Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ersin Özüdoğru

Ersin Özüdoğru
@_Sair1genc_
Sıkı Okur
Biz Türküz. Tarihimize ve en yakın mazimize dayanarak Türküz der ve bundan haklı bir iftihar duyarız.
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
#237712141
Celâl Şengör'ün ideal ülke için önerileri:
1- Temel eğitimbilim odaklı yapılmalıdır. 2- Dini inançlar selbest bırakılmalıdır. 3- Güçler ayrılığının olduğu bir demokrasi görüşünün benimsenmesi elzemdir. 4- Elit sınıfının oluşması ve onlara saygı duyulması gerekir. 5- Oy kullanan insanların belli bir görgüsünün ve bilgisinin olması gerekir. 6- Atatürk'ün izinden ve aklın yolundan şaşmamalıdır. 7- Toplum, dışa kapalılığı bırakmalı ve yeniliklere açık olmalıdır. 8- Doğru yetiştirilmiş eğitimcilerin barındıran bir eğitim sistemine geçilmelidir. 9- Bilim ve sanata değer gösterilmeli, toplumun gelişmesine imkân verilmelidir. 10- Toplum, sorgulayan bir düşünce yapısı benimsemelidir.
Reklam
Köprülü, 1946'da VATAN gazetesinde üniversitelerin bağımsızlığı üzerine dört mektup yayınlamış. "Dünyaya kendini ispat etmiş adamlar getireceksin. Onları kürsülerin başına koyacaksın ve yozlaşmaya izin vermeyeceksin. Politikanın etkisi olmayacak" yazmış ama politika konusunda Atatürk'le anlaşamamışlar. Atatürk, "Biz Cumhuriyet'i yeni kurduk, Cumhuriyet'e sadık adam lazım" demiş. Köprülü de "Bu bilimi ilgilendirmez. Sağlam bilim adamı bulacaksın" demiş. Ve tabi köprülü haklı çıktı. Bu günde bunu yapmalıyız.
Sayfa 39 - Masa YayıneviKitabı okuyor
Biraz Eski Türk Edebiyatı(Dîvân Edebiyatı)öğrenelim:
Klâsik şiirimiz de "serv-i gül-endâm, serv-igül-fürûş, serv-i semen" diye anlatılan da, üstüne sarmaşık gülü veya yediveren gülü dediğimiz gülün sarıldığı servidir. Bu gül serviyi öyle kaplamıştır ki, servi görünmez olmuştur. Gül, rengi ve biçimi yönünden birçok şeye benzetilmiştir veya birçok şey güle teşbih olmuştur. Bunlardan biride kulaktır. Nergis, kenarındaki kirpiği andıran taç yapraklarıyla göze nasıl benzetilmişse; çene, çukuruyla şekliyle elmaya benzetilmişse; saç, koyu rengi ve lüle lüle biçimiyle sünbüle benzetilmişse; aynı şeklî münasebetten hareketle gül de kıvrım kıvrım hâliyle kulağa benzetilmiştir. Kimbilir, belki bu benzetişin vech-i şebehlerinden biri de gülün bülbülün feryâdlarının hep dinleyip durmakla kalmasıdır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Evrim Teorisi:
Sonra üniversitede evrimi ve psikolojiyi keşfettim, çeşitli tuhaf zihinsel durumların ve deneyimlerin açıklamalarını öğrendim. Mesela düşme rüyası vardı. En yaygın rüya deneyimi, herkesin bizzat yaşadığı ve bildiği bir şey... Profösörüm bana bunun kalıtımsal bir rüya olduğunu söyledi. Ağaçlarda yaşayan uzak atalarımıza dayanıyordu. Düşmek, ağaçlarda uyuduklarından, onlar için sürekli bir tehditti. Çoğu hayatlarını bu şekilde kaybetti. Her biri korkunç şekilde düşmeyi deneyimledi, yere doğru yaklaşırken dallara tutularak kendilerini kurtardılar. Tabiî, bu şekilde sağ kurtulunan korkunç bir düşüş, büyük şok sebebiydi. Bu, öyle bir şoktu ki beyin hücrelerinde moleküler değişimlere sebep oluyordu. Bu moleküler değişimler, yavruların beyin hücrelerine aktarılıyor, kısacası , kalıtımsal belleğe dönüşüyordu. Bu yüzden bizler, uyurken veya uykuya dalarken boşlukta düşüp tam yere çarpmadan önce rahatsızlık verici bir şekilde bilincimizi geri kazanıyoruz. Aslında yanlızca, beyin hücrelerinin değişimiyle türümüzün kalıtımına işaretlenmiş olan şeyi, ağaçlarda yaşayan atalarımıza ne olduğunu hatırlıyoruz.....
Divân Edebiyatı Yazarlarımız:
Dîvân şâirlerini anlamayışımızda dillerinin Arapça, Farsça kelimelerle yüklü oluşunun çok payı vardır fakat o şiiri bize asıl yabancı kılan içinde bulunduğumuz kültür değişimin getirdiği farklılıklardır. Buna bir de Türkçe'mizi iyi bilmeyişimiz de katılmıştır.....
Reklam
Agnostizm ( Bilinemezcilik)
Diğerleri mutlak bir "Ruhani gerçeğe" eriştiklerinden oldukça emindi. Yani yaradılış problemlerini başarıyla çözdüklerini zannettiler. Bu sırada ben çözemediğimden oldukça emindim ve bu sorunun çözülemez olduğu konusunda oldukça güçlü bir inancım vardı. Ve Hume ve Kant' da benim gibi düşünmüşken, bu fikre inanmayı bırakmayı reddetmekle küstahlık yaptığımı sanmıyorum... Bu yüzden üzerinde düşündüm ve uygun bir sıfat olduğunu düşündüğüm (Bilinemezcilik) terimini icat ettim..
Demokrasi
Demokrasi, çoğunluğun egemenliği değildir. Zira çoğunluk gönül rızasıyla özgürlüğü tamamen lağvedip, azınlığı esarete mahkûm edebilir.
Sayfa 43
TÜRK GENÇLİĞİNE...
Saygıdeğer Efendiler, sizi günlerce işgal eden uzun ve detaylı söylevim, nihayet geçmişe karışmış bir devrin hikâyesidir. Bunda, Milletim için ve gelecekteki evlâtlarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktaları belirtebilmiş isem kendimi mutlu sayacağım.Efendiler, bu söylevimle, milli varlığı sona ermiş sayılan büyük bir Milletin, bağımsızlığını nasıl kazandığını ilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan milli ve çağdaş bir devletin nasıl kurulduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen milli felâketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. BU SONUCU TÜRK GENÇLİĞİNE EMANET EDİYORUM...
Sayfa 638Kitabı okudu
Ölüme Yakın
Ölürüz diye mi üzülüyoruz? Ne ettik, ne gördük su fani dünyada Kötülükten gayri? Ölünce kirlerimizden temizlenir, Ölünce biz de iyi adam oluruz; Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış, Hepsini unuturuz.
Macera Küçüktüm, küçücüktüm, Oltayı attım denize; Bir üşüşüverdi balıklar, Denizi gördüm. Bir uçurtma yaptım, telli duvaklı; Kuyruğu ebem kuşağı renginde; Bir salıverdim gökyüzüne; Gökyüzünü gördüm. Büyüdüm, işsiz kaldım, aç kaldım; Para kazanmak gerekti; Girdim insanların içine, İnsanları gördüm. Ne yârdan geçerim, ne serden; Ne denizlerden, ne gökyüzünden ama... Bırakmıyor son gördüğüm, Bırakmıyor içim derdi. Oymuş, diyorum, zavallı şairin Görüp göreceği. 15.03.1950