Seni olduğun gibi sevdim, tüm günahların ve arızalarınla. Uzaktan sevmenin en güzel yanı da bu zaten. Kimseyi değiştirmeye kalkmıyorsun. Her şeyi olduğu gibi kabulleniyorsun. Aynı gök kubbenin altında yaşadığımızı bilmek yetiyor bana. Başımızı kaldırdığımızda gördüğümüz sema aynı, yıldızlar aynı, dolunay aynı. Bunu bilmek yetiyor bana. Uzaktan sevmek daha güzeldir bazen. Ne incitir, ne acıtır, ne yaralar, ne kanatır. Gözlerinle görmediğin ama sesini duyduğun, varlığıyla huzur bulduğun bir denizin yakınında yürümek gibidir böyle sevmek… uzaktan sevmek en güzelidir bazen.
İnsan ki eşrefi mahlûkattır, içindeki semavi özü keşfetmekle yükümlüdür. Çıkacaksın yollara, kendine doğru git gidebildiğin kadar. Keşif boynumuzun borcudur , kendimizi keşfetmek, aşkı keşfetmek , dünyayı keşfetmek, ötekini keşfetmek…
Kaç hayat yaşayınca yorulur insan? Kaç seneden sonra yaşlı, kaç hezimetten sonra bezgin, kaç sevdadan sonra kalpsiz, kaç kelimeden sonra lal olur kişi?
En büyük hatam insanlardan cümlelerimi bitirmelerini beklemekti. Hayatımın belli bir dönemine kadar hep böyle yaptım zaten. Gözlerinin içine baktım beni bilsinler diye ama sonra anladım ki böylesine insanlar yoktu. Olsalar bile kitap okumuyorlardı. Kimseyi tanımıyorlardı.
Hissedilerek söylenenler yalnız gelmezler. Önlerinde ve arkalarında bir sürü anlamsız cümle olur. Önemli olan hepsini elekten geçirip doğru olanları bulmaktır. Geriye sadece hareketler kalır. Davranışlar. Harcanan kelimeler dışında kalan her şeydir, insanlık denilen yaratıklar tarihi. Söylenmeyen her şeydir . Akıllarda uçuşan bütün kavramlardır. Dile getirilemeyen nefretten büyüğü yoktur. Dile getirilemeyen aşk gibisi yoktur.