Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mustafa KÜR

Mustafa KÜR
@Mustafakur
Enerji Sistemleri Mühendisi - İKM
Lisans
Erzurum
Adıyaman, 27 Mart 1992
29 okur puanı
Mart 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
İki taraf da istiyorsa dünya bile kenara çekilip yol veriyormuş. Oldurmamak, sevgisi yetmeyenin elinden tutmamasıymış.
Reklam
Güzellik bu işte! Fiyatı olmayan şey, satın alınamayan şey: Bir güneşin doğuşu, yıldızlı bir gökyüzü, bir ormanın sessizliği, fırtınalı bir denizin uğultusu hep satın alınamayan şeyler bunlar. Güzellikler karşısındaki hayranlığımız bize çirkinliğimizi unutturuyor çoğu zaman.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Konuşma şiiri
Aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci, Üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten; Ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci? Hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten. İyi nişan alırdı kendini asan zenci, Bira içmez ağlardı, babası değirmenci, Sizden iyi olmasın, boşanmada birinci… Çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen.
...İçinde ne tutuyorsan tutma. Sen duygularınla yaşıyorsun bastırma. Bastırılan şey depresyona, bastırılan kızgınlık şiddete dönüşür. İfade edilmeyen tüm duygular, bir şeylere dönüşür. Bir süre sonra ne ruhumuz ne bedenimiz bu yükü taşıyamayacak hale gelir.
Reklam
Aşk da mutluluk gibi... Dışarıda bulamazsın, sen büyütür ve gideceğin yere götürürsün. Âşık olmak için beyaz atlı prensi, pamuk prensesi bekleme; sen başla... Aşk ateşinde bedenler yok. Dokunduğunda ete değil, ötesine dokunursun. Dudaklar bir olur, yürek beraber çarpar. Eşyalar yok olur. Zaman ve mekan kaybolur. Aşkın ritminde beden ruha, ruh özüne kavuşur. İLAHİ AŞK YOKTUR, AŞK BAŞLI BAŞINA İLAHİ OLANDIR. Aşkı günah sayanlar, aşk ateşinde yanana kâfir diyenler, yer bulamazlar Yaradan'ın yanında...
Sayfa 68
Aşkla sevgi arasındaki fark: Bir çiçeğe bakarsın, onu hayranlıkla izlersin, çiçek açar, büyür, gelişir, ölmeye başlar, yeniden doğar. Sen onu hayranlıkla izlemeye devam edersin. Buna aşk diyelim. Çiçeğin suyunu verirsin, yapraklarını budarsın, vitaminlerini koyarsın, ona şarkılar dinletirsin, daha fazla çiçek açmasını beklersin, sana daha fazlasını sunmasını istersin. Bu sevgidir. Sevgi emek ister, sevgi özen ister.
Sayfa 75
İnsanın dış görünüşü gösterişsiz olabilir, ama önemli olan aklı, güçlü duyguları ve hoş tavırlarıdır...
Sultan Abdülhamid Han
Vücudu kurtarmak için (Kangren) olmuş uzvu keserler. Fakat biz onları kesemeyiz. Sadece, Allah'a niyaz ederiz ki, bu hastalığı başka uzuvlarımıza geçirmesin...
Yemen ve Akabe
İşte, bu ebedî isyan ve ihtilal zeminini, onun hem de yatıştırılması en zor şartlar altında nisbî bir düzene sokmaya muvaffak olan, tek başına İkinci Abdülhamîd'dir. Yemen, Arabistan'ın ziraat bakımından en zengin ve bereketli yerlerinden biri, Abdülhamîd tarafından birinci derecede ehemmiyetli tutuluyordu.
Reklam
Yemen ve Akabe
Saf ve masum Anavatan çocuğunun; Adı Yemendir; Gülü çemendir; Giden gelmezmiş, Acep nedendir? Dediği isyanlar, kargaşalıklar, düzensizlikler, huzursuzluklar diyarı... Osmanlı Devletinin, İmparatorluğunu bir türlü merkezî idareye bağlayamayışının korkunç sembolü, Yemen...
Sultan Abdülhamîd Han'ın Donanma Siyaseti
Sultan Abdulhamîd Han çepeçevre denizle kuşatılmış bir imparatorluğun savunmasında donanmanın rolünü bilmiyor değildi. Fakat her yarım işin hiçten kötü olduğunu bildiği için «hep»i yapamayınca «hep» sanılan «hiç»in zararlarından korunmak ve «hep»in gününü beklemek istedi. Abdülhamîd'in donanma mevzuunda gösterdiği bu dâhice siyaset, İngilizlerin gözünden kaçmamış ve İngiltere'nin dünyaca meşhur Amirallik Dairesi, neşrettiği bir eserde, Abdülhamîd'in bu cephesini, en üstün anlayış olarak övmüştür. Garbın, hilesini yutturamadığı Abdülhamîd'i yine Garp takdir ediyor da biz yerin dibine geçiriyoruz. Buna, ahmaklıkla karışık alçaklık derler.
5 Nisan 1897 Yunanistan'a Harp İlanı..
Sultan Abdulhamîd Han, devrinin üç şanlı mareşalinden biri olan Gazi Ethem Paşa'yı başkumandanlığa getirmiş ve huzuruna davet ettiği Paşa'ya, kelimesi kelimesine şöyle demişti: «-Allah'ın inayeti ve Resulünün ruhaniyetiyle en kısa zamanda harbi kazanmaya mecbursunuz!» Paşa, ayakta bir nefer gibi dimdik, bu fermanı telâkki etmiş ve yalnız iki kelimeyle cevap vermişti. -İnşallah, Efendimiz!
Namık Kemal
Abdülhamîd'in tahta çıktığı günlerde Midhat Paşa ve Ziya Paşa'yla beraber vagon diye bağlanarak onun diktasiyle Mâbeyn'e sokulmayı gaye edindi. Emeline dilediği şekilde eremeyince de, hemen, diline, Arapça bir döviz doladı: -Bir şey üç olmayınca tamamlanmaz! Yani, Abdülâziz devrildi, peşinden Murad gitti, şimdi de sıra Abdülhamîd'e geldi. Demek istediği bu... Bunu haber alan Abdülhamîd'in, şu sözü söylediği rivayet olunuyor. -Beni, almaya alıştıkları bahşişlerden mi sanıyorlar ki, biri üçle tamamlamak istiyorlar?
141 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.