Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ebru özcan

Ebru özcan
@_Heidi
TİD /unutmayın ki ellerde konuşur... Bedenin coğrafya,tarihtir günün Ayrı ayrı sayfa saatin,günün Dört kapısı açık dursun gönlünün Alimler,erbablar seni okusun
Bir öğretmen adayı
Lisans
sinop
39 okur puanı
Şubat 2020 tarihinde katıldı
Gençlerin unutmaması gereken önemli bir ilke var: Gelecekte istediğimiz bir amaç, bir vizyon uğruna şimdi elde edeceğimiz rahatlık ve hazdan vazgeçebilmeliyiz. Şimdiki rahatlıktan fedakarlık yapmayanlar anlamlı, coşkulu ve güçlü bir gelecek için uğraş vermez.
Sayfa 180Kitabı okudu
Reklam
Tanımaktır anlamanın ilk şartı. Sevmek anlamaktan sonra gelir..
Ta Birinci dünya savaşı'ndan başlayarak tarih öncesi olaylar gözümün önünde canlanıyordu . Milletler, ırklar daima öldürmek, yakmakla meşgul. Her insanın yüzünde, karşısındakini nasıl öldüreceğini düşünen bir maske var. Bana öyle geldi ki, bu düşünce, edebi insan öldürme insiyakını hissettiriyor. Öldürme insiyakı olmayanlarsa insan cinsine daima bir yabancıdırlar. Yüzleri insan, dilleri insan olabilir, fakat kendileri bambaşka bir cinsten idiler. içimden bir ses, bu cinsten ayrılmak, kurtulmak istiyordu. İçimdeki gayz değil, Kin değil , insanlıktan nefretti.
Sayfa 229Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ne garip bir durumdaydık. Bir taraftan hilafet kuvvetleri halka musallat olmuştu. Bir tarafta Kilikya'da Fransız kuvvetleri halkı öldürtüyor, diğer taraftan Yunanlılar etrafı yakıp yıkıyor, adam öldürüyordu. Nihayet, İstanbul'daki İtilaf kuvvetleri de halkı esiyordu. Âdeta, Garb'ın hakikat halde, Şark'a " sopa siyaseti" tatbik ettiklerini ve " Kahrolsun Türkler" diye bağırdıklarını duyuyor gibiydim. Türklerin kendileri de aralarında boğuştukları için, milletin ateşle imtihanının en korkunç anlarını yaşıyorduk.
Sayfa 158Kitabı okudu
Bana öyle geliyor ki, insanlar arasında herhangi anlaşmazlık ve düşmanlık zamanla geçebilir ama bir tanesi kalır. O da, karşıdakinin yükseklik iddiası. O gün düşündüm ki, eğer Doğu ile Batı herhangi bir zaman birbirlerinin boğazına sarılırlarsa, bunun en büyük sebebi bu yukarıdan bakma olacaktır. Sınıflar ve milletler arasındaki mücadele, insanların haysiyetlerindeki müsavilik ve haklar tanınıncaya kadar devam edecektir.
Sayfa 152Kitabı okudu
Reklam
İstanbul'da kapanan Mebusan Meclisi'nden ne kadar mebusun Ankara'da bulunabileceğini kimse bilmediğinden, yurdun hür kısımlarından mümkün olduğu kadar mebus seçmenin doğru olacağı düşünülmüştü. Çünkü, Meclis bir Anayasa Meclisi olacak ve ciddi kararlar alacaktı. Yalnız padişah değil, aynı zamanda hükümet de tamamen İngilizlerin hükmü altında olduğundan, zulme uğramış Türk milletinin hayatı ve hürriyeti uğrundaki bu mücadelesini idare etmek için Anadolu' da bir hükümet kurma zarureti açıktı.
Sayfa 128Kitabı okudu
Kim bilir kaç kişinin yatmış olduğu bu şiltenin kokusu beni bir türlü uyutmuyordu. Evet, bu, o zaman ki Türkiye'nin, o insanın sıfatının kokusuydu. Yüzyıllar süren zulüm, sessiz meşakkat onların vücuduna bu kokuyu vermişti. O zaman bazı genç yazarların, halkın hayatı diye, halk psikolojisine dair yazdıkları yazıları düşünerek gülümsedim. İnsan, o günün, o tabakasını anlamak için mutlaka bu kokuyu koklamış olması lazımdı. Evet, bu, zulmün ve zulme karşı duyulan büyük öfkenin kokusuydu.
Sayfa 108Kitabı okudu
Minarelerden gelen seslere, kalabalık arasındaki yüzlerce ulema, Müslümanlık'ın bir nakaratı olan" Allahu Ekber, La ilahe illallah , Vallahu Ekber, Allahu Ekber Velilhamd " ile bu seslere katılıyordu. Halide, bu harikulade teraneyi dinlerken kendi kendine şunları söylüyordu : " insanların kardeşliğini ve barışını ifade eden İslamiyet ebedidir. Batıl inançlar ve dar görüşler İslamiyet değil. Allah'tan gelir gerçek İslamiyet. Ben bugün onun en yüksek noktasını ifade etmeye mecburum. Türkiye, benim zulme uğramış milletim de ebedidir. O, öteki milletlerde olan kusur ve faziletlere sahip olmakla beraber,hiçbir maddi kuvvetin yok edemeyeceği manevi bir kudretede sahiptir. Ben, bu gün onun zirvesini anlatmalı insanlığın kardeşliğini ifade eden ruhunu vermeye çalışmalıyım.
Bunlar arasında bugün en kontrolsüz bir gelişme arzeden spor iptilâsı, medeni spor sevgisi olmaktan çok uzak, bir mücadele ve yenme hırsı, muvaffak olanı ve sadece seçileni alkışlama merakı, iptîdai insanın içgüdüsü gibi bir şey; ruhun hürriyetini, müsamahayı, geniş görüşlülüğü, merhameti, dostluk ve fedâkarlık duygularını, tahammülü, kendinden çıkarak âleme yayılmayı, bir kelime ile ruh dünyasındaki insanlık alışverişlerini güçleştiren ve yıkmaya çalışan, kalpleri daraltan, muazzam bir musibettir. Daha yedi yaşında spor kulüplerinin zaferiyle öğünen ve etrafında kendine düşman arayan çocuğun ruhuna, yalnız başına mektep ne yapabilir?
Sayfa 102Kitabı okudu
Bugün, medrese devrinin çocuğu gibi, yalnız talebelik vasfını taşıyan gençler karşısında değiliz. Bugünün genci, kendi hevesleriyle seçtiği bir kulüp veya cemiyetin üyesi, bir siyasi gazetenin okuyucusu, ekseriya aşağı sınıf halkı eğlendiren radyonun dinleyicisidir. Bunlara Sinema ile sahne de ilave edilince , bilhassa büyük şehirlerde, muallimin çocuk üzerindeki tesirinin ne kadar güçleştiğini anlamak kolay olacaktır .
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
Bize bir insan mektebi lazım. Bir mektep ki bizi kendi ruhumuza kavuştursun; her hareketimizin ahlaki değeri olduğunu tanıtsın; hayaya hayran gönüller, insanlığı seven temiz yürekler yetiştirsin; her ferdimizi milletimizin talihi içinde aratsın; vicdanlarımıza her an Allah'ın huzurunda yaşamayı öğretsin.
Bugün en küçüğü en büyük yere ulaştıran bir demokrasi içinde halk eğitimi, kalp terbiyesine yönelecek yerde radyoculuk ve otomobil kullanma heveslerini besleyerek insanı makine denen zehirli aletin esaretine sokmaktadır. İnsan, artık başkasının kölesi olmuyor, lakin insanlık makinenin kölesi olmak için çılgın bir yarışmadadır. Eskinin şiir yazma meraklısı gençlerin yerine otomobil kullanma hevesleri hüküm sürüyor. Bayram yerinde eğlenen henüz gençlik heyecanı yaşamamış çocukların hevesi, ağır bir demir kütlesine intikal etmiş bulunuyor.
Kendini yetiştirmeden şefini arayan nesil ekilmeden sulanan fidana benzese gerek. Alıcı kabiliyetle yüklü olup da görebilen göz için üstümüzde ve etrafımızda şef çoktur. Sonsuz alemlerle dolu kainatımızda ancak ümitsizler barınacak yer bulamaz. Böyle büyük bir tarih ve milletin çocuğu iradesine önder bulamasın; bu hal, ümitsizliğin en karanlık kuyusuna baktığımızı göstermektedir. Kendisine şef arayan Müslüman Türk çocuğu, eğer kendinde irade kuvveti varsa onu tarihte ve toprağın altında bulacaktır. Ancak kur'an'daki sonsuzluğu görmeyen, ummandaki benliğini tanımayan şaşkın hasta, şefini nerede bulsun? Ağlarsa da inlerse de haklıdır. Yokluk onun kendindedir. İradesini felce uğratan kendindeki zehirdir. Şefleri büyük sürünün önünde değil, her birimizin iradesinin ta içinde arayalım. Şefimiz aşkımızdır. Onu kalbimizle alkislayalım. Bütün bir ömür dövülen kalp, en büyük ve cesur önderdir.
İnsan hep bir "gitmek" hali üzerindedir. Her an kendinden, bazen birinden, bir yerden, bir şeyden ve bir histen... Ama sürekli gider. Gitmek süreğen ve yorucudur.
İbadet; dünya için harcanan zamanların kayıp olmasını engeller. İnsanı telaş ve koşuşturmaca alemden soyutlar. Her ibadet bir durak yeridir. Derince ve huzurlu nefes aldırır. Hem de bu defa aldığın nefes, farklı oranlarda çeşitli gazların bulunduğu atmosferdeki rutin nefeslere benzemez. Alınır ve geri verilmez. Bu yüzdendir; her ibadetten sonra daha dirençli, daha dingin ve daha sağlıklı bir ruhla devam edersin dünyaya. ....... İbadet; ruhun nefes alışıdır.
78 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.