Hayat bir dizi rastlantı ve rastlantılarla birlikte nasıl varolduğumuz ya da olmadığımız. Önce günaydın, sonra biraz haz, biraz acı, biraz aşk, biraz hayal kırıklığı, biraz yakınlık, biraz boyun eğme, biraz başkaldırı ve ardından iyi geceler.
Hız uyuşturuyor. Artık her yerde ve hiçbir yerdeyiz. Orada ama buradayız. Aslında bütün varlığımızla bir yerde değiliz, parça parça orada ve buradayız.
İnsanlar, birbirlerine kendi senaryoları doğrultusunda roller verip, karşılarındakilerden bu rolleri gerçekleştirmesini bekler oldular. Sonuç, düş kırıklıkları, kızgınlıklar ve kendimizden kaynaklandığını bir türlü kavrayamadığımız yalnızlık.
‘’Bazen aklıma şey takılıyor; yani hep böyle, hep aynı yerde, ertesi gün ne olacağı belli bir şekilde, tekrar tekrar aynı şeyleri yaşayarak mı geçecek bir ömür diye?
Sabah kalkıyorum bir bakıyorum sabah dünkü sabah, dünkü sabah yarınki, o da ertesi bir yılda bir sabah. Öğlenlerde öyle, akşamlar da öyle. Kafam öyle karışıyor ki deliriyorum zannediyorum.’’
#Hayatfilm
“Hayatın tamamını anlamalısın, sadece küçük bir parçasını değil. İşte bu nedenledir ki okumalısın, bu nedenledir ki göğe bakmalısın, bu nedenledir ki şarkı söylemeli, dans etmeli, şiirler yazmalı ve acı çekmeli ve bütün bunların yaşam olduğunu anlamalısın.”
—J. Krishnamurti