Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kore Savaşı DP'nin 14 Mayıs 1950'de iktidar olmasıyla birlikte Türkiye yönetici sınıfının Soğuk Savaş'taki pozisyonunu derinleştirme ve emperyalizme entegrasyon hamleleri de art arda gelmeye başlamıştı ve burada DP yalnız değildi. CHP de NATO'ya girişi bir "milli mesele" olarak görüyor, DP'nin çabalarını sonuna kadar destekliyordu.
Türk Barışseverler Cemiyeti ABD'nin atom bombası teknolojisini Hiroşima ve Nagazaki' de kullanması, asıl olarak savaş sonrası kurulacak düzene dairdi ve esas mesaj Sovyetler Birliği'ne verilmekteydi. Savaş sonrası, uluslararası komünist hareket, SSCB'nin öncülüğünde "Stockholm Barış Çağrısı" adıyla bir barış mücadelesi örgütlemeye
Reklam
Celal Bayar'ın deyişiyle, "Türkiye'yi Küçük Amerika yapma" prog­ramının uygulandığı 1950'li yıllar, laikliğin de geri dönüş yıllarıdır. ABD'nin denetimindeki 12 Eylül rejiminde ise, dinci güçler, Cum­huriyet tarihinin en kapsamlı atağına kalktılar ve kimsenin düşünemediği kadar önemli mevziler kazandılar. Hem ABD'nin hem de Türkiye hakim sınıflarının ihtiyaçları bunu gerektirdi. ABD, rakibi Sovyetler Birliği'ni "Yeşil Kuşak"la çevreliyordu. Türkiye hakim sınıfları ise, halk hareketine karşı dinci bir barikat inşa ediyorlardı. Bu iki uygulama birleşti. Türkiye deneyimi bir kez daha kanıtlamıştır ki, İslam, "aşağıdan yukarı" gelişmedi, topluma yukardan aşağı, emperyalizm ve 12 Eylül devleti tarafından pompalandı. Böylece, Evrenler ve Özallar döneminde, laikliğin "modern" tanımlarına gelinmiştir: "Laiklik, din özgürlüğüdür." "Din birleştirici ve lazımdır." Aslında bu tanımların gerçek anlamı şudur: "Halka uhrevi dünya, büyük burjuvaziye bu dünya!" Halkın zihni ve bilinci öteki dünyaya takılı kaldığı ölçüde, bu dünya emperyalizmin ve büyük sermayenin olacaktır.
Sayfa 180 - kaynak yayınları, 1994Kitabı okudu
(...)Bugün nasıl ABD demokrasi ideolojisiyle bir emperyalizm peşindeyse, Osmanlı da en ileri gaza temsilciliğini, siyasi üstünlük ideolojisi olarak benimsemiştir.(...) “Kayı Soyu Teorisi Siyasi Bir İddia” Söyleşi : Burak Artuner Sabah, 23.08.2009
Yaşanan "Kanlı Pazar"dı. "Tam Bağımsız Türkiye", "Kahrolsun Emperyalizm", "Kahrolsun ABD" diyerek mücadele edenler, "dinsiz", "ko­münist", "hain" diyerek saldırılıyor, öldürülüyordu...
Sayfa 25
Arvasi'ye göre teknolojik zaferlere bakıp insanlığın büyük bir gelişme gösterdiğini düşünmemek gerekir; çünkü bir ta­rafta gecekondular bir tarafta gökdelenler vardır. Modern va­sıtalar denizde, havada, karada "homurdanarak" dolaşmakta ama bu esnada fakir köylüler hala yürüyerek şehre varmaya ve ellerindeki birkaç parça malı satmaya çalışmaktadırlar. Bir yanda "kara" ve "kızıl" emperyalizm, yani ABD ve SSCB uza­ya astronotlar göndermekte, bir yanda ise geri bıraktırılmış ve fakir ülkeler açlıktan kıvranmaktadır."
Reklam
- “Şeyh’in sakalını öpen boynu eğiklerin veya emperyalizmin merkezlerinde imal edilen hayat modeli içinde budalalaştırılmış kalabalıkların önüne sandığı koyarsanız, o sandıktan hep tevekkül ve budalalık çıkacaktır. İşte bugün “demokrasi” denen sistemin çıkmazı da buradadır. Çünkü bu “Muhafazakâr demokrasi”, insanı özgürleştirmiyor, tam tersine,
Türkiye'de tam bağımsızlık ve anti-emperyalizm rüzgârları özgürlük taleplerinin de önüne geçiyordu. Nitekim Türkiye'ye gelen ve Dolmabahçe yakınına demirlenen ABD 6. Filo'sunun protesto gösterilerinden altı gün sonra, 16 Şubat Pazar günü Taksim Meydanı, adeta solcuların kıyımına şahitlik edecekti. Bu pazar dert yazan, derman yazan kanlı bir pazardı...
Sayfa 129Kitabı okudu
247 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.