Dante'nin Shakespeare'i okuyamadığı, İsa'nın Muhammed'e sarılamadığı, Büyük İskender'in Napolyon'a karşı savaşamadığı, Da Vinci'nin Diana'yı resmedemediği bir dünya. Zamanın kalın duvarları arasına sıkışan mükemmel insanlar. Zamanın bu aksaklığı tekamülümüze de sirayet eder. Mükemmel insanların bir arada yaşadığı kusursuz bir zamanı düşünün.
Ve şimdi tüm bunların kusursuz karşıtını.
Yeni binyıla hoş geldiniz...
Her yazgı gerçekte tek bir an içerir; insanın kim olduğunu anladığı an. Yazgının içindeki tüm mekanlar, zamanlar, insanlar ve hadiseler, bu an uğruna yaşarlar.
Bırakın politikacılar istediklerini söylesinler. Artık insanlar hiçbir şeye inanmıyorlar. Tanrı'ya inanmaktan vazgeçtikten sonra birbirlerine inanmaya başladılar. Ondan vazgeçmeleri her şeyden kısa sürdü ve artık kendilerine bile inanmaz hale geldiler.
Bazen düşünüyorum, ne garip mahluklarız? Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikayet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?