" Nasıl olmalı güzel insan, güzel Müslüman?" dediler. "Geldiği yere sürur ve neşe getirir, giderken de hüzün bırakır. Arkasından 'Ah nerede?' denir, özlenir, aranır."
"...Anlıyorumki hiçlik yoktur.
Elimizin altındakiler değişip duruyor
Dokunup sevdiklerimizi götürüp
Beş on kürek toprağın altına bırakıyoruz,
Geçirdiğimiz zamanlar
Bir elbise gibi sırtımızda duruyor..."
”Ne de olsa ihtiyacımız olan bütün kitaplar elimizde olsa bile, en yüksek uçurumu bulup atlamakta ısrar ediyoruz. Fakat bir molaya ihtiyacımız var. Bizim bilgiye ihtiyacımız var. Belki bin yıl içinde atlamak için daha küçük uçurumlar seçeriz.”
"Öfkelerimi de saklıyorum.Kudüs sokaklarından kalma öfkelerim var. Bir kadının tülbentine dizi dizi işleyip de, kimsenin yüzüne söyleyemediği öfkeleri gibi."
"Zaten öylesine büyük bir gürültünün içine hapsolduk ki, anlatabilmeyi başardığınız birkaç şey de gürültünün içinde kaybolup gidiyor. Alelacele koşarken birbirine bir şeyler söylemeye çalışan insanlar gibiyiz."
"Konuştuğum bir çok şeyi iş olsun diye konuşuyorum.
Başka yerlerdeyim aslında.
Paramparçayım.
İyi değilim.
Hiçbir şeyim olmadığını söylerken doğru söylemiyorum.
Aslında iyi değilim."