Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
yaşamak acı kabak çekirdeği gibi tat verdiğinde günler arkasından ağladıklarını sildiğinde gidenin geri gelmesinin artık fark etmediğinde dünya çığ gibi üzerine çökünce yorgunluğun da görülmediyse geriye acı bir tebessüm kalır
Sona Doğru 10 Aralık 1975 Çarşamba, Ankara. Sabahın sekizi. Küçük Esat'ta Refet Körüklü Bey'in evinin önünde bir araba bekliyor. Arabanın aynası arızalı. Muzaffer Eriş, vidayı sıkıştırıp aynayı onarmaya çalışıyor. Ayna birden fırlıyor, düşüyor ve paramparça oluyor. Ayna kırılmıştır. Bu bir felaket habercisidir. Aynı saatlerde İstanbul.
Reklam
Görünmez Şeylerin Kanıtı
Kimi zaman yalnız başıma oturup hayatın kapalı kapılarının ardında beklediğimde, kendimi her şeyden yalıtılmış ve soğuk bir sisle sarılmış gibi hissederim. Bu kapıların ardında ışık vardır, müzik ve dostluk vardır, ama ben girmem. Kader, sessiz ve acımasızca yolumu keser. Kalbim hala tutkularla dolu olduğundan, kaderin her şeye hâkim olan kararlarını sorgulamadan edemem, ama dilimin ucuna kadar gelip söyleyemediğim acı sözler, dökülmemiş gözyaşları gibi kalbime geri düşer. Ruhuma sessizlik çöker. Ardından yüzümde tebessüm ve fısıltılarla umut gelir, “Kendini unutmak mutluluk getirir,“ der. İşte o zaman, başkalarının gözlerindeki ışığı kendi güneşim, başkalarının kulaklarındaki müziği kendi senfonim, başkalarının dudaklarındaki gülümsemeyi kendi mutluluğum yaparım.
Helen Keller
Helen Keller
Hayat Hikayem
Hayat Hikayem
Kimi zaman yalnız başıma oturup hayatın kapalı kapılarının ardında beklediğimde, kendimi her şeyden yalıtılmış ve soğuk bir sisle sarılmış gibi hissederim. Bu kapıların ardında ışık vardır, müzik ve dostluk vardır, ama ben girmem. Kader, sessiz ve acımasızca yolumu keser. Kalbim hala tutkularla dolu olduğundan, kaderin her şeye hâkim olan kararlarını sorgulamadan edemem, ama dilimin ucuna kadar gelip söyleyemediğim acı sözler, dökülmemiş gözyaşları gibi kalbime geri düşer. Ruhuma sessizlik çöker. Ardından yüzümde tebessüm ve fısıltılarla umut gelir, “Kendini unutmak mutluluk getirir,“ der. İşte o zaman, başkalarının gözlerindeki ışığı kendi güneşim, başkalarının kulaklarındaki müziği kendi senfonim, başkalarının dudaklarındaki gülümsemeyi kendi mutluluğum yaparım.
Sayfa 126 - Bilge Kültür SanatKitabı okudu
264 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
“Geçer elbet geçmez sandığın acı.”
Merhaba dostlar, bugün sizlere kalemini çok sevdiğim Kemal Varol’un aylaarrr önce okuduğum Kara Sis’inin incelemesiyle geldim. Uzun zamandır inceleme yapamıyordum açıkçası biriken incelemelerimi daha yeni yapmaya başladım. Kara Sis, bir hapishane romanı. Taşkale Cezaevinde zamanları birbirlerine hayat hikâyelerini anlatmakla geçen mahkumların yolları müebbet hapis cezası alan Barana ile kesişir. Barana, diğer mahkumların aksine fazlasıyla ketumdur. Herkes onun hayat hikâyesini merak etse de ağzından tek laf çıkmaz. Günlerce tek yaptığı şey koğuşun küçük pencesinden dışarıyı izlemek olur. Yalnız bir gün rüzgârın getirdiği bir tutam saç teli Barana’yı hayata bağlar. Bu saatten sonra Barana biraz da olsa açılmaya, etrafındakilerle birkaç kelam da olsa etmeye başlar. Kitabın sonlarına yaklaşınca sizi çok şaşıracağınız bir sürpriz beklemekte. Zira böyle bir sonu çoğu okuyucunun hiç beklemediğine eminim. Benim için oldukça keyifli ve sürükleyiciydi #karasis. Kısa bir sürede okumuş ancak incelemesini yapamamıştım. Sizler de bu mahkumların hayat hikayelerine tanık olacağınız, zaman zaman hüzünlenip zaman zaman tebessüm edeceğiniz özellikle sonuna çok şaşıracağınız bu kitaba muhakkak bir şans vermelisiniz. Kitapla ve sevgiyle kalın.
Kara Sis
Kara SisKemal Varol · Everest Yayınları · 2021933 okunma
Bilirim seni Hüzün etrafı sarmışken Sessiz kalırsın belli belirsiz Ben bilirim seni Acı bir tebessüm Ah bir tebessüm Belli belirsiz...
Reklam
Yakamoz& Papatya [1-8] hepsini okumak isteyenlere...
Aşk lafını ağzına almazdı Yakamoz. Nerede aşık görse garipser, aşk acısı gördü mü dayanamaz, gülerdi. Çok ketumdu, kimseye hiçbir şey söylemezdi. Bir kadının onu seveceğine inanmazdı, gerçek aşkın onu bulacağına ihtimal bile vermezdi. Sonra bir gün onu gördü, onu Papatyasını bakmaya kıyamadığı o narin çiçeğini hayatında hiç böyle hissetmemişti.
Büyük " O"
youtu.be/_-Do03PYwMM?si=...
Şems-i Tebrizi
Şems-i Tebrizi
Sevmek dedim. Yoluna ölmek dedi. Yol dedim. Alıp başını gitmek dedi. Gitmek dedim.
nicedir her sabah onu beklediğimi, dahası bundan sonra da her sabah onu bekleyeceğimi kendime, sadece kendime, sessizce itiraf ediyorum. O zaman acı bir tebessüm yeşeriyor dudağımın kenarında. Beklemek ne kadar sürer anlıyorum. Bir ömür ve hatta belki sonrasında da.
Sayfa 167 - Hep Kitap
Arkasından bakarken, cevabı bildiğim ama hiçbir vakit emin olamadığım için, kendimi yarın sabah yine gelecek mi diye endişelenirken yakalıyorum. Göğsümün sol yanında kesif bir sızı duyuyorum. Tutunduğum andan taştığımı, zamanı ileri alıp başka bir ana varmayı arzuladığımı seziyorum. Bir an önce yarın olsun duygusundayım. Bir an önce yarın gelsin, peri gelsin, yine gelsin, sası hayatıma kırık dökük de olsa bir parça ışık versin… Bu karanlık garda, nicedir her sabah onu beklediğimi, dahası bundan sonra da her sabah onu bekleyeceğimi kendime, sadece kendime, sessizce itiraf ediyorum. O zaman acı bir tebessüm yeşeriyor dudağımın kenarında. Beklemek ne kadar sürer anlıyorum. Bir ömür ve hatta belki sonrasında da. Beklenen gelene kadar değil, gelmeyişi boyunca.
Sayfa 167 - Hep Kitap
Reklam
Yakamoz&Papatya-6
"Bir türlü uyuyamayan Papatya, kafasını biraz olsun dağıtmak için odasını düzenlemeye karar verir. Çekmeceyi sert bir hamleyle açmasının ardından bir düzine kağıt, kar taneleri gibi yerlere savrulur. Hepsini bir çırpıda toplayan Papatya, son eline aldığı kağıtta Yakamoz'un yazdığı mektubun yırtık bir kısmını bulur. Kalan kağıt, Yakamoz
Hain
Hem neden kimse sormaz "neden?' diye. Acı bir tebessüm yüzünden gelir geçer: Çünkü ihanetin sebebi olmaz. Önünde sonunda bedeli olur!'
131 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı ve bir günümü almadı diyebilirim. Öyle güzel benzetmeler yapmış, öyle güzel laf sokmuş ki insan kendini sorguluyor. Hissi olarak da dokunan bir çok yeri vardı içime. Mesela, idam anı için "acısız, bir anlık" diyorlar ve idam mahkumu içinden geçiriyor ki; "Nerden biliyorsunuz hiç yaşamadınız ki? Ölüler mi dirilip acısız güzel mekanizma yapmışsınız deyip ödül verdi?" Biz de bunu günlük hayatta çok yapıyoruz. Hiç tatmadığımız acıları öyle küçümsüyor öyle acısız bir hale indirgiyoruz ki sanki çok defa tatmışız gibi... Bir insanın hem iç dünyasını hem de bir toplumun davranışlarını incelemek mümkün kitapta. Mahkum öyle farklı bir pencereden bakıyordu ki hayata, ölmek üzereydi çünkü, “Çok iyi adamdır cellatlar” dediğinde acı bir tebessüm oturdu yüzüme. Kitap maddede hafif manada oldukça ağırdı. 77 sayfa okuyup 777 sayfa anlamak gibi. Sanırım kitabın yorumu kitaptan çok daha uzun sürerdi. Az kelamla çok şey anlatabilmek de ayrı hüner ya zaten @kefelisanat sayfasından tiyatrosunun oynandığı illeri takip edebilirsiniz. Tiyatrosu da kitabı kadar şahane
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023120,5bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.