Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Beyzanur

Yapacaklarımdan korktuğum için beni sürekli izleyeni öldürdüm.Görmesin yeryüzündeki en insanlıkdışı insanı diye.Her şeyi bileni öldürüp yalnız kaldım.Tüfek patladı.Bulutlar hareketlendi.Gözler şekilsizleşti.Surat yok oldu.Ve Tanrı'nın kanı aktı.Üç gün yağmur yağdı.Ben,benim hayatımı bileni yok ettim.Geriye kaldı milyarlarca Tanrı!Diğer insanlar varlıklarını farketmeden ölecekler ya da izleyenleriyle göz göze gelip onunla ya da onsuz yaşamaya karar verecekler. Artık kimse bilmiyor beni.İzlemiyor yaptıklarımı.Hiçbir Tanrı'nın ilgi alanına girmiyorum.İlginç değilim hiçbir güç için.Kurtluşu olmayan bir ruh gibi.Freni patlamış bir kamyon gibi!Hiç ilginç değil.Yapacak bir şey yok önümden çekilmek dışında.
Reklam
Tunda da, tüm akıllı kadınların yem olduğu her yüzeysel erkek gibi ona daha ilk günden "sonsuz aşk"sözünü verdi.Ancak kısa süre sonra kendine güveni aşırı genç kadının tuhaf direnişi ve baştan çıkarıcılığına alışılmamış bir sertlikle gösterdiği ilgisizlik sonunda Tunda,ona aşık oldu;hem de yaşamında ilk kez.
Fazlasıyla eleştirel
Ne Bodin,ne Tocqueville,ne de Montesquieu!Hepsinin de aptal olduğunu düşünüyordum.Hele Platon ismindeki dünyanın okuma yazma bilen ilk faşisti!Hepsi de üzerinde fikir bile yürütemeyecekleri bir konuda,insan yönetmek,halk yönetmek hakkında yazmışlardı.Unuttukları o kadar çok şey vardı ki.İnsanın içinde patlayan volkanları eş geçmişlerdi.Dünyada ideal bir düzen kurulamayacağını anlamamışlardı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Onu kurtaracağımı düşünüyordu.Ama kim kimi kurtarabilmişti şimdiye kadar?Beni kim kurtaracaktı?"Kurtuluş"dedim."Ankara'da bir mahalle."Fazlası değil.Belki de bir Bob Marley'in en iyi şarkısı.Daha fazla düşünmeye gerek yok.Adı her yerde,kendisi yok!Kurtulmaya gelmiyoruz dünyaya.Daha da saplanmak için buradayız.Dibine kadar.Onun için çürüyor bedenlerimiz ölünce.Mısırlılar uğraşmış efendileri kurtulsun diye.Ama nafile.Çaresi yok.Kurtuluşu beklemek yararsız.Gelmez çünkü.Kontenjan dolmuş.Biz daha çok kötülüğün sınırlarını zorluyoruz.Ne kadar iğrenç olabileceğimizi araştırıyoruz.Kinyas ve ben bir deneyin parçalarıyız.İnsanoğlunun çekebileceği acı ve yapabileceği tiksinti veren davranışlarının sınırını saptamak için yapılan bir deney.Belki de bu yazılanlar da yapılan deneyin raporudur...Sonuçsa sınır olmadığıdır.
"İnsanlar..."dedim fısıldayarak."Taşırlar insanları.Kundaktayken,tabuttayken.Hep taşıyacak birileri olur.Bazıları dostluktan, bazıları cepteki paradan, bazıları da içinde bulundukları sistem bir gün onlara da taşınma sırasının geleceğini söylediği için, taşırlar insanları..."
Reklam
Kendimi dinlemeyi öğrenmekti bu yaptığım.Çünkü duyulabilecek kadar yüksek bir ses vardı içimde.Bunu fark edince, dünya üzerindeki bütün insanlar birden yok olsalar dahi yalnız kalmayacağımı anladım.Çünkü ağzımdan çıkan, başkalarının duyabildiği bir sesin yanında, içimde yankılanan ve kimsenin varlığından bile haberdar olamayacağı başka bir ses daha vardı.Demek ki kendimle diyalog kurabilir, aynı konu hakkında yüksek sesle bir söz söylerken, içimden bambaşka bir cümle kurabilirildim.Dünyayla aramdaki köprüyü ve kendime açılan kapıyı böylece keşfettim.
Sömürmeye ve sömürülmeye hayatın amacı olarak bakan bu açık tenli ırk,belki de doğanın en büyük hatasıydı...
İnsan her şeyi yoluna koymak için uğraşırken, tartışma çığrından çıkıveriyor,yeni ve tatsız konular ön plana geçiyordu.
Esen meltemlerin, bağırıp çağırmaların, yüksek dağa yandan vuran güneş ışınlarının arasında dostluğun,birlikte bir serüveni yaşamanın, hoşnut olmanın,o gözle görülmeyen garip aydınlığı,o büyüleyici havası,bir kez daha sardı iki çocuğu da.
Reklam
Ama savaşın kanlı pençesini boğazına geçirmediği bir tek aile,bir tek insan yok!Hele o kara haberi, ölüm haberini bildiren o kağıtlar yok mu, insanı canevinden vuruyor, öfke ve kin bakışlarını donuklaştırırken, yüreğini parça parça ediyordu.
İyilik,yola düşen,yoldan toplanan bir şey değildir.Tesadüfen ele geçen bir şey değildir.İnsan iyiliği ancak başka bir insandan öğrenir.
Bir saat kadar sonra,vatan için görevimi yapmak üzere buradan gideceğim.Bu gidişin dönüşü olmayacak.Sağ olarak dönmeyeceğim.Hücum başladığı zaman birçok arkadaşımın hayatını kurtarmak için gidiyorum.Halk adına,zafer adına,insan için güzel olan her şey adına gidiyorum Bu benim son mektubum,son sözlerimdir.Anacığım!Bin defa,binlerce defa hep sana,senin ana yüreğine sığınacağım, sana sonsuza dek borçlu kalacağım.Seni umutsuzluklara düşürdüğüm için beni bağışla anacığım.
Aliman bu sözleri dinlemek istemezdi zaten.Demiri nasıl tavında dövmek gerekiyorsa, çekiç darbelerini nasıl soğutmadan indirmek gerekiyorsa,her kelimeyi de öyle tam zamanında söylemek gerekiyordu.O anı geçirince söz soğuyor, katılaşıyor, insanın yüreğine taş gibi oturuyor ve bu ağırlığı kaldırıp atmak hiç de kolay olmuyordu.
Lütfen ayağa kalkın. İkinizin birbirinizin rakibi olduğunu biliyorum. Nasıl oluyor da şimdi böyle anlaştınız? Dünyada nefret, kuşkudan bu kadar güçlüyken, Nasıl oldu da nefret ettiğiniz kişiyle yan yana yattınız Ve düşmanlıktan korkmadınız?
394 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.