Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mahmut TOZKOPARAN

Mahmut TOZKOPARAN
@Tzkprn
Lisans Öğrencisi
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi
Balat/Fatih/İstanbul
11 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
Bütün Kur'an'ları yaksak bütün camileri yıksak avrupalının gözünde Osmanlıyız; Osmanlı, yani İslâm. Karanlık, tehlikeli, düşman bir yığın! Avrupa maddeciliğine rağmen Hristiyandır; Sağcısı ile solcusu ile Hristiyan. Hristiyan için tek düşman biziz. Haçlı ordularını bozgundan bozguna uğratan korkunç ve esrarlı kuvvet. Genç cüce, müselsel zilletler sonunda ihtiyar devin zaaflarını keşfeder; ahde vefa, civanmertlik, merhamet... Aşağıdan alır hulûs çakar yaltaklanır ve... nihayet alteder devi. Cenk meydanlarında değil, yatak odalarında kazanılan bir zafer. Zavallı Türk aydını... Batıl dostları alınmasın diye hazinelerini gizlemeye çalışır. Sonra unutur hazineleri olduğunu. Düşmanın putlarını takdis eder, hayranlıklarını benimser. Dev, papağanlaşır.
Sayfa 9 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bütün dertlerimiz bugün doğmadı... Her nesil, bir öncekinden faydalansa, bu kadar çok bocalamazdık.
Sayfa 60 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Fazla teferruata girmeden şurasını da işaret edeyim ki, saat kadar derin olmasa bile bu benimseme ve uyma keyfiyeti bütün eşyalarımızda vardır. Eski şapkalarımız, ayakkabılarımız, elbiselerimiz gün geçtikçe bizden bir parça olmazlar mı? Onları sık sık değiştirmek isteyişimiz de bu yüzden değil midir? Yeni bir elbise giyen adam az çok benliğinin dışına çıkmışa benzer: Kendinden uzaklaşmak, ona bir değişkiliğin arasından bakmak ihtiyacı, yahut "Ben artık bir başkasıyım!" diyebilmek saadeti.
Sayfa 16 - Dergah YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sahibinin en mahrem dostu olan, bileğinde nabzının atışına arkadaşlık eden, göğsünün üstünde bütün heyecanlarını paylaşan, hülâsa onun hararetiyle ısınan ve onu uzviyetinde benimseyen, yahut masasının üstünde, gün dediğimiz zaman bütününü olup bittisiyle yaşayan saat, ister istemez sahibine temessül eder, onun gibi yaşamaya ve düşünmeye alışır.
Sayfa 15 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
İstanbul hakkında görüş belirten kişiler arasında bildiğim en eskisi tarihin en ünlü coğrafyacılarından Strabo'dur. Kendisi MÖ 58 MS 25 arasında Roma İmparatorluğu'nun büyük bölümünü gezmiş ve yaşamış. Büyük bölümü günümüze dek ulaşan Geographica'nın yazarı. İstanbul'un Haliç'ine altın boynuz lakabını takan Strabo'dur.
Sayfa 17 - YKYKitabı okudu
Reklam
Osmanlı Devleti, 18. yüzyılda kendi tarihi ve kültürü çerçevesi içinde bazı askeri modernleşme teşebbüslerinde bulunduktan sonra, yüzyılın sonunda Avrupa'yı model alarak, siyasi, kültürel ve idari değişimleri ön plana almıştır. Bu kadarı, 3.Selim ve onun himayesinde Avrupa kültürünün büyük tesiri altında kalan Osmanlı bürokrasisi içinde ıslahatçı olarak tanınan küçük bir grup vermiştir. Üst yapıyı değiştirmek suretiyle 3. Selim zamanında başlayan bu tip modernleşme 2. Mahmut'un padişahlığı süresince de devam etmiştir. Avrupa'yı model alarak girişilen ıslahatçılık, böylece en üst kademede, bizzat devletin temsilcisi olan sultan tarafından başlatılmıştır.
"Muasırlaşma, çağdaşlaşma, asrileşme, Batılılaşma, Avrupalılaşma" gibi muhtelif isimler altında çeşitli zamanlarda sürekli olarak devleti, düşünce adamlarını ve halkı meşgul etmiş olan bu mesele, bugün de değişik bir şekil almakla beraber ülkenin başlıca meselesi olmaya devam etmektedir.
Sayfa 14 - TimaşKitabı okudu
Her medeniyet, başka medeniyet ve kültürlerden aldığı yabancı müesseseleri ve âdetleri kısmen kendi değiştirerek, kısmen de tamamlayarak bünyesine uydurur.
Sayfa 14 - Timaş 8. BaskıKitabı okudu
Niçin gülmüştü? Bunu genç kadın da bilmiyordu. Belki de ağlayamadığı için gülmüştü.
Sayfa 57 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
İnsan hayatta yapmak istediklerinin birçoğunun evlâdı tarafından yapılmasını isterdi. Bu tabiî bir şeydi.
Sayfa 29 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Türk düşmanlığını ve fanatik milliyetçiliği, politikalarında esas kabul eden Yunan hükümetlerinin genişleme emelleri, 1897'de bir Osmanlı-Yunan savaşına yol açmıştır. Çok kısa süren bu savaşta Yunan ordusu ağır bir hezimete uğramakla beraber, Osmanlı Devleti savaşta kazandığını barış masasında kaybetmiş, Rusya ve İngiltere'nin baskısı ile Yunanistan'ın Girit Adası üzerindeki iddialarının büyük bir kısmını da kabul etmek zorunda kalmıştır. Ancak, Yunanistan karşısında kazanılan bu zafer, Osmanlıların moralini yükselttiği gibi padişahın da diğer İslam ülkeleri halkı arasındaki itibarını çok artırmıştır. 1897 Yunan savaşı, bir ülkenin savaşta kesin bir mağlubiyete uğradıktan sonra bile masa başında galip getirildiğinin ibret verici bir örneğini teşkil eder.
Batı'ya ve Batı'nın medeniyetine ve değerlerine karşı nefreti körüklemekle suçlanan 2. Abdülhamit gerici bir İslamcı olarak damgalandı. Hâlbuki Abdülhamit Batı medeniyetine hayrandı. Batı'dan örnek aldığı evrensel eğitim sistemini yürürlüğe koymak gibi büyük adımların da içinde olduğu çok sayıda reform yapmıştı ve bağnazlığın her türüne karşıydı. Yine de Avrupa'nın taşkınlık derecesindeki İslam karşıtlığı, 1878'de Anayasayı ve parlemantoyu askıya almış olan ve mutlak yönetimini meşrulaştırmak için İslam'ı kullanan Abdülhamit'in istibdadına karşı medeniyetin savunulması olarak haklı çıkartıldı. Sonunda aynı " medeniyetin savunulması" gerekçesi, bu sefer 1918'de Osmanlı Devleti'nin çökmesinden sonra Ortadoğu'nun işgali haklı çıkarmak için kullanılacaktı.
Sayfa 45 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
İnsan hayatta, yapmak istediklerinin birçoğunun evladı tarafından yapılmasını isterdi. Bu, tabiî bir şeydi.
Sayfa 29 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Behçet Bey bütün eski, güzel, renkli ve kıymetli şeyleri severdi. Ona göre hayatın en mânalı tarafı bu cins eşya arasında geçirilen zamandı.
Sayfa 16 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Filhakika, insanın mânevî yapısı düzenlenmedikçe, onun teknik bilgileri bir işe yaramıyor, hatta faydalı olmaktan çok zararlı oluyor. Nitekim, en az kırk yıldan beri Avrupa ile Amerika'ya binlerce, hatta onbinlerin sayısına giren talebe gönderip buralarda yetiştirdiğimiz halde bunlar, memleketin maddî huzur ve selâmetine faydalı olmamıştır, demekten daha tok ve daha doğru bir söz olamaz...
Sayfa 130 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
55 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.