Bu savaş bazı sersemlerin dediği gibi bir felaket değil. Bu, hayırlı bir şey! Allah yoksulluğumuzdan ve sefaletimizden kurtarmak için bize bu savaşı gönderdi. O hava saldırılarıyla üzerimize altın yağıyor!
İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur. Bana zaten bu ikisi birlikte pek olmuyor gibi geliyor. Gerçekten akıllı bir adama bakıyorsun, hiç de iyi biri olmadığını görüyorsun
Balkanlarda yıkılan her cami, eksilen her islami müessese, kültürel anlamda yok olan her Osmanlı gelenek unsuru Türkiye'nin bu bölgedeki sınır ötesi etkinliğiden sökülen birer temel taşıdır.
Yağmur yağıyor Ömür Hanım... Gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına... Ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük, bir silik nokta gibi eriyip gidiyorum.
Seni nasıl sevebilirim?
Yeryüzü bir zulüm sahnesine dönüşmüşken.
Nasıl istersin benden;
çilemle iyi geçinmem?
..
Seviyorum seni..
Hayatımı aydınlatan bir şimşek ve göğsümün içinde bir kandilsin.
Özgürlük yoldaşım ol,
arkamda ol bütün savaşlarımda
ve yanımda yürü
Zafer takımın altında...
Ey Çocuklar
Ey çocuklar
Okyanus'tan Körfez'e dek
Umut başaklarısınız siz
Sizsiniz zincirleri kıracak kuşak
Başlarımızdaki afyonu öldürecek
Gölgeyi geberteceksiniz
Ey çocuklar, iyiler sizsiniz artık
Temizler sizsiniz, çiy gibi, kar gibi temizler
Bizim bozguna uğramış kuşağımızı okumayın çocuklar
Hüsrana uğrayanlarız biz
Bir karpuz kabuğu gibi değersiz
Çürümüşüz biz, çürümüşüz nallar gibi
Bizim haberlerimizi okumayın
Okumayın eserlerimizi bizim
Fikirlerimizi kabul etmeyin
Kusmuk, firengi, öksürük çağıyız biz
Dalavere, cambazlık kuşağıyız biz
Ey çocuklar
Ey bahar yağmurları, ey umut başakları
Derin hayatımızda bereket tohumlarısınız
Bozgunu bozguna uğratacak kuşak sizsiniz.
(Nizar Kabbani
Gazaba Uğramış Şiirler)
Şüphesiz televizyon, maruz kaldığımız en büyük gasp operasyonudur. Gece ve gündüz... Büyük ve küçük... Üstelik gasp edilmekten mutluyuz hepimiz.
Teknolojik bir gasp bu... Vahşeti ırksal gasptan daha az değil.
(Nizar Kabbani
Gazaba Uğramış Şiirler)