Bir yemek, yalnızca bir yiyecek değil, birçok şeyin toplamıdır. Bulunduğun yerin atmosferi, kiminle birlikte olduğun, yarattığınız anılar. Mükemmel bir yemekle ilgili bir araya gelmiş tüm doğru şeylerin toplamından doğan özel bir sıcaklık vardır.
- Ingilizler daha mı akıllı?
+ "Kesinlikle," dedi Sophie, dudakları seğirerek. "Biz, gelişmiş kaslar ve çekici görünümle birlikte biraz beyin de ararız."
Orada çok ince bir çizgi olması bana çok ilginç geliyor. Birbirinden ayrı yaşayamayan bir çift, nasıl oluyor da sonradan ayrılırken ekmek kızartma makinesini kimin alacağını tartışır duruma gelebiliyor?
Yine de onu sevmiştim, onunla kendimi aynı seviyede hissetmek için ondan bir şey çalmam gerekiyordu, yoksa ondan nefret ederdim. Bu nedenle onların o beyaz evine geldiğimizde, annesi bize kahvaltı hazırlarken babasının kitaplığından bir kitap çalıp kalın kumaş çantama tıktım ve veda edip, beni getirdiği için çok teşekkür ettim; burası onun olduğu kadar benim de ülkemdi. Ama değildi işte, kimsenin malı gibi görünmüyordu bu ülke; o, başkalarının hak iddialarına kayıtsız kalan uçsuz bucaksız kurumuş topraktı, o kadar.
Hayır, kütüp hane kurmak için değil, kitap, çalmaya değer tek şey olduğu için ve insan bir şey çalmak zorunda olduğu için; çalarak ya da dilenerek, bir şeyi karşılığını vermeden almış olmak için.