Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
abdullah turan
abdullah turan
@abraakadabra
Tanısan severdin.
Dr. Olmayan Doktor
Van EAH
Van
133 okur puanı
Eylül 2019 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Muhteşem...
Bu kitabı bu denli geç okumuş olmanın hüznü ile derin derin düşünüyorum şuan: "Bu kadar güzel aşklar gerçekten var mı ya da böyle güzel aşklar neden bize denk gelmiyor?" diye. Cevabını bilemiyorum.
Öncelikle kitabın ilk özelliklerini sayacak olursam fiziksel olarak kısa ve anlaşılır, manevi olarak dolu ve yoğun. Keşke yazarımız kitabı biraz daha uzatıp hüznümüzü daha da körükleseydi diye hayıflanıyorum. Çünkü beni çok derinden etkiledi. O kadar güzel bir şekilde aktarılmış ki acılar, ister istemez içine çekildim. Osmanlı döneminin sonuna denk gelen bu güzel aşk hikayesini her 1k okuyucuya tavsiye etmekten mutluluk duyarım.
Öncelikle Aytmatov'un kalemine sağlık.
Kitabı okumaya başlamadan önce kitap hakkında duyduğum tek şey ' Bu kitap muhteşem bir aşk hikâyesini ele alıyor. ' yorumuydu. Hâlbuki kitabı okuduktan sonra muhteşem bir aşk hikâyesinden daha çok bir aldatma hikâyesi okumuş olduğumu gördüm. Ve şunu çok iyi biliyorum ki yasak aşk draması bizim toplumda her zaman kendine bir yer buluyor. Tabi ki şuan ki popüler kültürde yasak aşklara ne kadar güzel bir gözle bakılıyor olsa da bunu meşrulaştırmak ve örnek alınacak bir şeymiş gibi göstermek o derece yanlış bir şey. Ama kitabı okurken kahramanları kınamak çok zor çünkü yazar o kadar güzel bir dille anlatıyor ki hikâyeyi, siz de kendinizi hikâyeye kaptırıp gidiyorsunuz. Şimdi bu cümlelerimden sonra kitabı beğenmediğimi veyahut önermediğimi düşünmenizi istemem. Çünkü her Aytmatov kitabı gibi bu kitap da edebi açıdan çok güzel bir eser. Cümleleri kısa ve öz; olay örgüsün sonuç kısmı aceleye getirilmiş olsa da hikâyeyi benimsemek hiç de zor değil. Keyifli okumalar.
Muhteşem bir bilim kurgu romanı...
Okuduğum ikinci Wells kitabı. Ve şunu çok iyi anladım ki bu adam tam bana göre.
Öncelikle şunu söylemem gerekiyor ki yazar olayları anlatırken İngiltere'nin coğrafik yapısını çok kullanıyor. Yani şehir, semt bilginizin olması, romanı daha iyi anlamanızı sağlar. Kitabı okurken sürekli olarak Google Haritalar uygulamasından, yazarın bahsettiği bölgelerin konumuna baktım. Böylece olayın gidişatını daha iyi yorumlayabildim. Bunun dışında sizi sıkacak bir ayrıntının olacağını pek düşünmüyorum.
Kitap çok akıcı ve yazarın dili, hayal kurdurmaya çok yatkın. Kitabı okurken sürekli olarak hayatınızda hiç göremeyeceğiniz yaratıkları çok net bir şekilde tasvir edebiliyorsunuz. Ama beni üzen tek şey yazarın kitabı bitirmek için acele etmiş olması. Yani kitabın ilk kısmı olayları yavaş ve oturaklı bir şekilde anlatırken ikinci kısmı çabuk ve bitirici olmuş. Keşke yazarımız ikinci kısmı da yavaş ve detaylı bir şekilde yazsaydı. Ama her şeye rağmen çok keyifli ve ufuk açan bir eser olmuş. Çok beğendim.
Keyifli okumalar.
Okur Takip Önerileri
İnsanın olduğu yerde şiddet vardır, cehalet vardır, kan rengi yılanlar vardır: ağzı hiç durmayan, sürekli fitne çıkaran kırmızı yılanlar.
Yaşar Kemal'in okuduğum ilk kitabında gerçekten cehaletin ne kadar tehlikeli olduğunu tekrardan anladım, ve de insanların ne kadar zalim olduklarını.
Çok güzel ders veren, dersi hissettiren bir kitap. Cehaletin nasıl şiddete dönebileceğini çok iyi anlatan bir kitap. Buram buram Anadolu kokan bir kitap. Eğitimin önemini anlatan bir kitap. Herkese tavsiye edilir. Keyifli okumalar
"Zavallılar! Onları sevmek bir hataysa eğer, bari onlara üzülelim."
Bir insanın sadece dış cephesine bakarak onu yargılamanın en acı örneğini okudum. Bir insanın elbisesine bakarak kültür seviyesini belirliyor ve onu başka bir kültür seviseyinde görmeyi ayıp sayıyoruz. Bir fahişenin sevemeyeceğine o kadar inanmışız ki sevmesini ayıp ve imkansız görüyoruz. İşte bu kitapta böyle bir hikâyeyi okudum. Peki gerçekten bir fahişe sevemez mi?
Kitaba karşı duyduğum hislere gelirsek gerçekten çok beğendim. Aşırı duygusal ve dramatik. Kitabın her hangi bir yerinde kendimi göremesem de böyle insanların etrafımızda bulunduğunu hissediyorum. Onları sevmiyorsak bile onlara üzülebiliriz. Keyifli okumalar.
Şimdi söylesenize hangimiz deliyiz?
"Acıyı tatmadan acıyı anlayamayız. Tok insanın, aç insanın halinden anlamadığı gibi... Kendi hayatımız dışındaki bütün hayatlara yabancıyız. Tatmadığımız bütün yemeklere, koklamadığımız her parfüm kokusuna, izlemediğimiz her filme, sevmediğimiz her insana yabancıyız. Ve yabancı olduğumuz her şeye hor bir gözle bakarız, küçümseriz."
Bu yazdıklarım, kitabı bitirdikten sonra aklımda oluşan düşüncelerdi. Yani bu kitabın bana kattığı şey bunlardı. Sizin de anlayacağınız gibi benim için anlamlı bir kitap oldu. Bol bol altını çizdiğim cümleler oldu. Her okuyanın bilincine bir etki bırakacağını düşündüğüm bir kitap oldu.
Toplumumuz kendi gibi olmayanları deli, salak, küçük, yalancı vb. aşağılayıcı olarak görür. Kendi fikirlerini taşımayanları dışlar. Moda uymayanı yobaz olarak nitelendirir. Ve bunu küçük yaşlardan itibaren çocukların beynine kazıyıp onları da kendine çeker. Kitapta geçen bir kısım tam olarak bunu anlatıyor:
"Acaba hangimiz deliyiz? Yolcuları hiç bir şekilde rahatsız etmemeye çalışan ben mi, yoksa kendini buradaki herkesten daha akıllı ve daha ilginç olduğunu düşünen ve dolayısıyla da kimseye huzur vermeyen bu egoist adam mı? Hangimiz deli?"
Keşke okuduğum her kitap beni bu kadar içine çekip üstümde bu denli tesir bırakabilse...
Öncelikle her okuyucunun kendini bulamayacağı bir kitapta kendimi bulmak o kadar güzel bir duygu veriyor ki. Her satırda kendi hayatımı hayal edip kitaptaki hikayeyi kendi hayatıma uyarlamak dehşet verici bir his.
Kitaba gelirsek bence Sabahattin Ali'nin en etkileyici kitabı budur. Bitmesini hiç istemeyip kitap biterken bile keşke bundan sonra böyle olsaydı dediğim bir kitap oldu. Aşırı duygu yüklü ve içten bir hikâye anlatımı var. Sanki gerçekten biri bu hayatı yaşadı ve ben de bunu kendi gözlerimle gördüm. İçime işlenmiş bir şekilde hissettim. Umarım bundan sonra okuyacağım kitaplar bu kitabın açacağı boşluğu doldurur.
Türkiye'nin, geçmiş ve suanki durumunu bu kadar güzel anlatan başka bir kitap olabilir mi acaba? İktidarın kendinden olmayanların hepsini aynı kefeye koyup hain ilan etmesini başka hangi kitap bu kadar açık gösterebilirdi? Açık arayla bu konuda ki en iyi kitap diyebilirim. Örnek vermek gerekirse kitapta bir kızın suçsuz yere öldürülmesinin ardından bir devlet yetkilisinin sadece "acemi bir askerin yaptığı önemsiz bir olay" olarak göstermesi bana Uludere katliamını hatırlattı. Hatırlarsanız Aralık 2011 de çoğu çocuk olmak üzere 34 tane Kürt bombalarla parçalandı. Ve iktidarımız " Ah pardon yaaa, yanlış istihbarat." diyip olayı kapattı. Bu, kanlı tarihimizde sadece küçücük bir örnek. Umarım bir daha buna benzer durumlara şahit olmayız.
Kitaba gelirsek muhteşemdi. Tarzı da çok hoşuma gitti. Keyifli okumalar.
Türk edebiyatı kitapları arasında ismini duyurmuş ve bunu hak etmiş bir kitap. İnsanın içini çok güzel derlemiş. Düşünce yapısının, hayatın yaşayışına ne kadar etki ettiğini çok iyi bir dille hikayeleştirmiş. Baya eski kelime barındırıp beni utandırdı. Ama yine de çok akıcı bir dili var.
Kitabı bitirdiğimde aklıma gelen ilk şey, Ramiz dayının bir sözü oldu " Unutma. Bin kere dönsen o güne, bin kere ihanet edecekler sana. Herkes doğasının gereğini yapar. Bin kere ihanet etseler sana, çaresi yok bin kere gidersin yanlarına." Ve aslında bu sözün ne kadar doğru olduğunu kanıtlayan bir kitap oldu. Çünkü her canımız yandığında bir karar veririz. Ama en ufak fırsatta kendimize engel olamayıp o acıya tekrar yürürüz.
Muhteşem bir bilim kurgu ile beraberiz. Uzun süredir 10 üzerinden 10 puan verdiğim bir kitap olmamıştı. Aşırı etkilendiğim bir kitap oldu.
Zamanda yolculuk yapabilsek ne yaparız? Bir çok insan geçmişteki hatalarını düzeltmek için geçmişe gidebilir. Ya da geleceğe gidip piyango biletinin numaralarını öğrenip tekrar geçmişe gelebilir ve zengin
Kaç yüz yıldır doğu ile batı hep bir çatışma içerisinde. Topraksal savaş, teknolojik savaş, ekonomik savaş, kültürel savaş... Hep biri diğerinin üstünde olup onu kendi etkisi altına almak istiyor. İşte bu kitap ise doğu ile batının kültürel savaşını konu alıyor. Özellikle de doğu kültürünün ne kadar derin olduğunu ve son zamanlarda etkisini ne
Merhaba.
Kitabımız kısa ve öz. İki günde okunup bitirilecek bir şey. Tabi içeriği dopdolu... Öncelikle kitabın isminden de anlayacağınız gibi bir idam mahkumu'nun son anılarını anlatıyor. Ama son bir gün değil de yaklaşık 1 aylık süreci anlatıyor. Ve anılarını mahkumun kendisi anlatıyor. O yüzden sonu yok. Yani tahmin gücünüz ile sonunu kendiniz yapabilirsiniz. Şaka şaka! Sonu ne kadar yazılmamış olsa da ne olacağını açık bir şekilde gösteriyor.
Kitabı okuduktan sonra bol bol şükrettim ölüm zamanımızı bilmediğimize. Bunu özellikle kitaptaki şu cümleden sonra iyice düşündüm: " Bütün insanlar günü belirsiz bir ölüme mahkumdurlar." Gerçekten hepimizin öleceği bir gün var ama günü gaip olduğu için korkmuyoruz. Görmezden gelebiliyoruz. Ama günümüz belli olsaydı hayat bize acıdan başka tat vermezdi.
Fazla uzatmaya gerek yok. Kitap güzel ve kısa. Gönül rahatlığı ile okuyabilirsiniz. Kitapla kalın...
"Issız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız 3 şey ne olur?"
Bu soru, kaç yıldır ülkemizin belki de en önemli sorularından biri oldu(!). Çok konuşuldu, tartışıldı. Bana bile bir kaç kez soruldu. Ama bu kitabı okumadan önce, hiçbirine iç bükey gözlük diye cevap vermedim. Kimin aklına gelir ki? Ama önemli imiş işte. Uğruna bir çok
Bir alimin çok sevdiğim bir sözü vardır: Verilenler, ihtiyaca binaen verilir. Sanırım bu kitap da bana ihtiyaca binaen verildi. Tam da İslami evlilikler hakkında bu kadar kafa yorarken...
Öncelikle kitabın içeriğinden bahsedersek: Konusu, bu zamanın evliliklerinin eksiklikleri... Özellikle İslam adı altında yaşanan bazı evliliklerin, İslamla alakası olmadığını çok iyi anlatıyor. Dini yönden, her konudan, ders veren bir kitap(siyaset dahil). İkincisi, üslup: Kitap okuyan her insanın okuyabileceği bir kitap. Dini kitap olması nedeniyle kafanızdan ''ağırdır'' yargısı geçmesin. Ve ya ''sadece ders anlatan bir kitap'' olarak da... '' Heeee, normal romanmış ya lan buuu'' diyeceğiniz türden. Hem içeride bol bol yörük şivesi bulacaksınız.
Peki ben beğendim mi? Bazı karakter hareketleri dışında çok gerçekçi ve şuan yaşanabilecek bir olay örgüsü şeklinde işlenmiş bir roman. Bu yüzden beğendim. Hem de baya. Bol bol alıntı yaptım. Sevdim ve sevdirmeyi de istiyorum. Dinini öğrenmek isteyen ve de özellikle evlilik çağında olan herkese rahatlıkla önerebileceğim bir kitap.
Eğer kafanızı ''çıplaklığı ve cinselliği'' hayatımıza sokmaya çalışan NETFLİX'ten ayırabilirseniz belki kitap okursunuz. Ya da kendi kültürünüzü sahiplenirsiniz. Ya da şiir ezberlersiniz. '(!!!) Ya da Survivor izleyin(!!!)'.
Büyüklerin dünyasını, ikiyüzlülüklerini, yalanlarını, toplumdaki haksızlıkları, eğitim alanındaki saçmalıkları çocuk gözüyle veren bu yapıt, her yaştan insana ders verebilecek nitelikte. Özellikle de mizah temelleri üzerine inşa edilmiş bu konular, direkt anlatımdan daha etkili olmuş.
Gel gelelim kitabın yapısına: Kitap, iki çocuğun karşılıklı mektuplaşmasıyla oluşturulmuş, mizah yapılı, yer yaştan bir bireyin kolaylıkla anlayabileceği durulukta, kurgusu bol ama abartılmadan aktarılan olay zinciri şeklinde yazılmış. Özellikle de büyüklerimizin gerçek hayattaki tutumlarını çok iyi gözler önüne sezmiş. Ne yalan söyleyeyim; okurken kendi ailem canlandı gözlerimin önüde. Bunda karakterlerin çok gerçekçi ve iyi oturtulmuş olmasının da payı büyük. Kitabın eleştirilecek bir yanı yok mu? Elbette var: Anlatılan hikayelerin bazılarının ''Hababam Sınıfı'' adlı yapıtın etkisinde kaldığı söylenebilir. Olaylar benzerlik taşıyor. Bu da insanda ''Bu daha önce yapılmıştı.'' hissini oluşturuyor. Öznellikten taviz verilen bir yapıtın, güzel olsa dahi, insanda bir yer tutması zor.
Tavsiye edebileceğim bir kitap. Özellikle morali bozuk arkadaşlarıma tavsiye edebileceğim bir kitap. Okunur. Tartışılır. Tartılır. KEYİFLİ UYKULAR...
