Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

musa

Gerçekte yaşam herkes için kısadır. Seninki hemen hemen sonuna varmış ve kendime karşı saygılı değilsin. Çünkü, mutluluğunu başkalarının ruhundan arıyorsun
Reklam
Ölümün ovalık yaptığı bu dünyada, Kuşku ve pişmanlık için zaman yoktur. Zaman ancak karar vermek için vardır.
Mutluluğun ışığına ulaşmak için mutsuzluğun rengi bir gerekliliktir
Sayfa 91 - OlympiaKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Gerçeklerden kaçmaksa zayıflar için bir gerekliliktir çünkü onlar zayıflıktan ilham alırlar. Bu insanlar bilgi sahibi olacak kadar özgür değildirler ve yozlaşmış oldukları için yalanlara ihtiyaç duyarlar
Sayfa 63 - OlympiaKitabı okudu
Hiçbir zaman etkileyici ve güçlü biri gibi görünmeye çalışmadım. Kendini büyük göstermeye çalışan kişi, özünde büyük değildir. Büyük ve bilgili görünmek gerçekten büyük olmak anlamına gelmez
Sayfa 49 - OlympiaKitabı okudu
Reklam
Bir alimi ele alacak olursak, onun yüzlerce kitapla iç içe olması demek onun bir süre sonra kendine özgü düşünceleri yitirmesi demekse onun tümüyle düşünce yetisini kaybetmesine neden olur. Kişinin kendine özgü düşünceleri kaybetmesi, onun davranış özgürlüğünü de yitirmesine neden olur.
Çin Komünistlerinin Zalimlikleri
Kısa bir dönem olduğu doğruydu ancak işkence ve ölüm iş başında olduğunda artık zamanın kısalığının ya da uzunluğunun bir önemi kalmaz. İnsan tek bir saati bütün ömrü boyunca ya§ar
Sayfa 275Kitabı okudu
Yeryüzünün Tavanlarından Birinde
Şu yeryüzü - Yaratıcı'nın günahı! Fakat artık başkalarının günah­larının kefaretini ödemek istemiyorum. Kıtaların dışındaki bir can çe­ kişmede, akışkan bir çölde, gayri şahsi bir batışta, doğumumun etki­ sinden kurtulmak istiyorum."
14
Akla daha fazla ihtiyaç duymayanlar, akıllarını eninde sonunda kaybederler.
ELLİ SEKİZİNCİ BÖLÜM Türklerin Babası
Verilen ziyafetlerden birinde, garsonun biri, elindeki büyük yemek tabağını yere düşürmüştü. Atatürk, konuğundan özür diledi: “Şu millete her şeyi öğrettim de, uşaklık etmesini bir türlü öğretemedim.”
Sayfa 654Kitabı okudu
Reklam
ELLİ SEKİZİNCİ BÖLÜM Türklerin Babası
Atatürk, üstelik babadan oğula kalacak bir iktidar düşüncesine karşı olduğu için, oğlu olmasını siyasi bakımdan sakıncalı görürdü. Ama, başkalarının çocuklarıyla ilgilenir, oynar ve onlara Rumeli türküleri söylerdi. Bir gün, İzmit’te bir okul gösterisinde, küçük bir oğlan çocuğu, Atatürk’e hayran hayran baktıktan sonra birdenbire kucağına atılıp onu öpmeye başladı. Arkadan, öteki çocuklar da öğretmenlerinin elinden kaçıp, Atatürk’ü öpücük yağmuruna tuttular. Atatürk, yanındaki yetişkinlere döndü, “Görüyorsunuz ya,” dedi. “Bu çocuklarla ben aynı kuşaktanız.”
Sayfa 647Kitabı okudu
ELLİ YEDİNCİ BÖLÜM Yeni Bir Dil ve Tarih
Ancak o sabah, ortada bambaşka bir durum vardı. Sekretere söylediğine göre, Gazi, iki gece üst üste yatağına girmemişti. Yalnız kahve içerek, arada bir de sıcak bir banyo yaparak kırk saat durmadan kitap okumuştu. Hasan Rıza, onu kütüphanesinde, geceliğinin üzerine ropdöşambrını geçirmiş, bir kitabın üzerine eğilmiş olarak buldu. Söylediğine bakılırsa, hiç uykusu yoktu. Oysa gözlerinin yorulduğu belli oluyordu. Arada sırada gözkapaklarını ıslak bir tülbentle siliyordu. Okuduğu kitap, H. G. Wells’in Dünya Tarihinin Ana Hatları’ydı. Bu kitap, ona birçok şeyi açıklamıştı. Bitirir bitirmez Türkçeye çevrilmesini emretti.
Sayfa 635Kitabı okudu
Akıl Dışı Bir Toplumda Akılcı Bir Yaşam Nasıl Sürülür?
Akıl dışı bir toplum, ahlâkî ödlekler toplumudur; ahlâkî standartların, prensiplerin ve amaçların kaybolması nedeniyle felç olmuş insanların toplumudur.
Sayfa 108Kitabı okudu
Halinden memnun bir domuz olmaktansa memnuniyetsiz bir insan olmak, mutlu bir aptal olmaktansa mutsuz bir Sokrates olmak daha iyidir