Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tuğba Aydın

“Yaşam bizim dışımızdadır, biz olmasak da akar kendi başına.”
Sayfa 561 - Başkomiser Nevzat
Reklam
“Oysa insanlar eşit değildir. Güçlüler ve zayıflar vardır ve hayat bunlar arasındaki mücadeleden ibarettir. Sen güçlüler arasındaki yerini almalısın. Sen servet sahibi bir insansın ve ona göre davranman gerekir. Eşitlik, dostluk, demokrasi. Bunlar hep zayıfların uydurduğu saçmalıklar. Çünkü onların yaşayabilmek için bu gibi kavramlara ihtiyacı var. Güçlünün ise bir tek isteği vardır: Daha fazla güç!”
Başkan
“Hayattan öğrendiğim bir şey var. Her yerde kötülük çok kuvvetli ve çok zor yeniliyor. İyilik daha zayıf kalıyor.”
Lara

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Unutmayın ki namus, ahlaksız göze karşı kullanılan kalkandır. Ve o ahlaksız göz ortadan kalktığında nedir namus, zihne vurulan bir pranga, bir artıktan başka?”
Sayfa 30 - Ermiş
“Sınıfa baktı Fred, binlerce yıl önce anlatılan hikayeyi öylesine bir dikkatle dinliyorlardı ki çocukların öğrenmek bilmez yaramazlar olduğunu söyleyen kim varsa halt etmişti. Gerçeği öğrenmeye hazırdı insan, saçmalıkları bilgi diye yutturmak için eğitim adı altında uygulanan işkenceyi düşündü Fred, eğitimde birçok şey değiştirilmeliydi ve insanlık tarihi özellikle eğitime eklenmeliydi. Nerden geldiğimiz konusu sırlarla doluydu.”
Sayfa 156 - Fred Öğretmen
Reklam
“Yalnızdık, hatta bazılarımız yapayalnızdık. Koca koca toplumların, ailelerin içinde öyle yalnızdık ki sığınacak bir aşk bulmazsak sanki var olamayacaktık, çünkü aynı anda karşılıklı olarak düşünülmek, hissedilmek, merak edilmek, istenmek öylesine güçlü bir duygu kokteyliydi ki hayatın anlamı ipucu gibiydi..”
Sayfa 529
Gerçeklerin olduğu gibi anlatılabilmesi, üstelik bir okulun çatısı altında, resmen bir mucizeydi. Vatandaşlarını bir sermaye kapısı gibi gören devletler, bilgiyi herkesten kısıtlar olmuştu, halkın cahilliği hammadde gibi kullanılırken, bu topraklarda kurulan bu cumhuriyetin niyetinin ne olduğu, anlatılmasına izin verilen bilginin zenginliği çoçuklara sunulan derslerden belliydi. Devrimdi Cumhuriyet’in niyeti, bir insanlık devrimi... Sadece bu ülke vatandaşları değildi hedef, tüm insanlığa örnek olacak bir eğitim, yaşam ve kültür kurmak peşindeydi Cumhuriyetçiler, verdikleri eğitimden, olanı olduğu gibi anlatmaktaki gayretlerinden belliydi.
Sayfa 71
“Cumhuriyet böyle bir şey Selim abi, önemli önemsiz demeden herkesin düşündüğünü söylemesine izin veriyor. Fikrin özgürlüğü diyorlar buna. Devlette hep diyorlar ki siz öğretmensiniz, öğretmenler düşünmeli ve düşündüklerini hep söyleyebilmeli, çünkü bir çocuğun ilk öğrenmesi gereken şey düşünmek ve düşündüğünü söyleyebilmektir. Düşündüklerini söylemeye alışık olmayınca düşünmeyi de unutuyor insan.”
Sayfa 64 - Mustafa Fehmi Kubilay
“Toplumun ahlaka aykırı saydığı kitaplar topluma kendi ayıbını gösteren kitaplardır.”
Sayfa 268 - Lord Henry
Ah, gençliğiniz elinizdeyken değerini bilin! Günlerinizin altınlarını sıkıcı kişileri dinleyerek, ciğeri beş para etmeyenleri adam etmeye çalışarak boşa harcamayın; hayatınızı cahillere, adilere, kabalara adayarak yazık etmeyin. Yaşayın! İçinizdeki şahane ömrü sürün! Hiçbir şey boşa gitmesin. Her an yeni heyecanlar arayın. Hiçbir şeyden korkmayın...
Sayfa 36 - Lord Henry
Reklam
Herkese göre “mükemmel”di ama içi cam kırıklarıyla doluydu.
Sayfa 413 - Zehra
“Bana yar olmadın, başkasına da yar etmem seni Şehnazım” diyerek iki el ateş etmesine sebep olmuştu. 7.65’lik kurşunlardan biri Şehnaz’ın sağ göğsüne, öteki de bacağına saplanmıştı. Yani zamanında müdahale edilse ölümcül yaralar değildi ikisi de. Ne var ki Yusuf genç kadını dizine yatırmış, saçını okşayarak kan kaybından ölmesini beklemişti. Silah sesleri üzerine parka gelen polis memurlarına ise “Yaklaşmayın, ateş ederim” diyerek durdurmuştu. Polisler koşarak gelen mahalleliye engel olmuştu sadece. Gezi Parkı’nda, Okmeydanı’nda, Kızılay’da herhangi bir protesto gösterisinde hemen tabancasına davranıp ateş eden, göstericileri alnının ortasından vurmakta tereddüt etmeyen polis memurları ise Yusuf’u yaralamayı hiç düşünmeden öylece bekliyorlar, ona megafonla yumuşak sözler söyleyerek “Kardeşim” diye seslenerek silahını bırakması için ikna etmeye çalışıyorlardı. Ne de olsa onlar da erkekti; kadın ve namus meselelerini anlarlardı. Kim bilir ne kancıklık yapmıştı kadın da adamın sinirlerini bozmuştu böyle? Kabahat ölende mi, öldürende mi diye düşünmüşlerdi sigara dumanlarını içlerine çekip parka bakarken. O gün; Türkiye Cumhuriyeti’nde sadece 2014 yılındaki 294 kadın cinayetine bir tane daha eklenmişti.
Sayfa 289
Rahmetli babamın sözlerini anımsadım. “Hayatta güçlü olacaksın, çünkü gerçek yasa güçtür. Adil olmanın, haklı olmanın, ahlaklı olmanın, merhametli olmanın hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Kötüye kullanılsa bile, insanların önünde eğildiği tek değer güçtür.”
Sayfa 518 - Selim
“Kenan kendisi için yaşayan bir insandı. Katya’nın ısrarlarına rağmen ne sergiden ne de soruşturmadan vazgeçerdi. Belki de doğrusunu yapıyordu. Bize verilmiş bir tek yaşam vardı; bu armağanı, en yakınlarımız bile olsalar başkaları için harcamaya değer miydi?”
Sayfa 288 - Selim
62 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.