Sanatçı, ister istemez, dişçi ve berber salonlarında hiç hak etmediğini bildiği bir ünün kendi üstünde bir kimlik bırakacağını bilmek ve bunu hoş görmek zorundadır. Zamanımızda beğenilen bir yazar tanıdım. Adı hovardaya çıkmıştı : Her gece, içkili kadınlı cümbüşlerde, çıplak kadınlar, kirli pasaklı çapkınlar arasında yaşıyormuş. Peki ama, nasıl oluyor da bu adam, kitaplıklar dolusu yapıt vermiş, buna nerden vakit bulmuş, diye düşünmemiş kimse.
Vaha kompleksi yaşayan susamış bir adam-kadın, gerçekte gördüğü için değil,gereksinim duyduğu için su, palmiyeler, gölgelik alanlar gördüğünü sanır.Doyurulmayı bekleyen gereksinimler kimi zaman halüsinasyonlar doğurur:Susuzluk suyu hayal eder, aşka duyulan gereksinim de ideal bir erkek ya da kadını.Vaha kompleksi aslında bütünüyle yanılsama değildir: Çöldeki adam ufukta bir şey görür. Ama palmiyeler sararıp solmuş, su kuyusu kurumuş ve ortalık çekirgelerin istilasına uğramıştır.
"İmanlı ve bilgelere gelirdi hep vahiyler
Onlar ki geçip gitti, yandı onca peygamber
Uykulardan uyanıp, öyküler söylediler
Dinledi yoldaşları, ve uykuya döndüler. "