“Gerçek yaşamda birçok şeyleri anlamadan, sorgulamadan yaşadığımız gibi, Kumru da, televizyon izlediği kişilerle sorgulamadan, dolayısıyla anlamadan kaynaşınca, onları gerçekten anladığını sanıyordu.”
“Reklamlar dıbıktı, haberler dıbıktı, diziler dıbıktı, şarkılar, oyunlar, hepsi, hepsi dıbıktı. Milleti oyuna getirmek, kandırıp aldatmak için çıkarmışlardı bu televizyonu, bu televizyon da dıbıktı. “
Kumru ile Kumru Tahsin Yücel ile tanışma kitabım oldu. Onunla Gökdelen ile tanışmakta niyetim ama bu kitabına imiş nasip.
Kumru ölmüş ablasının ismi ile yaşamına devam eder, bir köyde doğmuştur,babası kunduracıdır ve fakirdirler abisi evlensin diye onu istemeye gelen Pehlivan’a verir babası onu.Kocası ile hiç bilmediği koca İstanbul’a gelir Kumru bir kapıcı dairesine..
Kumru, insanoğlunun ne kadar doyumsuz olduğunun kanıtıdır. Hiçbir şeyi yokken çalışıp kendi emeği ile bir buzdolabı alması ile başlar her şey, daha sonra okumayı öğrenir, ehliyetini alır, arabası olur bitmek bilmeyen istekler ama elde ettiği her şeyin sonunda da asla mutlu olmayan Kumru.. İçindeki hasreti, kırgınlıkları,eksiklikleri elde ettiği hiç bir şeye rağmen dindiremez Kumru..
Dili sade ve konuşmaları şiveleri ile anlatan güzel bir eser olmuş.. Ama Kumru’nun bazı eşyalara aşırı derece de tutkusu çok fazla uzatılarak anlatması beni sıktı biraz.. İnsanlığı doyumsuzluk ve tatminsizlik bitirecek ve asla mutlu olamamak… Oysaki yüksekler gözümüz olacağına elimizdekilerin kıymetini bilsek aza kanat etsek yeterli idi.. Bakarak, görerek hissederek yaşasak ya..
Kumru ile KumruTahsin Yücel · Can Yayınları · 20231,488 okunma
“Ama o ünlü deyişte söylendiği gibi, biz bu kadar hızlı giderken ruhlarımız arkada kalıyor. İlahî sanatın güzelliğini temaşa etmek insanı bir varoluş bilincine götürür, insana ve varlığa ihtiramla davranmak, bu dünyaya kök sağlamayacağımızın bilgisinden neşet eder.”