Sinan ÇAM
@Sinanncam
İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı
Önlisans
Eskişehir
Eskişehir
72 okur puanı
Temmuz 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Kadınlar Ülkesi
Kadınlar ülkesinin zarif, akıllı ve güçlü kadınları... Bilimkurgu kitapları arasında eşsiz bir yeri var şüphesiz. Ataerkil topluma karşı yazılmış, toplumsal cinsiyet rollerini hicv eden ve kültüründen sanatına, ekonomisinden inançlarına pek çok konuda kendi yaşadığımız dünya ile Kadınlar Ülkesini karşılaştıracağımız düşündürücü aynı zamanda güldürü seviyesi yüksek benzersiz bir ütopya... Kadın ve erkek cinsiyetlerinin üzerine yıkılan toplumsal rollerin var oluş biçimini anlamamızı, anlanlandırmamızı ve sorgulamamızı sağlayan bir eser olmuş. Çok kısa bir sürede inanılmaz keyif alarak okudum kitabı. Sizin de elinizden bırakamayacağınız bir eser. Keyifli okumalar... 
Kadınlar Ülkesi 
Charlotte Perkins Gilman
Ayaktakımı Arasında
Maksim Gorki’nin 19. yüzyılda Rusya’da yaşanan ekonomik kriz zamanında yazmış olduğu gerçekçi ve bir o kadar da evrensel olan kitabı...
Maddi ve manevi yönden dibe vuran insanların yaşama ya da var olma savaşı...
Kitap oyun türüyle yazılmış, mevcut durum ve yaşanılanlar düşünülünce kitaptaki karakterlerin isim ve özellikleri üzerinde fazla durulmamış zira her şeyini kaybeden insanlar için bunlar birer fazlalık.
Bir çok kesimden insanın (köylü ve işçi) bir arada yaşadıkları döneme odaklanan ve farklı dünya görüşünde olan karakterlerin çatışmalarını irdeleyen yazarımız; bu çatışmaları gördüğü gerçeklere dayandırır.
Toplum, hayalet bir sınıf yaratmıştır ve onları dibe doğru itmeye devam etmiştir.
Gerçekten etkileyici güzel bir kitaptı oyun okumayı sevdiğimden çok kısa sürede okumayı tamamladım. Umarım siz de beğenirsiniz. Keyifli okumalar. 
Ayaktakımı Arasında 
Maksim Gorki
Gömülü Şamdan
Bir arayışın hikayesi...
Süleyman’ın tapınağından çıkan Musa’ ya ait olan yedi kollu şamdan Menora..
Evet severek, keyifle okuduğum Stefan Zweig’ın bir eseri daha Gömülü Şamdan. Baştan sona bir çırpıda okuyabileceğiniz bir eser. İtiraf etmek isterim ki finalini aynı Zweig gibi düşündüm. (Bu da beni en sevdiğim yazar gibi düşünme lütfuna eriştirdi en azından böyle düşünmek istiyorum :) ) Beklediğim bir sondu ama dediğim gibi başından sonuna anlatılan olaylar o kadar iyi betimlenilmiş ki ben orada o anları yaşadığımı hissettim.
Başta da dedim ya bir arayışın hikayesi umarım hayatınızda eksik olanları bulacağınız bir yolculuğa çıkarsınız sizde ve belki de ulaşmaktan çok o yolun güzelliği sizi sarhoş eder...
Naçizane, kendimi kaybettiğim bir gün çıktığım yolda, yazmış olduğum küçük şiirimle bitireyim sözlerimi.
YOL
Yol muydu güzel olan
Yoksa varmak mı sonuna ?
Ne yoldu güzel olan, ne sondu
Çıkmakdı o yola asıl olan.
Çünkü ne yolu bilebilir insan
Ne sonu.
Sevgilerimle. Keyifli okumalar.
Gömülü Şamdan 
Stefan Zweig
Okur Takip Önerileri
Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi
Yaşlı bir adam olarak dünyaya gelip zamanla gençleşmek... Daha önce hiç böyle düşünmemiştim aslında :) gördüğümüz çoğu şeyi doğru kabul edip üzerinde düşünmüyoruz. Tabii işin doğası gereği bir çok doğru var ama yazarımız daha fazlasını yapıp bu doğrularla yetinmiyor ve fazlasını hayal ediyor ve işi tersinden düşünme cesareti gösteriyor. İşte bu fikir yazarımız F. Scott Fitzgerald’ı büyülüyormuş adeta.
Eee tabi Mark Twain gibi bir esin kaynağı oluncada zira kendisi şöyle demiş. “Hayatın en iyi kısmının başta, en kötü kısmının da sonda olması ne yazık.” Bu sözden sonra da aklındaki fikrini hayata geçirme düşüncesi almış yazarımızı ve bu küçük ama düşündürücü okurken keyif veren bir eser haline getirmiş kitabını.
Ben çok keyif alarak okudum içinde bulunduğu absürt durumu anlamaya çalışan kitabımızın kahramanı Benjamin gibi bu olay nerede son bulacak derken bir çırpıda bitiverdi. Okunmaya değer buluyorum. İyi okumalar.
Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi 
F. Scott Fitzgerald
Benjamin Button'ın Tuhaf HikayesiF. Scott Fitzgerald · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202021,5bin okunma
Kağnı
Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri Sabahattin Ali...
Şu ana kadar okuduğum kitapların hiçbirinden mutsuz olmadım. Çünkü Sabahattin Ali’yi anlamak yaşadığımız yeri anlamak demek, anadoluyu anadolu insanını bizim toprakları anlamak demek, mücadele demek, sevgi demek aşk demek.
Dünya edebiyatıyla aynı oranda Türk edebiyatı klasiklerini de özellikle okumaya gayret gösteriyorum ve Sabahattin Ali’nin benim için yeri apayrı.
Kitabı incelemeye geçicek olursak içinde 13 tane birbirinden güzel hikaye bulunan kitabımız açık ve sade anlatımıyla dikkat çekiyor.
Keyifle okuyacağınız bir kitap.
Sevgiyle ve kitapla kalın... 
Kağnı 
Sabahattin Ali
Noel’de Cinayet
Agatha Christie... Dünyada kitapları en fazla çevrilen yegane yazar... Bir yazar düşünün sürekli kitapları çevrilen, bununla yetinmeyip beyaz perde de sıklıkla romanlarının uyarlamasının izlenmesi ve daha niceleri.
Kendine has tarzıyla polisiye romanların baş yazarı olarak nitelendirebileceğimiz yazarımız, şahane eserleriyle adeta bize bir sinema filmi izletiyor kitaplarında.
Soluksuz okuyacağınız, her geçen an binlerce tahminde bulunduğunuz ama yine bilemediğiniz, sürükleyiciliği hiç bitmeyen bir kitap olmuş.
Elinizden hiç düşürmeyeceğiniz, bir kitap sizleri bekliyor.
Kesinlikle tavsiye bir kitaptır. Mutlaka okuyun derim.
Kitapla ve sevgiyle kalın. 
Noel'de Cinayet 
Agatha Christie
Kadınlar Mektebi
Moliere... Kitaplarını büyük bir zevkle okuduğum yegane yazarlardandır.
Bu oyun türünde yazılmış eserde Moliere, kadın erkek ilişkilerine, doğru eş seçimine, aşk ve gençlik gibi konulara atıflarda bulunur.
Keyifle okunacak bir eser olmuş. Ben sevdim, tabi bu eseri günümüzde sevmeyenler olabilir keza o dönemlerde beğenmeyenler mevcutmuş çünkü...
“Kadınlar Mektebi” temsillerinden memnun olmayan ‘Le Feuillade’ isminde kibar şahsiyetlerinden birinin, Moliere’i Versailles Sarayı’nın koridorlarından birinde kulaklarından yakalayıp hakaret etmesi, ne yazık ki gerçek bir olaydır.
Moliere gibi büyük bir yazarın halkı güldüren, eğlendiren ve aynı zamanda düşündüren bir yazar olması tabi toplumda onu kendince küçük görüp aşağılamak isteyen insanlarla doluymuş. Ama bu gülünç olayları yaşatan saldırganları bile enselerinden yakalayıp halkın önüne atmayı bilmiş.
Moilere gibi toplumun, halkın nabzını tutmayı bilen gözlem yeteneği gelişmiş eşsiz yazarlar dönemlerinin aydın yüzleridir.
Bu yüzlere her zaman olduğu gibi bu zamanlarda da çok ihtiyacımız var !
Bu yüzden okumaya, okutmaya, geleceğe umut dolu bakmaya, bildiğimiz yoldan şaşmamaya devam edeceğiz.
Kitapla kalın. Sevgiyle...
Kadınlar Mektebi 
Molière
Vişne Bahçesi
Dengelerin değiştiği köleliğin kaldırıldığı burjuvazinin yükselişe geçtiği bir dönemde işlenmiş oyun türünde yazılmış bir eser Vişne Bahçesi...
Aristokrat bir ailenin yeni kurulan düzende ekonomik, sosyal, sınıfsal, toplumsal düzeyde varoluşlarını sürdürebilmek için içinde bulundukları durumla yüzleşmelerini konu alıyor.
Her ne kadar Çehov eserinden bahsederken türünün komedi olduğunu vurgulasada bana hissettiği şey kesinlikle bir trajedi idi... “Ne de olsa içten başlamayan değişimler ölümcüldür...” Bu sebeple çevre şartlarının değişmesi, ailenin bu duruma ayak uydurmaya çalışması nitekim bu güç karşısında dayanamayıp kelimenin tam anlamıyla başka yerlere savrulmasıyla ölümcül olan son onlar için kaçınılmaz bir hal alıyor.
Çehov’un Rus halkını müthiş gözlem yeteneğiyle anlatması ise özellikle altı çizilmesi gereken başka bir husus.
Çeviri oldukça başarılı keyifli vakit geçirmek isteyenler için ideal bir kitap beklentinizi çok yukarıda tutmadan kısa klasikler dizesinde okunması gerekenler arasında bulanan bir kitap. Size de keyifli okumalar dilerim. 
Vişne Bahçesi 
Anton Çehov
Cemile
Fransız şair Louis Aragon’un takdim ettiği şekilde”Dünyanın en güzel aşk hikayesi” Cemile...
176 farklı dilde çevirili yapılan Cengiz Aytmatov’un aşk dolu, tutku dolu, saf dildeki aşkı anlattığı hikayesi Cemile...
Bizim toprakların buraların hikayesini anlatmış Aytmatov her karışında, mücadele, azim, yokluk, dostluk ve aşk...
Küçük bir çocuğun gözünden bozkırı, vatanı, aşkı, töreyi, umudu yegane bir beceriyle okuyucuna sunan duygu tablosudur Cemile.
Bizim toprakların insanını anlatan (Cemile, Danyar, Sadık ve Seyit.. ) bir öyküdür Cemile.
Her satırında yurt mücadelesini, sevgiyi, vatanı, toprağı, türküleri, doğayı içimizden biri gibi anlatmış.
Bütün bu unsurların harmanlandığı hepsinin incelikle işlendiği bir eser olmuş.
Ben oldukça etkilenerek okudum.
Her ne açıdan bakarsanız bakın hikayede bir yerdesiniz kimi zaman Cemile, kimi zaman Danyar kimi zaman Sadık...
1963 yılında yayınlanmasına karşın evrensel normlarla günümüze ulaşan etkisini hiç yitirmeyen bir öykü olmuş.
Kesinlikle tavsiye bir kitaptır. Kitapla kalın. 
Cemile 
Cengiz Aytmatov
İvan ilyiç’in Ölümü
Kısa klasikler serisinden “İvan İlyiç’in Ölümü”
Doğumdan mutlak sona İvan’ın gözünden bir tasvir... Hayatını daima gerektiği gibi yaşamaya özen gösteren bunun için ikili ilişkilerini, çevresini, işini ve kurduğu bağlantıları düzenli bir yaşam stili haline getiren bir adamın yaşamı anlatılmış. Yaşam ile ölüm umut ve umutsuzluk gibi zıt kavramları işlemesi ve bunlardan yola çıkarak asıl varlığı tartışmalı bir hale getirmesiyle aslında kısacık olan hayatımızı sorgulamaya iten bir eser olmuş.
Konu bir bütünlük dahilinde oluşturulmuş ara vermeden okursanız konudan kopma yaşanmayacağı kanaatindeyim. Kısacık bir zamanda bitirilecek şahane eser. Keyifli okumalar... 
İvan İlyiç'in Ölümü 
Lev Tolstoy
Kızıl
“Kendimi perişan hissediyorum, hasta gibiyim, sakat gibiyim, çünkü herkesten çok farklıyım, gitgide daha kötü, daha değersiz, daha gereksiz olduğumu gözyaşları içinde hissediyorum, ben...”
İncelemeye geçmeden önce kitabın ana duygusunu, konusunu ve temasını çok güzel özetleyen bir cümleyle karakterin yaşadığı yoğun duyguları yazarak başlamak istiyorum.
Novella tarzında yazılan “Kızıl” adlı eser çok naif, kırılgan genç bir adamın -çocuksu bir genç adamın- başka bir ülkede yalnızlıkla nasıl mücadele edişini, buradan çıkarak yaşamda var olma savaşını anlatan bir eser.
“Dünya hassas kalpler için cehennem.” cümlesini aklıma getirdi bu eser.
Hepimizin kendinden bir parça bulabileceği, evrensel normlara göre yazılan bir novella.
Stefan Zweig’ın tüm yazdıklarını severek ve beğenerek okuduğum için bu eserinide sevdim.
Sizinde severek okuyacağınızdan şüphem yok.
Keyifli okumalar.
Kızıl Stefan Zweig
Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor
Stefan Zweig’ın içerisinde 3 adet menkıbesinin (dini öykü) bulunduğu, kitabındaki karakterlerin çıktıkları yolda “Tanrı,savaş,barış,güç,iktidar” gibi kavramlarla birlikte hayatlarının amaçlarını bulabilme mücadelesini anlatan yegane güzellikte bir eser.
O kadar değinilecek husus var ki, neresini anlatsam diğer kısmı eksik kalacakmış gibi hissediyorum.
İçerisinde yukarıda da belirttiğim gibi 3 kısa öykü bulunuyor. İlki kitaba isminide veren Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor, ikincisi Üçüncü Güvercinin Hikayesi ve son olarak da Ölümsüz Kardeşin Gözleri...
Üçü de ayrı güzellikte, betimlemeleri oldukça etkileyici.
Değinmeden geçenmeyeceğim çevirmenimiz Gülperi Sert muazzam bir iş çıkarmış.
Sade, yalın bir dili var okurken hiç yorulmuyorsunuz. 1-2 saat içirisinde okunacak ama üzerine fazlasıyla düşüneceğiniz-miz bir kitap...
Herkesin kendini bulabildiği yolculuklara çıkması dileğiyle...
Keyifli okumalar.
Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor Stefan Zweig
Zacharius Usta
Jules Verne’in 1854 de yayımladığı fantastik öyküsü...
“Tanrı sonsuzluğu yarattıysa, kendisi de zamanı yaratmıştır.”
Böyle diyordu Jules Verne, kitabındaki kendini kibre kaptırmış ruhunu arayan zavallı ustası için...
Kısa klasikler olarak raflardaki yerini alan bu eserin ana teması bilimle, manevi değerlerin örtüşmediği bir yerde çöküşün olması kaçınılmazdır diyebiliriz.
Kitapta yer alan gerek betimlemeler olsun gerekse teması olsun özgün ve evrensel birer nitelik kazandırmış kitabımıza. Buda okuyucuyu çeken, ilgi uyandıran, sonu için meraklandıran bir esere dönüştürmüş kitabımızı...
Haliyle bize de keyifle okumak düşüyor.
Zacharius Usta 
Jules Verne
Kara Keşiş
İncelemeye geçmeden hemen önce Kara Keşiş’i övgüye layık gören Tolstoy’dan bahsetmemek olmaz elbet.
Tolstoy gibi bir ismin kıvançla bu eserden bahsetmesi okuyucuya geçen duygunun, tasvir edilen betimlemelerin ne kadar güçlü ve çekici olduğunu doğrular nitelikte adeta.
Bu kısacık öyküde bahsedilen megolamaninin ne denli tehlikeli bir hastalık olduğu sonuçlarının nereye varacağı dahilik ile delilik arasındaki o ince çizgi tefekkür ile anlatılmış başarılı bir eser haline dönüşmüş.
Çok dengeli güzel bir çeviri olmuş elbet takdire değer.
Kısacık bir zaman diliminde bitirebileceğiniz ve bitirdiğinizde bu dünyada sadece bir toz tanesimiyiz yoksa çok daha farklı bir anlam mı taşıyoruz, kendimize çok fazla mı anlam yüklüyoruz... kısacası var oluş amacımız aslında ne ve biz niye varız deli miyiz dahi mi yoksa hiç bir şey mi ? Bunları sorgulatan bir eser olmuş.
Keyifle okuyacağınız bir eser olmuş kanaatimce.
Keyifli okumalar. 
Kara Keşiş Anton Çehov
