"Bütün bunların, yaşamının anlamının ve de mutluluğunun tadına daha derinden varmak için kapalı gözlerle öylece yatıyordu. İçinde hala bir acı duyuyordu, fakat bu ümit vadeden bir acıydı, tamamen kapanmadan önce kor gibi yanan yaranın sıcak ama yumuşak acısı gibi."
"Korku cezadan çok daha fazla ürkütücüdür, çünkü ceza kestirilebilir bir şeydir, ancak korku belirsizdir ve o gerginlik sonsuz bir dehşet duygusu yaratır."
"Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?"
"Söyleyeceklerimden sakın korkma; zira ölmüş olan bir kadın artık hiçbir şeyi isteyemez, ne aşkı ve acınmayı, ne de teselliyi. Tek bir isteğim var senden, sana sığınmaya çalışan şu acılarımla dile getirdiğim her şeye inanman'dır."
"Ülkemiz, bugün için durgun bir toplum düzeni içindedir ve insanı toplumsal çalışmalara itecek bir dış etkenin yok olduğu söylenebilir. Peki ne yapalım o halde? Olayların bizi hazırlıksız yakalanmasına fırsat mı verelim? Yoksa tehlikesiz çalışmalarla o zamana kadar kendimizi mi avutalım."
"Bu 'şey' Selim'in ölümünden öte bir hüzün, ne olduğu belirsiz, fakat sürekli ilgi isteyen bir duyguydu. Hem örtülmesi gereken, hem de örtüldüğü ona hissettirilince kuvvetlenen bir duygu."
Ben pırıl pırıl bir gemiydim eskiden.
İnanırdım saadetli yolculuklara.
Adalar var zannederdim güneşli, maavi, dertsiz.
Bütün hızımla koşardım dalgalara.
O zaman beni görseydiniz.