Bir kitap, saatlerce onunla konuşarak, sohbetinde zamanı unutarak sevilir. Hani uzun zaman ayrı kalınmış sevgiliye özlem duyuyormuş gibi; hani bizi irşat ve ihya hususunda kendisine muhtaç olduğumuz bir mürşide teslim olmuş gibi, hani yüzüne bakınca gönlümüzün aydınlandığı can dostlarımızı arıyormuş gibi; hani elimizden tutup bizi, bütün sıkıntılarımızı unutacağımız bir iklime götürecek rehberimize kavuşmuş gibi yüreklerimizi açtığımızda; evet işte o vakit bir kitabı gerçekten seviyoruz demektir.
Dil şuuru asla edebiyat demek değildir ki! Varsayalım öyle olsun, edebiyat yalnızca Türkçe öğretmenlerine mi lazımdır? Bir mühendis niçin kitap okumaz? Bir kasabın şiirden anlaması çok mu garip olur? Güzel deneme yazan bir marangozu ne zaman yetiştireceğiz?
İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız..