması, insanlığın ölümü demektir.
 “Bir kaçıncı bahara kalmıştır vuslat Kalbim, bu zulümlü sevda, Kar altındadır.”
Olabildiğince sakin düşünmenin çaresizce karar vermekten çok daha iyi olduğunu arada bir düşünmeyi ihmal etmiyordu.
Sayfa 7
Yoksulluk ayıp değil, bir gerçek. Sarhoşluğun erdem olmadığı ise daha büyük bir gerçek. Ama sefillik, sayın bayım, yüzkarasıdır. Yoksullukta yaradılıştan gelen soylu duygularınızı koruyabilirsiniz, sefillikte ise asla! Sefil bir kimseyi insanlar aralarındanuzaklaştırmak için sopa kullanmazlar, süpürgeyle süpürürler; onu daha çok aşağılama içindir bu ve hakları da yok değildir böyle davranmakta, çünkü sefilliğe düştüğünde kişioğlunun ilk kendisi hazır olmalıdır kendini aşağılamaya.
Sayfa 13
Bir kitabı okurken geçen iki saatin ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu farkedince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım. ”