Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sueda Nur

Es-Semi
"Bir "sıfatı kemal" olan işitme kuvvetinden insanda -velev ki- bir zerre olsun bulunduğu için yine bir kıymeti vardır. Fakat bu kıymet, onun mutlak kemale bir kılavuz olmasındandır. Onunla asıl kemale erilir. Eğer bizde bu kadarcık olsun işitme sıfatı bulunmasaydı daha doğrusu Allahu Teälä kendi kemal sıfatını bize sezdirmek için bizde bu sıfatın izlerini, nişanlarını yaratmış olmasaydı Allahu Teälä'nın Semi sıfatını anlamak için hiçbir yol bulamazdik da bu "sıfatı ilahiyye" bize kapalı kalırdı. Bizdeki işitme kuvvetinin kıymeti bu "sıfat-ı ilâhiyyeye" tercüman olmasından ve O'nu bize öğretmiş bulunmasından ötürüdür. İşte bizim "Kemalāt" dediğimiz sıfatların hepsinin de mahiyeti budur."
Reklam
Ümit Etmek
Ümmetin kötü bir hâlde olduğunu ve daha da kötü zamanların geleceğini düşündüğümüzde Allah'ın (cc) Kur'ân'da inananlara verdiği sözleri hatırlamak gerekir. Allah (cc) söz verdiğinde benim gözlerimle gördüğümün bir kıymeti yoktur. Kalbimle gördüğüm, gözlerimle gördüğüme ağır basar. "Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer gerçekten inanırsanız, en üst mevkide olacaksınız!" (Âl-i Imran, 139)
Gök cisimlerinin, varlıklarını koruyup değişmeden uzun süre kalabilmeleri de Allah'ın hikmetlerindendir. Tüm bunlar, insanın düşünerek kendi tasarrufunun bu gök cisimlerinde olmadığını bilmesi ve ibret almasi için kâfidir. Eğer gök cisimlerinde bir değişiklik ve düzensizlik olsaydı, bu durum yeryüzüne de tesir ederdi. Zira yeryüzünün dengesi gökyüzünün dengesi ile irtibatlıdır. Bu düzen Allah'ın kudretine muhtaçtır. Zira gökyüzünde herhangi bir kaos veya intizamsizlık olmuyor. Âlemin düzenli işlemesi ve fayda verici olması için sistemin muntazam olması gerekir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Eski İstanbul mahallelerinde dolaşıp da zamanı duymamak, onun tılsımlı kuyusuna düşmemek imkânsızdı. Bu elle dokunulacak kadar kesif, ruhani renklere bürünmüş, her karşılaştığım bir rahmaniliğin sınırlarına kadar götüren, en basit şeylere bir içlenme, bir "mağfiret" edası veren, dua ve tevekkül yüklü, dünya ile ahiretin arasında aralık bir kapı gibi duran garip bir zamandı."
Bilgisiz adamın "Ya Rabbi!" demesine izin yoktur! Zarara, ziyana uğrayınca Allah'a sızlanmasın diye ağzında da kilit var, gönlünde de. Ağzı da bağlı, gönlü de. Firavun'a yüzlerce mal, mülk verdi, o da nihayet ululuk, büyüklük davasına girişti. O kötü yaradılışlı, Hakk'a sızlanmasın diye ömründe baş ağrısı bile görmedi.
Reklam
İrlandalı düşünür Clive Staples Lewis; "Eğer kalplerine gerçek anlamda bakmayı öğrenirlerse, insanların çoğunluğu, şiddetli bir şekilde arzu ettikleri şeyin bu dünyada olmadığını anlayacaklardır. Öyle bir hasrettir ki bu, hiçbir evlilik, hiçbir seyahat, hiçbir eğitim gerçek anlamda onu tatmin edemez. Bunu söylerken başarısız evlilikleri, tatilleri ve eğitimleri kastetmiyorum. Olması mümkün en başarılılarımı kastediyorum. Eğer kendimde, bu dünyadakı hiçbir deneyimin tatmin edemediği bir arzu tespit edersem, bunun en muhtemel açıklaması, bu arzunun başka bir dünya için yaratılmış olduğudur. Eğer dünyevi hazların hiçbiri onu tatmin edemezse; bu, dünyanın bir hile olduğunu göstermez. Şunu gösterir ki, dünyadaki hazlar onu tatmin için değildir, fakat onu açığa çıkarmak içindir Giderilemese dahi açığa çıkmalıdır ki, gerçek arayışının tespitini yapabilsin. Durum bu olduğu için, bir yandan bu dünyevi nimetleri hiçbir zaman küçük görmemeli ve şükürsüzlük etmemeliyim, diğer yandan bunları, bir kopyası, yankısı, serabı oldukları şeyle karıştırma yanılgısına düşmemeliyim. Gerçek vatanım için bana verilmiş arzuyu muhafaza etmeliyim, o vatan ki, ölmeden ona kavuşamam..."
Sayfa 280Kitabı okudu
"Lekad halakna'l-insane fî ahsen-i takvim"
Kur'an, insanı, "Lekad halakna'l-insane fî ahsen-i takvim" sırrında abideleştirip ubudiyet şartına bağlı olarak âlâ-yı illiyyine yükseltmiş. İslam insana, meleklerin de üzerinde bir makam vermiş... Bir de Avrupa felsefesinin insan tarifi var. Buna göre insan, düşünen bir hayvandır. Yani Avrupa felsefesinin insana layık gördüğü yer, hayvanların sadece bir kaç basamak yukarısı...
Sayfa 119Kitabı okudu
Hayır ve Şer
"Alemde hiçbir zehir yahut şeker yoktur ki birine ayak, öbürüne ayak bağı olmasın! Evet... Birine ayak olur, öbürüne bukağı. Birisine zehirdir, öbürüne şeker gibi tatlı! Yılanın zehri, yılana hayattır, insanaysa ölüm! Deniz mahluklarına deniz, bağ, bahçe gibidir... Fakat karada yaşayanlara ölümdür! Bu nispeti birden tuttur da böylece bine kadar saya dur!" (Mesnevi, Cilt 4).
Sayfa 253Kitabı okudu
Hamle et ve diril dostum!
Sana sesleniyorum, "tek kişi"! Senin gibi te kişileri düşünmeni rica ediyorum. Bugünkü medeniyet tek kişilerin gayreti, himmeti, X fedakârlığı sayesinde kuruldu. Düşünelim birlikte... Süleyman Paşa "Başkaları geçsin" diyerek salla Rumeli'ne geçmeseydi, zaman içinde Rumeli fethedilemez, 1453'de İstanbul alınamazdı. Ulubatlı Hasan, "Başkaları ölsün" deseydi bayrak burçlara çıkmaz, bir şehidin mübarek kanında Feth-i Mübin abideleşemezdi. Genç Osman "Bir benden ne çıkar?" tereddüdüyle elini, kolunu bağlasaydı, ordu Bağdat'a giremezdi. Yüzlerce örnek... Tek kişiler yan yana, arka arkaya dizildiğinde binler, hatta milyonlar mevcutlu büyük bir ordu oluyor Sen de tek kişisin, ben de. Ama, aynı mefkurenin, aynı düşüncenin, aynı idealin ve düşüncenin etrafında buluşunca, iki ediyoruz. Sonra iki yüz, iki bin, iki milyon oluyoruz. Üç "bir" yan yana geldikte yüz on bir etmesi gibi tıpkı.
Sayfa 110 - PanamaKitabı okudu
tefekkür
"Tefekkür kalp işidir, ibadet ise azaların işidir. Kalp diğer azalardan şerefli olduğu için Kalbin ameli doha önemli kabul edilmiş, tıpkı amellerin niyetlere bağlı olması gibi."
Reklam
Tövbe
Tövbe her daim gafletten, nisyandan insanı hem bedenen hem ruhen muhafaza eder ve günahlarla arana mesafe koyarsın. Gaflet olmayan kalpte huzur zuhur eder, huzur ise daima Allah ile beraber olma hâlidir. Tövbe mazi için pişmanlık, an için hâlimizi ıslah, gelecek için de azim ve kararlılığa sebep olur.
İnsanın öz vatanı olan cenneti özlemesi "Ruh Allah'ın emrindedir." ayetince kul hangi günaha bulaşırsa bulaşsın ruh daima ilk yaradılış anını özler asla unutmaz vaadini. Bu yüzden kul dünyada daima Rabbini özler. İşte o özlem bazen çok ağır basar ve keder hüzün olarak kalpte peyda olur. Kul bunun idrakinde olursa kalbinde biriken kederden şikâyetçi olmaz asla. Sabırla dünya hayatının bitmesini bekler ve Rabbini özleyen ruha Rabbine ibadet ettirerek hasretine bir muştuyu fısıldar. İşte o muştunun adı ölümdür.
Oysa, öldükten sonra ne böyle bir umut ve ne de bir teselli vardır. Çünkü ölüm artık tüm teselli yollarını tıkamıştır, umutsuzluk baş göstermiştir.
Ölüm
"Kesin olarak şu husus anlaşılıyor ki, ölümünden sonra kulu çok büyük bir azab veya oldukça büyük bir ödül beklemektedir. Burada gerekli olan ve akıllı bir kimsenin yapması gereken şey, kendisini buna hazırlamasıdır."
"Sakın yazma elinle başkaca hiçbir şey; Kıyamet gününde seni mutlu kılacak olandan başka şey."
49 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.