Yokluğunda, bir gökyüzüydü yüzün.
Gülümserken dudağının kenarında çıkan gamzen gibi
Huzurdu gökyüzüm.
Ah, ağlayışlarım yağmur yağar gibi düşüyordu yeryüzüne...
Gökyüzü, masmavi bir denizin sıcaklığı...
Kapkaranlık bir gölgenin ardından çıkan Güneş gibiydi.
Derim ya hep.
Sen bir gölgeysen eğer
Çıkardı aydınlığa sevgimiz.
Yol yordam bilmeyen bir
"Yanağıma bir öpücük kondurmana hayır demezmiş gibi görünüyordum."
"Evet," diye yanıtladı. "Hiç kimse arada bir yanağına kondurulan bir öpücüğe hayır demez. Ayrıca, şaşırdığın da yüzünde oluşan ifade tek kelimeyle tapılası."
Yanağıma dokunmak için elimi yüzüme götürüyordum ki tam bir aptal gibi görünmeyeyim diye son anda kendime hâkim oldum. "Çok tuhafsın."
"Tuhaflığımdan hoşlandığını sanıyordum."
Bu acı ölüm değildi, düşünceydi, sersemleyen bilincinde dalgalanan düşünceydi. Ölüm acıtmazdı. O yaşamdı, yaşamın acıları, bu korkunç boğulma duygusu, hu yaşamın ona uygulayabileceği son darbeydi.